Kriptografi ve ödeme sistemleri üzerine faaliyet gösteren Procenne Kurucu Ortaklarından ve Yönetici direktörü Muhsin Uyanık ile bir röportaj gerçekleştirdik. 

Kendiniz, şirketiniz ve ürün/hizmetleriniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

Şirketimizi üç mühendis kökenli ortak olarak 2013 yılında kurduk. Muhsin Uyanık, İlyas Uyanık ve Mehmet Selçuk Yayan. Şirket olarak iki önemli sektörde çalışmalarımız var. Bunlar Kriptoloji/Bilgi Güvenliği ve Ödeme Sistemleridir.

Ülkemizde hiç ağırlık verilmeyen ama ülkemizin geleceği açısından çok önemli olan kriptoloji alanında çalışmalarla iş hayatına başladık. Bu alanda uçtan uca yerli ve milli bir HSM (Hardware Security Module) üretimi ile başladık. Sonrasında Karel ile birlikte kriptolu telefon üretimi projesinde kripto modülünü biz üreterek tamamladık.

Kriptoloji ve bilgi güvenliği alanlarında yükselen bir gereksinim olan WhiteBox Kriptoloji üzerine İstanbul Üniversitesi işbirliği ile akademik ve ticari çalışmaları paralel olarak yürütüyoruz. Kriptoloji alanındaki bütün bu çalışmalarımızı sahada uçtan uca bir çözüm sunmak adına ProSafeGuard ürünümüzle somutlaştırmış olduk. ProSafeGuard ile MS SQL Server ve Oracle  veritabanlarında kritik verilerin şifreli olarak saklanması ve bu verilere erişimlerin tüm detayları ile inkar edilemez olarak saklanması ve raporlanması işlemlerini çok yüksek performanslı olarak gerçekledik.

Ödeme sistemlerinde özellikle kartlı ve mobil ödeme teknolojileri alanında ürünlerimiz mevcut. Bu alanda yenilikçi teknolojilerin ülkemizde uygulanması ve dünyanın farklı coğrafyalarında müşterilere ulaşması sağlanıyor ve amaçlanıyor. Bu alanda ulusal ödeme sistemleri geliştirilmesi kapsamında Senegal (Waricard), Hindistan (Rupay) ve Türkiye’de (TROY) çalışmalar yürüttük ve yürütmeye devam ediyoruz.

Yine mobil ödeme sistemleri kapsamında Hindistan, Dubai ve Türkiye’de çalışmalar yürüttük ve yürütüyoruz. Bunlarla birlikte uçtan uca Elektronik Para gereksinimlerini karşılayan Prosis Önödemeli Kart Paketi ürünümüz bulunmaktadır. Bu ürünümüz, müşteri, kart, üye işyeri, terminal yönetimi, Kiosk, muhasebe, günsonu, otorizasyon, scripting, POS ve Validatör modüllerini kapsayan açık devre ve kapalı devre (Desfire) ile çalışabilen İstanbulKart arkaofisi gibi yüksek hacimli bir sistemi yönetecek kapasitede bir sistemdir. Prosis tüm modülleri ile İstanbulKart dışında Aski ve Başkentgaz kart dolum işlemlerinde Müşteri, Kiosk ve Muhasebe modülleri ile çalışmaktadır.

Bir FinTech şirketi olarak Türkiye’deki ekosistemi ve fırsatları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de FinTech ekosisteminde 2000’li yıllardan beri biriken Know-How 2010 yılından sonra yeni bir çok şirketin ortaya çıkmasına vesile olmuş ve sektör içi rekabeti ve alternatifleri artırmış ancak kalite/standardizasyon anlamında gerekli seviyeye ulaşamadığından yurt dışında yeterince aktivite yakalayamamıştır.

Biz de şirket olarak ürettiğimiz ürünlerimizde kaliteyi esas alarak mevcut standartlara uymayı ve yeni standartlar oluşturmayı hedefliyoruz ve ürünlerimizde bunu temel alıyoruz. Bu sayede daha ilk yılımızda Oberthur gibi dünya devi bir firma ile kart uygulamaları üzerine anlaşma yaparak Hindistan’da Rupay uygulamasını geliştirdik. Sonrasında Dubai, ve Afrika’nın birçok ülkesine ürünlerimizi pazarlama fırsatı bulduk.

Ödeme sistemlerinde teknoloji geliştikçe fırsatlar bitmeyecektir. Mobil ödemeler, bulut sistemler…vb. yenilikler ödeme sistemlerini tetiklediği gibi bundan sonraki gelişmelerde kuşkusuz yeni arayışlara neden olacaktır. Teknoloji şirketleri olarak yenilikleri takip edip, halkın nabzını tutarak, basit, kararlı ve güvenli sistemler üretmek bizim ilerlememiz gerek rotadır.

Genel olarak yükselen FinTech trendine bağlı olarak Türkiye’nin yurt dışındaki algısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ödeme sistemleri alanında ülkemizdeki bilgi birikimi yurt dışında bir çok ülkede karşılık bulmuş ancak sektörümüze öncü olması gereken bazı şirketlerin dürüst olmayan davranışları nedeni ile bu ülkelerin bir çoğunda ülkemizle ilgili olumsuz bir kanaat oluşmuştur. Bu durumu gittiğimiz hemen her ülkede gözlemliyoruz.

Bu algıyı yıkabilmek için daha fazla çalışmak, daha kaliteli ürünler oluşturmak ve yeni standartlarda söz sahibi olmak gerekiyor. Aksi halde bu olumsuz bakış açısı rekabet açısından 1-0 mağlup olarak yarışa başlamamız anlamına geliyor.

Hangi alanlarda fırsatlar görüyorsunuz ve bu sektöre girmek isteyenlere neler tavsiye edersiniz?

Özellikle mobil ödeme ve bulut tabanlı sistemlere olan ilgi yükseliyor, ancak bu sistemlerle birlikte uçtan uca sistem beklentisi oluşuyor. Önceden ödeme sistemi ağlarında herhangi bir parçayı ürüne dönüştürebiliyordunuz ama şimdi yeni teknolojiler genellikle uçtan uca çalışıyor. Tabii bu şekilde bir ürün geliştirmek de çok daha fazla bilgi birikimi ve tecrübe gerektiriyor.

Sektöre yeni dahil olacak şirketlerin bunu dikkate alarak daha geniş kapsamlı ve tümleşik ekipler oluşturmaları ve uçtan uca ürünlerle sektörde yer almalarını tavsiye ediyorum. En önemli hazinemiz dürüstlük, herkes her şeyi yapabileceğini düşünüyor ve böylece kalitesiz ve standartlara uymayan ürünler, aslında ürün bile değil özel projeler, çıkıyor. Bu durum şirketlerin sürekli geliştirici noktada kalmasına ve bir ilerleme kaydedememesine neden oluyor.

Eklemek istediğiniz başka nokta bulunuyor mu?

FinTech gibi kuruluşların ülkemizde oluşan bu birikimin yurt dışında daha etkin olmasını sağlamak amacı ile sektörlerin ilgili kişileri ile kaliteli girişim şirketlerini bir araya getirip ticari ilişkiler kurulmasını sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir çaba ülkemizin yurt dışındaki itibarının hızlıca yükseltilmesi açısından çok önemlidir.

PROCENNE web sitesine buradan ulaşabilir ve şirket, ürünleri ve çözümleri hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz.