FinTech İstanbul kurucu ortaklarından Prof. Dr. Selim Yazıcı Sigortacı Gazetesi’ne verdiği röportajda dijitalleşme ile sigorta sektörünün geleceğini değerlendirdi. Okuyucularımıza aktarıyoruz.
Sigorta sektörü teknolojiden ve dijitalleşmeden etkilenen önemli sektörler arasında yer almakta. Dijitalleşme birçok sektörde aracıyı ortadan kaldırırken, sigorta şirketlerinin işlerini kolaylaştırmanın ve maliyetlerini düşürmenin yanı sıra müşteri deneyimini de değiştiriyor. Bu sürece ayak uyduran sigorta şirketleri ve acenteler yarışta ilerlerken insurtech’ler ile beraber hareket etmenin faydası büyük. Hem insurtech hem de fintech konusunda verdiği eğitimlerle sektöre destek veren Prof. Dr. Selim Yazıcı, gerçekleştirdiğimiz röportajda, dijital dönüşüm ile Türkiye’de sigortanın geleceğini farklı boyutlara taşımanın mümkün olduğunu söyledi.
Yatırım miktarı dünyada toplam 25 milyar doların üzerinde olan ve 1500’den fazla insurtech firmasının olduğu bu düzen içerisinde sizce öne çıkan şirketler hangileri? Onları bu yarışta farklı kılan nedir?
Insurtech olarak ifade edilen ve sigortacılık alanında çalışan startup’ları diğer sigorta şirketlerinden ayıran en önemli özellikleri; hızlı ve çevik olmaları, yalın bir yapıya sahip olmaları, inovatif iş modelleri, müşteriye yakın olmaları ve teknolojiyi iyi kullanmaları olarak sıralamak mümkün. Burada öne çıkan, müşteriyi iyi anlamak ve onun ihtiyaçlarını en kolay, en düşük maliyetle ve farklı bir müşteri deneyimi ile çözmek. Bu açıdan baktığınızda, sigorta şirketlerinin geleneksel yapı ve işleyişinin çok dışında yapıları görmek mümkün. Bireysel eşya sigortalayan ve bunu online şekilde telefonunuz ile yapabileceğiniz Trov gibi bir şirket yatırım aldı. Lemonade şirketi en güzel örneklerden biridir. Yine Oscar şirketi de sağlık sigortası alanındaki örneklerden. Boughtbymany tamamen Facebook mantığıyla çalışan sosyal medya tabanlı bir kuruluş. Mesela dağ bisikletine binmeyi seviyorsunuz, riskiniz yüksektir ve sigorta şirketi sizi sigortalamaz. Ya da yamaç paraşütü yapıyorsanız sigorta şirketi sizi sigortalamaz. Boughtbymany “kendi riskimizi kendimizi yönetiriz” dediğinizde güzel bir iş modeli yaratmış bir örnek. Burada aslında paylaşım ekonomisi, sosyal medyanın gücü ya da kalabalığın gücü dediğinizde sigortanın temellerine gidip “büyük sayılar yasası”nı çalıştırabiliyorsunuz. Eğer regülasyon da size izin veriyorsa belli alanlarda mobil ile birlikte bütün sigorta alanlarına teknolojiyi entegre etmek mümkün. Startup’ların uzmanlığı belli kategorilerde.
Mesela yapay zekâyı, analitiği çok iyi biliyor olabilir ama sigortayı bilmiyor. Burada önemli olan bu tarzda çalışan startup’ların sigortacılık konusundaki bilgisini artırmak. Ya da sigortacılık alanındaki çeşitli sıkıntıları anlamalarını sağlayarak yapay zeka veya veri analitiği gibi yöntemleri kullanarak startup’ların çözüm üretebilmesine olanak sağlamak. Bu girişimlerin sorunun ne olduğunu, nasıl modelleneceğini ve sorunun paydaşlarını belirlemeden çalışması ve başarılı olması mümkün değil. Startup’ların elinde bir çekiç var, onlar bununla vuracak çiviyi arıyorlar.
Startup’lara ya doğru çiviyi göstermeniz ya da nasıl vurulacağını öğretmeniz lazım ki onlar tarafından yapılacak işler belirli bir sonuca ulaşsın.
