Dijital Bankalar, 2010 yılından itibaren Avrupa kıtasından başlayarak, mobil bankacılık ve müşteri deneyimine dayalı bir iş modeli ile bir çok ülkeye yaygınlaşmayı başarmışlardır. Günümüzde Asya-Pasifik ve Amerika’nın da dahil olduğu dünyanın bir çok bölgesinde, 300’ü aşkın dijital banka, tüm müşteri segmenti ve bankacılık ürünlerini kapsayacak şekilde faaliyette bulunmaktadır.
Dijital bankalar pandeminin ilk dönemlerinde giderek artan sayıda yeni müşteri kazanma fırsatı bulurken, (örneğin İngiltere’de dijital bankalar müşteri sayılarını 2018 ile 2019 yılları arasında üç katına çıkarmışlardır) bu artış, pandeminin son dönemlerinde azalan turizm faaliyetlerinden ötürü, müşterilerin dijital bankalarca sunulan ve diğer bankalara kıyasla yurtdışı komisyonunu düşük kredi kartlarına yönelik talebinin azalmasıyla birlikte, giderek azalmaya başlamıştır. Bunun sonucunda bir çok dijital banka mevcut ürün portföylerini gözden geçirmiş, ‘şimdi al sonra öde’ (BNPL) hizmetleri gibi yeni hizmetlere yönelmiş ve karlılıklarının düşük olduğu coğrafyalardan çekilmeye başlamışlardır. Örneğin N26, Brexit kaynaklı regülasyonel zorlukları sebep göstererek İngiltere’den çekilmiş, Revolut 2019 yılında Kanada’da başlatmış olduğu kısıtlı dijital bankacılık faaliyetlerinin karlılığını olumsuz etkilemiş olması sebebiyle, bu yılın Mart aylarında sona erdirmek durumunda kalmıştır.
Bu nedenle devam eden süreçte de, dijital bankaların bir ülkede yeni lisans başvurusunda bulunurken, aynı zamanda o ülkedeki dijital bankacılık düzenlemelerinin karlılıklarına olan etkisini de yakından değerlendirecekleri, bu anlamda bu düzenlemelere verilen önemin giderek artacağı, düşünülmektedir.
Türkiye Dijital Bankacılık Taslak Yönetmeliği
19 Ağustos 2021 tarihinde BDDK’nın yayınlamış olduğu Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Esasları hakkındaki Taslak Yönetmeliği ile birlikte, Türkiye’de Bankalar ile Fintech’lerin işbirliğine yönelik olarak yeni bir aşamaya geçilmiş oldu.
Söz konusu yönetmelik içerisinde yer alan dijital bankacılık ile ilgili başlıkları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.
a) Dijital bankaların kuruluşu için gerekli olan asgari sermaye tutarı 1 milyar TL olarak belirlenmiştir.
b) Dijital bankaların müşterileri, yalnızca finansal tüketicilerden ve KOBİ’lerden oluşabilecektir.
c) Dijital bankaların bankalar arası piyasalarda ya da para ve sermaye piyasalarında faaliyette bulunması, mevduat kabul etmesi, diğer bankalara kredi kullandırması, ödeme kuruluşlarına koruma hesabı hizmeti sunması, KOBİ boyutunu aşan arayüz geliştiricilere servis bankası olarak servis modeli bankacılığı hizmeti sunması mümkündür.
d) Dijital bankaların finansal tüketici niteliğindeki müşterilere kullandırabileceği teminatsız nakdi kredi toplamına, aylık ortalama net gelirin dört katını aşmayacak şekilde sınır getirilmiştir.
e) Dijital bankalar müşteri şikayetlerini ele almak üzere kuracakları en az bir fiziksel ofis dışında fiziksel şube açamamaktadırlar.
f) Dijital bankanın, asgari kuruluş sermaye tutarını, 2.5 milyar TL’ye çıkarması halinde, dijital bankanın yapacağı başvuru üzerine bu faaliyet kısıtlarının uygulanmasına Kurulca son verilebilir.
g) Dijital bankalar kendi kuracakları ATM ağları ya da diğer mevcut ATM ağları üzerinden müşterilerine hizmet sunabilmektedir.
h) Dijital bankalar 6493 sayılı Kanun uyarınca ihraç edecekleri ödeme araçlarını kabul etmek üzere, kendileriyle anlaşma yapan işyerleri vasıtasıyla, müşterilerine nakit çekim ya da hesaba para yatırma hizmeti verebilmektedir.
i) Dijital bankaların bilgi sistemlerinden sorumlu en üst düzey yönetici olarak belirtilen personelin en az genel müdür yardımcısı seviyesinde atanmış olması ve söz konusu yöneticinin aynı zamanda dijital bankanın yönetim kurulunun doğal üyesi olarak belirlenmiş olması şarttır.
Dünya’daki Dijital Bankacılık Düzenlemeleri
Dünya’nın bir çok yerinde Dijital Bankalar, örneğin Avustralya ve İngiltere’de olduğu gibi, kullandıkları teknoloji veya iş modelinden bağımsız olarak, geleneksel bankalar ile aynı bankacılık mevzuat ve hükümlerine tabi iken, bazı ülkelerde dijital bankacılığın gelişimini teşvik edebilmek adına, dijital bankalara yönelik olarak ayrı bir düzenleme hayata geçirilmiştir. Bu düzenlemelerde geleneksel bankalar ile dijital bankaların lisanslama koşulları arasındaki temel fark, dijital bankaların fiziksel şube ve etkileşime geçebilecekleri müşteri tipi açısından da bazı ek kısıtlamalara tabi olmalarıdır. Dijital bankaların yönetim veya icra kurulunda konumlandıracakları üyelerin bankacılık alanında olduğu kadar teknoloji alanında da belirli bir geçmiş deneyime sahip olmaları beklenmektedir. Bunun dışında bazı ülkelerde dijital bankalardan, finansal katılım alanında da belirli bir taahhüt ortaya koymaları istenmektedir.
Dijital bankalar, geleneksel bankalarla benzer finansal ürünleri desteklemekte ve kredi riski, likidite riski gibi benzer riskler taşımaktadır. Bununla birlikte iş modelleri sebebiyle dijital bankalar geleneksel bankalara kıyasla teknoloji kaynaklı operasyonel risklere çok daha fazla maruz kalabilmektedir. Bunun da temel nedeni fiziksel şubelerinin bulunmaması, bankacılık hizmetlerini müşterilerine ancak dijital kanallar üzerinden ulaştırabiliyor olmalarıdır. Bundan dolayı dijital bankalar açısından dijital teknolojilere, iletişim altyapılarına ve ileri veri analitiği tekniklerine olan hakimiyet, hayati bir öneme sahiptir. Bu sadece risk yönetimi ve verimlilik açısından değil aynı zamanda da rekabet edebilirlik açısından da önemlidir.
Dijital Bankalara yönelik düzenlemeleri olan ülkeler arasında Türkiye’nin dışında , Tayvan, Hong Kong, Güney Kore, Singapur, Malezya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde yer almaktadır. Dijital bankacılığa özgü yeni düzenlemeler bu ülkelerde genelde 2018–2020 yılları arasında hayata geçirilmiştir.
Bu düzenlemelerin bir bölümünde, örneğin Malezya ve Singapur’da, dijital bankaların lisans başvuru süreci kapsamında, bazı faaliyet kısıtlamalarına tabi olarak, mevcut düzenlemelere kademeli olarak uyum sağlayabileceği bir geçiş süreci öngörülmektedir.
Malezya’da süresi 3 ile 5 yıl arasında değişen bu geçiş süreci boyunca dijital bankaların kuruluş sermayesi de dahil olmak üzere düzenlemede yer alan koşullara uyum sağlayıp sağlamadıklarına bakılmakta ve bu gerçekleştiğinde mevcut tüm faaliyet kısıtlamaları (kredi sınırı gibi) kaldırılmaktadır. Bu süreç boyunca bankaların bulundurması gereken asgari sermaye tutarı 24 milyon USD olup, süreç sonunda faaliyet kısıtlamaların kaldırılabilmesi için bu tutarın 71 milyon USD’a çıkarılması beklenmektedir.
Singapur’da ise dijital bankaların başvurabileceği biri DFB (‘Digital Full Banking’) diğeri DWB (‘Digital Wholesale Banking’) olmak üzere iki tip dijital bankacılık lisansı bulunmaktadır. Burada DFB lisansı ile tüm müşterilere bankacılık hizmeti verilebilirken, DWB lisansı sadece kurumsal müşteri ve KOBI’lere yöneliktir. DWB lisansına başvuracak kuruluşlar herhangi bir geçiş sürecine tabi değilken, DFB lisansı için 1 ile 2 yıl arasında değişen bir geçiş süreci öngörülmektedir. DFB lisansı başvurusunda bulunan kuruluşlar bu süreç içerisinde asgari 10,7 milyon USD’lık bir kuruluş sermayesi sağlayarak, bazı kısıtları olan (kredi/mevduat sınırı, finansal ürün kısıtı, müşteri kısıtı gibi) sınırlı bir lisansa sahip olmaktadır. Sonrasında ise kuruluş sermayesi bir plan dahilinde kademeli olarak 1,1 milyar USD’a arttırılmakta, kısıtlarda uyum gerçekleştikçe peyderpey kaldırılmaktadır. DWB lisansı başvurusunda bulunan kuruluşlar ise bunun için asgari 71,6 milyon USD’lık bir kuruluş sermayesi bulundurmak durumundadırlar.
Yine Malezya ve Singapur’da dijital bankalara yönelik beklentilerden biri de, ülke içerisinde henüz bankacılık sistemine dahil olmamış belli bir kesime yönelik, aktif politika ve stratejiler ortaya koymalarıdır. Bu çerçevede lisanslama süreci boyunca söz konusu bankaların finansal katılımı teşvik etmeye yönelik yetkinlik ve hedeflerini de ortaya koymaları beklenmektedir.
Aralarında Tayvan ve Singapur’un yer aldığı dijital bankacılık düzenlemelerinde ise teknoloji kaynaklı riskleri azaltabilmek adına dijital bankaların yönetim kademesinde (icra veya yönetim kurulu seviyesinde) bankacılık, finans teknolojileri, e-ticaret, iletişim gibi alanlarda geçmiş deneyimi veya tecrübesi bulunan kişilerin istihdam edilmesi şart koşulmaktadır. Dijital bankalar için Tayvan’da öngörülen asgari kuruluş sermayesi ise 329 milyon USD’dır.
Hong Kong ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise dijital bankalar buna ek olarak, BT sistemlerinin yeterliliğini periyodik olarak gözden geçirecek dışarıdan bağımsız bir uzmanı görevlendirmek durumundadırlar. Dijital bankaların asgari kuruluş sermayesi Hong Kong’da 38,6 milyon USD, Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise 10 milyon USD’dır.
Avustralya’da kuruluşlar belirli bir geçiş süreci olan sınırlı bir bankacılık lisansına ya da doğrudan bankacılık lisansına başvurabilmektedir. Sınırlı bankacılık lisansını alan kuruluşlar 2 yıllık bir geçiş süreci boyunca, yaklaşık 3 milyon USD’lik bir kuruluş sermayesiyle, tüm yasal koşulları yerine getirene dek, Singapur örneğine benzer şekilde mevduat sınırı ve ürün kısıtlamaları gibi bazı faaliyet kısıtlamalarına tabidir.
İngiltere’de ise kuruluşlar baştan, tam bankacılık lisansı ya da sınırlı bankacılık lisansına mı başvuracaklarına karar verebilmektedir. Sınırlı bankacılık lisansını alan kuruluşlar bunu takip eden azami 1 yıl sürecek geçiş süreci (‘Mobilisation’) boyunca bir yandan altyapı yatırımlarını, sermaye ihtiyaçlarını tamamlama fırsatı bulabilirken, aynı zamanda bazı faaliyet kısıtlamalarına (müşteri sayısı kısıtı, işlem büyüklüğü kısıtı gibi) tabi olmaktadırlar. İngiltere’de asgari kuruluş sermayesi ‘Small Specialist Bank’ adı verilen ve belirli bir kesime yönelik temel bankacılık ürünleri sunan bankalar için 1.2 milyon USD, diğer bankalar için ise 6 milyon USD’dir.
Genel Değerlendirme :
Türkiye’de kısa bir süre önce yayınlanan Dijital Bankacılık Taslak Yönetmeliği dünyadaki emsalleri ile karşılaştırıldığında aşağıdaki noktalar göze çarpmaktadır.
a) Türkiye’de dijital bankaların kuruluşu için öngörülen asgari sermaye tutarı, diğer dünya örneklerine kıyasla (Tayvan ve Singapur hariç) oldukça yüksek konumlanmış durumdadır.
b) Türkiye’de dijital bankalar, ortaya koyacakları kuruluş sermayesinin büyüklüğüne göre, diğer bazı ülkelerde de gözlemlendiği üzere, biri kısıtlı diğeri ise herhangi bir kısıta tabi olmayacak şekilde dijital bankacılık lisansı başvurusunda bulunabilmektedir.
c) Türkiye’de dijital bankalara lisanslama sonrasında, diğer ülkelerin çoğunda gözlemlenen kısıtlı faaliyet iznine tabi ve kısıtların uyum sağlandıkça kademeli olarak kaldırıldığı, bir geçiş süreci uygulanmamaktadır.
d) Türkiye’de dijital bankalara Singapur ve Malezya gibi ülkelerde olduğu gibi finansal katılımı teşvik etme yönünde bir kriter getirilmemiştir.
e) Türkiye’de dijital bankalardan, diğer bazı ülkelerde olduğu gibi yönetim kademelerinde dijital bankacılık iş modelinin yapısına özgü teknolojiye ve bankacılığa dayalı riskleri anlayabilecek yetkinlikler bulundurmaları istenmektedir.
Taslak yönetmelikte ayrıca dijital bankalar dışındaki faaliyet izni almış diğer bankaların, faaliyetlerini dijitale taşımak amacıyla yönetmelik çerçevesinde ayrı bir başvuru yapmalarına gerek olmadığı belirtilmiştir. Bu da Türkiye’de dijital bankacılık lisansı için başvuruda bulunmayı planlayan, diğer ülkelerde servis bankacılığı iş modelini benimsemiş dijital bankalar açısından rekabeti arttıran bir durumdur.
Yazar: Haluk İnanmış
Kaynak :
[1] FSI Insights No:27, Regulating fintech financing: digital banks and fintech platforms, 27 Ağustos 2020
[2] BDDK, Dijital Bankaların faaliyet esasları ile servis modeli bankacılığı hakkında yönetmelik taslağı, 19 Ağustos 2021