FinTech temelli teknolojilerden yalnızca özel sektör faydalanacak diye bir kural yok. Avrupa’da Euro’nun değerini korumak için çalışmalar yürüten ESM’de yapılanlar bunun canlı örneklerinden birini oluşturuyor.
Pek çok teknolojinin ardında özel sektör ya da üniversiteler bulunur. Kamu, çoğunlukla ortaya çıkan bu yenilikleri takip eder ve gerekli düzenlemeleri gerçekleştirir. FinTech için de benzer bir tanımlama yapmak mümkün. Ancak kimi örnekler var ki, kamu kurumlarının yaptığı çalışmalarla ilgili sektöre liderlik ettiği görülmekte. Bunlardan biri, kısaca ESM olarak adlandırılan European Stability Mechanism.
Merkezi Lüksemburg’da bulunan ve çok uluslu bir kurum olan ESM, ilk olarak Eylül 2012’de faaliyete başlamıştı. O dönem çeşitli ülkelerde yaşanan ekonomik kriz sonrası Avrupa’nın “ekonomisi düzlüğe çıkartılacak ülkeleri” olarak gösterilen Yunanistan, Portekiz ve İrlanda’ya mali kaynak sağlama misyonunu üstlenen kurum, 742 milyar dolarlık borç verme kapasitesi ile son derece büyük bir varlığı yönetiyor.
ESM’nin yönetim kurulu üyelerinden Kalin Anev Janse, kurumun teknoloji temelli çözümlerle neler yaptığını ve bunun etkilerini Wharton Üniversitesi’nde yayınlanan bir makalesiyle paylaşmış. Kurumun IMF ile benzer bir “nakit dönüştürme” politikası izlediğini belirten Janse, dijitalleşmeyi kurumun kalbine yerleştirerek elde ettikleri faydaları aktarıyor.
Dünyada bulut tabanlı bir ticaret sistemi kullanan ilk finans kurumu olduklarına dikkat çeken Janse, pek çok hizmeti dışarıdan alan yapıları sayesinde 170 kişilik bir kadroyla 1 trilyon Euro değerinde bir bilançoyu yönetebildiklerini söylüyor. ESM’nin risk sermayesi yatırımcıları, teknoloji start-up’ları ve diğer finansal kurumları bir araya getiren bir yapıya teknoloji konusunda liderlik ettiğini kaydeden Kalin Anev Janse, veri analizine odaklanarak bunu FinTech tabanlı uygulamalarda kullandıklarını belirtiyor.
Kurumun kalbine dijitalleşmeyi yerleştirdiklerini belirten Janse, bu noktada siber güvenlik konusuna son derece önem verdiklerini belirtiyor. Güçlü siber istihbarat kurumlarıyla işbirliği yaptıklarını kaydeden Janse, bununla birlikte kendi bünyelerinde de küçük çaplı bir siber güvenlik ekibi oluşturduklarını ifade ediyor. Kurum içi düzenli ya da düzensiz sahte saldırılar gerçekleştirdiklerini belirten Janse, tüm süreçlerini bulut ortamında yöneten bir kurum olarak bunun son derece önemli olduğunu yazısına eklemiş durumda.
Kamu sektöründe FinTech
Kalin Anev Janse’nin yazısında dikkat çektiği bir başka konu ise Endüstri 4.0, yapay zeka, robotik gibi yenilikler. Bu zorluklardan çekinmek yerine daha iyi hizmet noktasında neler yapılabileceğini belirlemek gerektiğini ifade eden Janse, Avrupa’da şirketler, vergi türleri, iflas kanunları gibi ülkeler arasında farklılık gösteren konuların da FinTech bazlı çözümlerle giderilebileceğini belirtiyor. Bu kapsamda Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi kurumların kritik role sahip olduğunun altını çizen Janse, T2S çözümü ile ECB ve diğer ulusal merkez bankalarının ikincil piyasa işlemleri için sınır ötesi bir uzlaşma mekanizması oluşturduğunu sözlerine ekliyor.
ESM’nin FinTech ve teknolojik yeniliklerdeki uzmanlığının, hem bu yenilikleri yaygınlaştırmada hem de Euro bölgesinde istikrarı sağlamada olumlu etki yaptığını dile getiren Janse, pazar verimsizliklerinin Avrupa’da tam entegre bir finansal piyasaya geçişin önünde bir engel olduğuna dikkat çekiyor. FinTech’in Avrupa’da kamu sektörü tarafından yönlendirilen ve borçları daha verimli dağıtmaya yardımcı olan bir platform sunabileceğini belirten Janse, bu sayede tamamen entegre bir finans piyasasına geçişin mümkün olabileceğini dile getiriyor. Janse bu dönüşümün daha düşük maliyetler ve finansal istikrar sağlayabileceğini vurgularken Avrupa’nın küresel ekonomide daha güçlü bir konuma gelmesine de yardımcı olacağını ifade ediyor.
Yazının orijinaline bu linkten ulaşabilirsiniz.