STARTUP’LARI YATIRIMCI ŞEKİLLENDİRMELİ
Startup’ların da her birini bir insurtech startup’ı olarak görmemek lazım. Teknolojik bilgiye sahip startup’ları evriltmek mümkün. Bazı startup’lar ise hem sektör bilgisine (domain knowledge) hem de teknolojik bilgiye sahip. İşte bu ideal bir bileşim. Bunu bulmak çok kolay değil. Sigorta sektöründe uzun yıllar çalışmış insanlar belli bir müddet sonra şirketten ayrılıyorlar. Bunlar dışarı çıktıklarında sektördeki problemi biliyorlar. Ayrıca sigorta şirketlerinin neyi yapamadıklarını veya yapmakta eksik kaldıklarını görüyorlar. Müşterinin sıkıntısını anlıyorlar. Bunları birleştirdiklerinde sektörde yıllarca olan eksikleri görüyorlar ve bunu yapacak iş modelini geliştiriyorlar. Burada da çeşitli sıkıntılar var. Bu çalışanlar şirketten ayrıldıkları için belli bir sermayeye ihtiyaçları var. Dolayısıyla bu sermaye ihtiyacını kim karşılayacak? Bu ihtiyacı ya melek yatırımcı ya da VC (Girişim Sermayesi) karşılayabilir. Daha işin çok başındaysanız VC sizi kabul etmeyecektir. Onların yatırım kıstasları farklı. Ama bir melek yatırımcıyı ikna ettiğinizde sadece sermaye değil, “akıllı para” denilen ve melek yatırımcının sektör bilgisi ve network’ünden kaynaklanan olanakları da yakalamış olursunuz.
Dünyada bu kadar fazla yatırım yapılan bir değer olan insurtech’lere ülkemizde yatırım yapılmamasının başlıca nedenleri nelerdir?
Bunun sebeplerinden bir tanesi Türkiye’deki sigorta kültürü. Sigorta kültürüne fazla yakın bir ülke değiliz maalesef. Bu bizim prim üretim rakamlarımıza da yansımış durumda. Çok fazla satılmayan bir ürün için sigorta alanının da yatırım almaması çok normal. Ama her şeyi buna bağlamak doğru değil. Burada inovasyon dediğiniz zaman, özellikle bunu global anlamda yaptığınızda bir Türk startup’ının buradan çıkıp dünyada değer yaratması mümkün. Bunun örnekleri de var. Bir startup şirketimiz Türkiye’de yeteri ilgiyi görmediğine inandığı için buradan çıkıp ABD’ye gidiyor ve şu anda 4-5 tane büyük sigorta şirketi ile çalışıyor. Böyle güzel hikâyelerimiz de var ama bir yandan da üzücü. Bu startup şirketinin kendisi Türkiye’de niye ilgi görmüyor? ABD gibi sigortacılığın geliştiği bir ülkede kendisine yatırım yapılmasının sebebi ne? Bu sorulardan çıkarılacak dersler var tabii ki.
Sigortalılık oranı arttıkça bu sistem gelişecektir. Bir diğer önemli konu ise finansal okuryazarlık. Bizde finansal okuryazarlık oranı da oldukça düşük. Bu oran arttıkça insanların risk konusundaki algı ve bilinçlenmesi artacak ve doğal olarak sigorta ürünlerine ilgi de yükselecek. Bir diğer unsur da sigorta ürünlerinin fiyatları. Kişilerin gelirlerine oranladığınızda ya da bu ürünlerin fiyatları artmaya başladığında insanlar sigorta ürünlerinden uzaklaşmaya başlayacaklar. Yani riski üzerinde taşıyacaklar. Biz bu anlamda riski büyük oranda üzerimizde taşıyan bir ülkeyiz. Bakıldığında ciddi oranda sigorta ihtiyacı da olan
bir ülkeyiz. Potansiyelimiz çok yüksek.
Finans teknolojileri yayıldıkça acentelerin gelişimi hangi doğrultuda ilerler? Acenteler gelecek günlerde insurtech şirketlerinden olabilir mi?
Sigorta sektörünün önemli bileşenlerinden biri de aracılar. Teknoloji sayesinde birçok sektördeki aracıların ortadan kalkması mümkün. Sigorta sektörü de aracı temelli bir yapıya sahip. Sigorta şirketleri, brokerler ve acentelerin hepsi aracı. Bunların ortadan kalkması mümkün ama sigortacılık sistemi ortadan kalkmaz. O halde sigorta sistemini anlayan ve çözüm üretmeye çalışan startup’lara ihtiyacımız var. Bu kapsamda insurtech olma potansiyeli en yüksek olan yapı, acenteler. Her sigorta acentesi için bunu söylemek mümkün değil.
Sektörde çok donanımlı, kendini çok ayrıştırmış, sektörün içerisinde çok uzun seneler kalmış “sigortacılık bilgisine sahip’’ acenteler var. Bunların hem müşteri ilişkileri hem de iş yapış tarzıyla aslında bir insurtech olma potansiyeli var.
Acentelerin eksik oldukları noktalar neler? İlk olarak bir startup olma bilinci var mı kendilerinde? İkincisi ise yeni bir iş modeli ile çalışabilecekler mi? Sektör bilgisine sahip olmak o kadar da kolay değil. Bu ekibin içine sektör bilgisiyle beraber teknolojiyi de entegre edebiliyorsanız, sigorta bilgisiyle teknolojiyi kullanabiliyorsanız, müşteriye bunu yansıtabiliyorsanız, sigorta tarafında üretim gerçekleştirebiliyorsanız, işte o zaman acenteler en ideal insurtech oluyorlar.
Hızlandırma programları vasıtasıyla sigorta sektöründeki aracıları dijitalleşmek mümkün.
Sigorta şirketleri inovasyona yaklaştıkça hangi sigorta branşlarında kolaylık sağlanacaktır?
Her branş aslında etkilenecektir. Buna uygun çok güzel bir örneğimiz var mesela; yapay zekâ ile bir danışmanlık sunmak. Özellikle BES ürünlerinde bireylerin belli dönemlerde değişiklik yapma şansları var ama insanlar bunu kullanmıyor ya da bilmiyor. Bunu otomatik olarak yapabilen bir yapay zeka yardımı, bu süreci yönlendirmesi ya da inceledikten sonra sizin risk iştahınıza göre portföyünüzü yönlendirmesi önemli. Burada önemli olan acente sahibinin dijitalleşmeye inanması ve kendisini dönüştürmeye gönül vermesi. Birkaç tane acente var ki dijitalleşmeye başladılar, eğitimlere katılıyorlar, insurtech’e yatırım yapıyorlar ve yeni iş modelleri deniyorlar. Acenteleri dönüştürmekte kullanılabilecek bir başka motivasyon yöntemi ise, sigorta şirketlerinin acentelerine dijitalleşmeleri yönünde destek vermeleri. Bankacılık sektörü bunu yaşadı ve karşısında bu işi yapacak fintech startup’larını buldu. Buna sektörün “parçalanması” (unbundling) deniyor. Bankaların yaptıkları işler ufak ufak parçalara ayrılarak startup’lar ya da fintech’ler aracılığıyla yapılıyor. Sigorta şirketlerinde de artık bu parçalanma başladı. Sigorta şirketinin en önemli süreçlerinden bir tanesi hasar süreci ve şirketlerin en fazla yatırım yaptıkları süreçlerden biri. Dolayısıyla bunu otomatik halleden yapılar karşımıza çıkıyor. Aslında sigorta sektörünün elindeki teknolojik olanakların sayısı diğer sektörlerden daha fazla. Bunları kullanmak gerekiyor.
Insurtech’in gelişme süreci beklendiği gibi ilerlemezse yatırım yapan sigorta şirketleri ne boyutta etkilenme yaşayabilirler?
Sigorta şirketleri bireysel olarak kendilerinin yatırım yapacakları şirketleri de bulabiliyorlar. Bunu hem içeriden, kendi kurum içi girişimcilik uygulamalarıyla yapabilirler, hem de birtakım üniversitelerin hızlandırma programlarında ya da teknoparklarda bulunan startup’lar vasıtasıyla yapabilirler. Ama burada sorun şu, sigorta şirketleri stratejik şekilde en üst yönetimden başlayarak bu işe ne kadar önem atfetmişler? Buna gereken önemi atfettiğinizde yeterli yatırımı da yapacak noktaya geliyorsunuz. Dünyada melek ve VC’lerin dışında Corporate VC (CVC) denen yapılar da var. Bunlar kim? Şirketler kendi yatırım fonlarını kurarak ilgilendikleri şirketlere yatırım yapabiliyorlar. Sigorta sektöründe bunun örnekleri var. Globalde Axa, Allianz, Aviva, Liberty gibi büyük şirketler kendi fonunu kurmuş ve bununla kendi yatırımlarını gerçekleştiriyor. Sayılabilecek daha başka örnekler de var ama burada önemli olan sigorta şirketlerinin stratejik olarak yatırım yapmaya karar vermeleri.
INSURTECH’LER DESTEKLENMELİ
Üst yönetimin desteği olmadan bütün bu işleri gerçekleştirmek çok da mümkün değil. Bu işin gelecekte kendilerine stratejik bir rekabet avantajı sağlayacağı düşünülmediği sürece aşağı kademelerde yapılan işlerden hiçbir şey çıkmaz. Geleceği görüp buna yatırım yapan şirketler de var. Mesela reasürans şirketlerinden başlayalım. Munich Re ve Swiss Re dünyadaki en büyük reasürans şirketlerinden. Yani datanın gücüne, bunun arkasından kurulabilecek modellere inandıkları için yapay zekâ ve yeni modelleme teknikleri konusunda startup’larla görüşüyorlar. Diyeceksiniz ki bir reasürans şirketi startup’ları hangi konuda işbirliği yapar? Şirketin yapabileceğini bir startup daha hızlı, daha çevik, yeni iş modelleriyle ve farklı yöntemleri kullanarak yapabiliyorsa tabii ki onlarla işbirliği yapıp, hatta ona yatırım yapıyorlar. Munich Re ciddi anlamda startup’lara yatırım yapmış vaziyette. Şu an dünya çapında kendi ekosistemini oluşturuyor. Örneğin IoT, siber güvenlik, enerji ve büyük veri analitiği konularında çalışan çok sayıda startup’ları bulunuyor. Önce yatırım yapıyor, sonra mentorluk yapıyor, ondan sonra da bu girişimleri geliştiriyor. Bu ne anlama geliyor? Mesela, ben kendimi artık bir platform haline getirdim. İlgili startup’lara gelin siz de bana bağlanın, data bende var diyorum. Datamı çeşitli API’lar üzerinden açıyorum. Siz de bu API’ları kullayorsunuz.
Aslında bu durum da veri akışını sağlayacak birtakım protokolleri oluşturuyor ve farklı iş modellerinin ortaya çıkmasına neden olabiliyor.
ACENTELER DİJİTALLEŞEREK DÖNÜŞMELİ
Sektördeki aracı mekanizması değişecek. Değişmezse acentelerin kendisini dönüştürmesi gerekiyor. “Dijital acente” olmak çözüm yolu. Türkiye’de sektörün şöyle bir özelliği daha var; prim üretiminin büyük bölümü acenteler tarafından sağlanıyor. Müşteri bilgilerinin çoğu acentelerde var. Sigorta şirketleri ve acenteler arasında kopmaz bir bağ var. Türkiye’de sigorta şirketleri açısından, acenteleri dışarıda bırakalım, biz doğrudan satış yapalım demek kısa vadede mümkün değil. Ama acentelerin dijitalleşmesi mümkün. Acentelerin dijital dönüşüm yoluyla “danışmanlık” yapmaları gerekiyor. Poliçe kesen taraftan, danışmanlık yapan tarafa geçmeleri lazım. Acentelerin çok ama çok iyi sigorta bilgisine sahip çalışanları olması gerekiyor, Bunu yaptığınız zaman sürecin içerisine otomatik olarak girmiş oluyorsunuz. Acenteler dijitalleşme olursa dışarıda kalacaklarını düşünüyorlar. Eğer ki bu anlatılanları gerçekleştirmeyecekseniz, dijitalleşip dönüşmeyecekseniz maalesef bu gerçekleşebilir.
Hande Bostanoğlu – Sigortacı Gazetesi