TEB Özel Melek Yatırım ve İş Geliştirme Müdürü Nilüfer Aktaş’a FinTech ekosistemi ile alakalı sorularımızı yönelttik.

Bir bankacı gözüyle FinTech denildiğinde ilk düşünceniz ve tepkileriniz neler oluyor?

FinTech bildiğiniz gibi finansal teknolojiler alanında faaliyet gösteren ve klasik bankacılık sistemi ürün ve hizmetlerine alternatif çözümler üreten şirketlere diyoruz. İlk başlarda Fintech’ler Bankacılık sektörüne tehdit gibi algılanmış olsa da gelinen noktada hem ülkemizde hem de yurtdışında genel kanı/konsensüs ortak bir gelişim ve değişim paydasında buluşulacağını yönünde. Zamanla Fintech ve Banka iki farklı sektör olarak algılanmayacak, ikisi arasında şimdilik güç dengesi Banka’ların lehine gözükse de bu farkın gittikçe kapanacağı ve tüm finans sektörünün Finansal Teknoloji şemsiyesi altında birleşeceği öngörülüyor. FinTech, dünyada ödeme sistemleri alanında ilk devrimsel çözümlerini üretirken zamanla tüm bankacılık ihtiyaçlarına yönelik alt kırılımlarla dev bir endüstri haline gelmeye başladı. RegTech (regülasyon ve uyum konularında dijital çözümler); RoboAdvisory (yapay zeka ile yatırım danışmanlık hizmetlerinin birleşmesi) ve yeni nesil ödeme sistemleri gibi mobil bankacılığa en kolay evrilebilen alanlarda dijitalleşme hızla gerçekleşiyor.

Türkiye finansal çözümler özellikle kredi kartları ve mobil bankacılık servisleri açısından dünyanın lider ülkelerinden birisi. Bu açıdan ele aldığımızda FinTech bankacılık yapımızın “popüler adı konulmamış” bir parçası olarak değerlendirilebilir. Bu düşünceye katılıyor musunuz? TEB adına mutlaka bankacılık teknolojileri alanında paylaşmak isteyebileceğiniz başarılara imza attığınızı düşünüyorum. Bu kapsamda değerlendirebileceğimiz bir örnek verebilir misiniz?

TEB olarak biliyorsunuz mobil bankacılık alanında Cepte Teb ile büyük bir başarı yakaladık. Özel Bankacılık ekibi olarak ise başta Kıdemli Genel Müdür Yardımcı’mız Gökhan Mendi ve Pazarlama Direktörümüz Hayri Telekoğlu olmak üzere Türkiye’deki ilk kurumsal inkubasyon ve destek gibi kurguladığımız bir Fintech Cağrı programı açıkladık. Fintech Future Four adını verdiğimiz ve geleceğin bankacılık teknolojisini aradığımız bu çağrının başvuruları 20 Kasım’da bitti. İhtiyacımız olduğunu düşündüğümüz ya da dünyada gördüğümüz takip ettiğimiz trendler ışığında ciddi bir değer yaratılabileceğine inandığımız alanlarda takım haline gelmeyi başarmış girisimcilerle beraber finans sektöründe dünya çapında sorunların cevabı olabilecek fikirler üretip sonrasında oluşacak değeri paylaşmak istiyoruz. Genel fikri, o fikri filizlendirmek için finansı, ilk/referans müşteri olarak üzerimize düşen “ortaklığı” ve ticarileşmede gerekebilecek mentörlük ve diğer servisleri ve deneyimleri vererek girişimcileri kendi sirketleri ile dünya çapında başarıya uzanmak için desteklemek istiyoruz. Buna da biz  kurumsal kuluçka diyoruz. 

Girişimlere yeteri kadar süre, alfa ürünü çıkartmak için finans ve banka veri ve uzmanlarına erişim sağlayacağız. Bunun karşılığında ise pazar şartlarında ilk/referans müşteri olmayı hayal ediyoruz. Özel ve Bireysel Bankacılıktan konunun uzmanı iki üst düzey yönetici, banka IT sistemlerinden üst düzey yöneticiler aylık bazda danışmanlık toplantıları yaparak fikirlerin uygulamasını daha ileriye taşımaya yardım edecektir. Tek bağlayıcılığımız Türkiye’de süresi kısıtlı bir münhasırlık olacaktır – başka bir kısıtlama, pay, ve hak iddiamız yok.

Türkiye’de yaklaşık 200 adet FinTech olduğu tahmin ediliyor bunun da yarısı ödeme sistemleri benzeri uygulamalar. Bizim Melek Yatırım Platformu üzerinden çıktığımız çağrıya toplam 58 adet başvuru oldu, ancak bunların sadece 43’ü FinTech temalı idi, bu başvuruları çağrının manifestosuna uygun olarak önce ilk 25’e daha sonra da bu takımları davet ettiğimiz bir toplantı sonucunda da 16’ya düşürdük. Bundan sonraki süreç ise en iyi 8’i belirlemek ve Banka’nın farklı departmanlarının üst düzey yöneticilerinden oluşan bir jüriye sunum yaptırarak, kurumsal kuluçkaya girecek her temadan 4 projeyi seçmek. Son 4’e kalan takımlar/girişimciler, 20,000 USD hibe ile 3 ay boyunca Banka’nın mentorluk desteğini de alarak Banka sistemine uyumlu MVP’yi çıkarmak ile yükümlü olacaklar.

FinTech Girişimlerinin geleneksel bankacılık ve finans sektörü üzerinde yıkıcı, tamamlayıcı veya bütünüyle sahiplenilen farklı etkileri olacağına dair bir birinden çok farklı düşünceler var. Siz bu açıdan FinTech’in geleceğini ve geleneksel bankacılık/finans ekosisteminin bu gelecekteki rolünün nasıl olmasını bekliyorsunuz?

