İstanbul merkezli ve 2002 yılında kurulan Fineksus; finansal dünyada ödeme işlemlerinden kara paranın engellenmesine kadar uçtan uca çözümler sunan bir firma. Şirketin Genel Müdürü Ahmet Vefik Dinçer ile faaliyet alanları ve FinTech dünyasına bakan yönleri ile bir röportaj gerçekleştirdik
Kendiniz, şirketiniz ve ürün/hizmetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
2002 yılında kurulan ve merkezi İstanbul’da bulunan Fineksus; tecrübeli ve sertifikalı danışmanları, finansal dünyada ödeme işlemlerinden kara paranın engellenmesine kadar uçtan uca çözümler sunan ve müşteri odaklı servis anlayışıyla bulunduğu sektörde fark yaratan bir kuruluştur.
Yüzde yüz yerli sermaye ile yoluna devam eden Fineksus; 2013 yılı itibariyle SWIFT ile iş birliğini geliştirerek bölgede 8 yeni ülkeye faaliyetlerini genişletmiş ve bölgedeki müşterilerine daha yakın hizmet vermek amacıyla GCC Bölgesi’ndeki faaliyetlerini yeni açılan Dubai Ofisi’nden yönetmeye başlamıştır.
2014 yılında Fineksus, Türkiye ve MENA (Middle East and North Africa) bölgesinin resmi “SWIFT Business Partner”ı ilan edilmiştir.
Bugün, Türkiye’deki SWIFT trafiğinin yüzde 95’inden fazlasını oluşturan bankalar tarafından; güvenilir yapısı, SWIFT mesajlaşma altyapısındaki kritik ve operasyonel sorunlara anında müdahale eden yetenekli uzmanları, yüksek bilinirlikteki ürünleri ve Servis Büro gibi çözüm odaklı hizmetleri için iş ortağı olarak tercih edilmektedir.
Banka ve diğer finansal kuruluşların, finansal mesajlaşma altyapılarına teknik danışmanlık, dış kaynak hizmeti ve bunların yanında SAAS yazılım çözümleri ulaştıran ve bugüne kadar 200 üzerinde proje tamamlayan Fineksus, ayrıca anahtar çözümü olan SWIFT Servis Büro ve PayGateTM sayesinde, finansal mesajlaşma operasyonlarına maliyet avantajı ve zengin işlevsellik sağlamaktadır.
İstanbul ve Ankara gibi iki önemli şehirde bulunan Cloud altyapısı ile Fineksus, müşterilerinin BT ekiplerini SWIFT ve AML operasyonlarının karmaşasından izole edilmesini, düşük maliyetli bir yolla sağlamaktadır.
Fineksus PayGateTM Mesajlaşma Suiti ise SWIFT ürünlerine ek işlevselliğiyle daha iyi otomasyon, daha iyi süreç kontrolü ve kara para aklamayla mücadele de kusursuz entegrasyon sağlamakta ve de bu yazılım ürünleri ile verdiği bu hizmetler sayesinde iş ortaklarına operasyonel verimlilik ve süreklilik sağlamaktadır.
Şirketinizin sunduğu çözümler sizi doğal bir FinTech şirketi olarak konumlandırıyor. Bu çerçevede Türkiye’deki ekosistemi ve fırsatları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fineksus olarak; finansal mesajlaşma sistemleri sağlamakla birlikte aynı zamanda terörün finansmanını ve kara parayı önleyici uygulamalar da geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz uygulamaları, müşteri ofisine (on- premises) kurabildiğimiz gibi buluttan SaaS (software as a service) hizmeti olarak da sunabiliyoruz. Bu sebeple FinTech ekosisteminde bulunan her kuruluşla bir şekilde yolumuz kesişmektedir.
Küresel standartlar ve regülasyonlarla uyumlu çözümler sunarak Türkiye’deki FinTech kuruluşlarının küresel rekabete uyumlu ve hazır olmasını sağlıyoruz. Dolayısıyla bir FinTech şirketi olarak; Türkiye FinTech ekosistemindeki şirketlerin daha da güçlü ve rekabetçi olmasına çaba gösteren bir misyon içerisindeyiz.
Yurt dışında da faaliyetleriniz olduğunu göz önüne alarak ve bir önceki sorumuzun ışığında yurt dışındaki fırsatları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Türk FinTech şirketleri yurt dışı operasyonlara odaklanmalı mıdır?
Her ülkede belirli oyuncular ortaya çıkmaya başlamış durumda. Türk FinTech şirketleri için temel hedefin uluslararası iş birliklerini artırmak olarak görüyoruz. Bu iş birlikleri sayesinde; hem yereldeki başarılı uygulamalar diğer ülkelere transfer edilebilir hem de diğer ülkelerdeki benzer ve bütünleyici uygulamalar yerel pazara taşınabilir. Bir FinTech şirketinin yerel kaldığı sürece hayat döngüsünün uzun olmadığını ya da en azından büyüme potansiyelinin olmadığını düşünüyoruz.
Genel olarak yükselen FinTech trendi ile birlikte gelecek dönemde sizce bankalar, finansal kurumlar ve FinTech şirketleri için ne gibi fırsatlar ve tehditler, zorluklar söz konusu olacak? Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başlangıçta FinTech’ler; bankalar ve diğer finansal kurumlar tarafından tehdit biçiminde algılansa da zamanla bu algının iş birliği tarafına kaydığını görüyoruz. Hatta bankaların FinTech ekosistemini destekleyici ve geliştirici yapılar kurmaya başladığına şahit oluyoruz. Ancak, sektör uzmanları bankalara karşı asıl tehdidin küresel çaptaki büyük teknoloji şirketlerinden (Google, Apple vb.) geleceğini öngörüyor. Bu görüşe katılmakla beraber bankaların bunun önünde kendilerini korumak ve vizyon edinip çevik hareket edememe problemlerini çözmek için de FinTech’ler ile işbirliğinde olmaya daha da çok eğileceklerini düşünüyoruz. Kısa dönemde sermaye sahibi olmaları dolayısıyla öncü bankaların büyük yatırımcı pozisyonunda FinTech ekosisteminde söz sahibi olacaklarını da düşünüyoruz.
Sizce SWIFT sistemi ve bunu kullanan bankalar gelişen Blockchain gibi teknolojiler ve/veya yenilikçi FinTech şirketlerinin sunduğu çözümler karşısında kendilerini nasıl konumlandırmalıdırlar?
Gelişen trendler doğrultusunda SWIFT, mevcut sistemlerini Blockchain teknolojisine uyarlamak için çalışmalara başlamış bulunuyor. Bu kapsamda GPI (global payments innovation) adında yeni bir servisini test ediyor. SWIFT neredeyse bütün finans kuruluşları tarafından kullanılan bir alt yapı olması sebebiyle FinTech olarak davrandığı sürece müşteri edinme gibi çok zaman alabilen kısımları direk pas geçeceği için fark yaratıcı çözümlerin merkezi olabilir. GPI da bunun bir ön denemesi.
Bankaların yenilikçi fikirleri, Fintech girişimcilerini desteklemesi ve oluşan ekosistemde aktif rol almasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bankalar; kurumsal iş kültürü ve disiplini, denetlenebilirlik ve regülasyonlara uyum konusunda FinTech’lerle deneyimlerini paylaşabilirler. Buna karşılık FinTech şirketleri de dinamik olarak gelişen yeni pazarlarda banklara yenilikçi, bütünleyici ve rekabetçi yeni alanlar açabilirler.
Uluslararası para transferlerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Uluslararası para transferinde arka plandaki altyapılar çok çabuk değişmese bile müşteri önyüzünde hızlı değişimler olacağını düşünüyoruz. Özellikle kişiden kişiye (P2P) para transferi pazarına yeni oyuncuların (FinTech’ler) gireceği ve rekabetin artacağı çok net olarak görünüyor. Hizmetler çeşitlenecek, yeni kanallar ve yeni uygulamalar eklenecek ve para akışı her an izlenebilir duruma gelecektir. Bunun yanı sıra şu an için kurumsal düzeydeki küresel ticaret için ses getiren bir girişim henüz güçlü bir şekilde karşımıza çıkmadı. Bu eksik halkanın da tamamlanması ile oyunun baştan kurgulanacağını söyleyebiliriz.
Uluslararası para transferlerinde yerel ve küresel pazarda ne gibi fırsatlar bulunuyor?
Uluslararası ticaretin finansmanı tarafında; içinde ticari birlikler, bankalar, sigorta ve lojistik sektörü temsilcilerinin olduğu ekosistemler gelişmeye devam ediyor. Örneğin; SWIFT ve ICC’nin (Uluslararası Ticaret Odası) ortaklaşa geliştirdiği BPO (Banking Payment Oblitaion) standardı çerçevesinde bazı uygulamalar hayat geçmiştir. SWIFT bu çerçevede üyelerine TSU (Trade Service Utility) hizmetini duyurmuştur.
Yakın gelecekte uluslararası ticaretin paydaşlarına maliyet, hız, yönetilebilirlik ve verimlilik anlamında katma değer sunan pek çok yenilik ve uygulamanın hayata geçtiğine şahit olacağımızı düşünüyoruz.
FinTech özelinde şirketlere ve girişimlere, özellikle kendi uzmanlık alanlarınızda, ne gibi tavsiyeleriniz olur?
FinTech girişimcilerine en önemli tavsiyemiz, sektördeki yerel ve uluslararası düzenlemelere uyumluluk konusunu iş planlarına dahil etmeleridir. FinTech kuluçka merkezlerinde bunlar gelişimi yavaşlatmamak için ilk etapta sistem tarafından dayatılmayan konular da olsa, düzen kuruldukça denetlenebilirlikte gündeme gelecektir. Bu noktada hazır, öncü veya yaratıcı olan fark yaratacaktır. Özellikle Kara Parayı ve Terörizmin Finansmanını önleme konusundaki kurallara uyum, hem ilgili otoriteler nazarında ceza riskini ve hem de sektörde prestij kaybını minimize edeceği gibi aynı zamanda uluslararası oyuncularla iş ortaklığını da kolay hale getirecektir. Bu noktada sektöre ciddi desteğimiz olacağını düşünüyoruz.
Eklemek istediğiniz başka nokta bulunuyor mu?
Yenilikçi ve küresel düşünen beyinler ile dünyanın bu yeni atılım döneminde trene zamanında binmek hatta lokomotifin sahibi olmak her zamankinden önemli. Göz açıp kapayıncaya kadar fırsatların kaçtığı bir dünyada FinTech’lerin etkin, yenilikçi ve uyumlu olması için her zamankinden daha çok çalışmamız gerekiyor. Bu noktada FinTech İstanbul’a yüklendiği misyon ve özverileri için teşekkür ederiz.
Fotoğraf Telifi BT Günlüğü‘ne aittir