Katılıyorum, aslında FinTech’lerin bankacılık sektörüne iki temel etkisi olacak; birincisi tamamlayıcı teknolojiler yani internet ve mobil kullanım oranlarının artmasıyla sektörün daha hızlı ve yüksek teknoloji içeren hizmetleri üretmesi, bu kapsamda bankalar iç kaynakları ile Fintek’leri kullanacaklar. Bir grup bankanın Fintek’lerin hizmet ve ürünleri satın alırken bazı bankaların Fintekleri direk satın almayı tercih ettiklerini görüyoruz.

İkinci etki ise ilki kadar bankalar adına olumlu değil çünkü bankacılık sistemini transform edecek hatta bazı alanlarda yeniden yaratacak teknolojiler. Bu alanların da BitCoin ve BlockChain teknolojileri ile kitlesel fonlama ve kredi olacağını biliyoruz, bunlara finansal sektörün Uber anları da diyebiliriz (eski Barclays CEO’su Anthony Jenkins’in Londra Chatham House’daki konuşması bu anlara yönelikti). Uber etkisi yaratacak Fintech’lerin mesela müşteri deneyimini en az 10 kat daha iyileştirebilecek (maliyet ve hız) ve kapsayıcı yani pek çok ülkede uygulanabilir regulatif altyapılarına uygun olması gerekiyor. Yani, su anki seviye için Fintek 1.0 dersek önümüzde 2.0; 3.0 gibi seviyelerin olacağını beklemek yanlış olmaz.

TEB’den örnek verecek olursam Özel Bankacılık altında Melek Yatırım ve İş Geliştirme’den sorumlu olarak aynı zamanda Fintech Future Four gibi bir projeyi de yönetebiliyoruz. Bu fırsatı da yöneticilerimizin vizyonu sayesinde gerçekleştirebiliyoruz ve buna Özel Bankacılık 4.0 demek istiyoruz. Endüstri Devrimi 4.0 ile yatırım fırsatlarının da değişeceğine inandığımızdan varlıklı diye tabir edebileceğimiz kitlenin akıllı yatırım konseptine ilgi duyacağını tahmin ediyor ve bizi yakından ilgilendiren her tür teknolojik gelişmeyi bizzat izlemek ve kaynaklarımız el verdiğince bu teknoloji yaratan ekosisteme destek vermek istiyoruz. Teknolojiye yatırım konsepti’nin önümüzdeki yıllarda sadece melek yatırımcılara yönelik bir kavram olmayacağını, bir şekilde bankacılık sisteminde klasik yatırım enstrümanlarında duran varlıkların gene yenilikçi finansal yatırım ürünleri ile bu döngüye finansman kaynağı olarak döneceğine inanıyoruz. Yani biz de kendi içimizde disruptive yani değişim öncüsü olmaya çalışıyoruz.

Bu tip bir çağrının Melek Yatırım Platformu altında çıkmasının bir nedeni de Fintech’lerin ihtiyaçları oldukları finansman kaynaklarına bizim networkümüzde olan yatırımcılar kanalı ile de ulaşabilmelerini sağlamak. Mesela gene FinTech Future Four örneğinden gidecek olursak yukarıdaki soruda anlattığım gibi finalistlerin sadece 4’ünü inkubasyona almamıza rağmen ilk 8 hatta belki ilk 16’ı içerisinde VC ve Banka dışı finansman kuruluşlarının da bulunduğu nitelikli Fintech’lere ihtiyaç duyan kurumlarla buluşturmayı hatta BNP Paribas’ın global networküne dahil etmeyi planlıyoruz. Open-up olarak bilinen bu global network’te projesini sergileyebilen Fintech’lerin uluslararası pazara açılmasına katkı sağlamayı hayal ediyoruz.

Genel olarak FinTech başlığı ve geleneksel yapılara etkisi üzerine eklemek istediğiniz başka noktalar var mı?

Biraz da bardağın dolu tarafından bakarsak, bankacılık sektörünün avantajlı yanlarına değinmek isterim. Finansal teknoloji alanındaki gelişmeler nihayetinde bizlerin yani müşteri/tüketicilerin hayatını değiştirecek ve su anda en büyük müşteri verisine halen bankalar hakim, bu büyük veri avantajını kendi müşteri kitlesini başka kurumlara kaybetmeden dijital transformasyona dahil edebilen Bankalar zaten bu süreçten yara almadan çıkacak. Şube ve ATM gibi fiziksel müşteri kontak noktaları azalacak ama en temel bankacılık ilkesi Güven üzerine kurulu tüm yapılar Banka için de yeni fırsatlar doğuracak.  Bankalar sadece klasik gelir kaynakları yerine farklı gelir modellerine açık olmalılar ( Mc Kinsey’inin bir raporuna göre dijital teknoloji bazı ürünlerde Bankaların gelirlerinin 3/2 sinin azalmasına yol açacak) ve teknolojiyi sadece mobil bankacılığa geçiş olarak görmeden verilen tüm hizmetleri biometrics, kripto güvenlik ve robo advisory gibi teknolojilerle birleştirip müşteri deneyimini genel anlamda ve her düzlemde iyileştirmeliler. Güçlü marka bilinirliği, geniş müşteri tabanı, devasa pazarlama gücü ve deneyimi yanında regulatif bilgi ve güçlü finansal kaynakları ile FinTech devrimine öncülük edecek oyunculara dönüşmenin yolunu bulacaklar. Her açıdan bankacılık sektörünü heyecan dolu bir dönem bekliyor diyebiliriz..