Antik Dünya’nın 7 Harikası’ndan biri olarak kabul edilen ve İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Ephesos (Efes) Artemis Tapınağı’nı (fotoğraflarda da olsa) görmeyen pek kimse yoktur. Bir tapınak olarak kalıntılarının günümüze kadar ulaşması ve her yıl milyonlarca ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor olması çok değerli. Ancak bu tapınak, Antik Bankacılık ve Finans tarihinin de 7 harikasından biri…
Tapınağın gelirleri ile ilgili bulunan yazıtlarda sıkça karşılaşılan ana sözcük ise Ergazesthai (εργαζεσθαι). Bu kelime, Arkeolog ve Oxford Üniversitesi Öğretim Görevlisi David George Hogarth’ın iki ciltlik “Excavations at Ephesus: the Archaic Artemisia” kitabındaki deyimi ile “A statement of bankers profit” olarak tarihe geçmişti. Peki sadece bu mu? Hayır tabi ki. Parthenon, Delos, Athena ve Delphoi tapınaklarında bulunan yazıtlarda da durum aynı. Kazılar sonucunda çıkan yazıtlar Mezopotamya’daki tapınaklar ile birlikte Antik Yunan tapınaklarının milattan önceki dönemlerin iyi birer saklama hizmeti sunucusu olduklarını kanıtlıyor.
Milattan önce 3500 yılına ait Babil ve Sümer yazıtlarında değerli eşyaların buralarda saklanıldığının gözlenmesi, Rahiplerin mabetlerden borç verdiklerine rastlanılması, M.Ö. 2000’lerde Eshunnanca Krallığı’nın ilk bankacılık yasalarını düzenlemesi ve faiz oranını 5’te 1 (%20) olarak hükme bağlaması, Hammurabi Yasalarında kredi senetlerinin kil tabletlere 2 nüsha olarak yazılmasının zorunlu olması ve M.Ö. 1000’lerde Antik Yunanların tapınak bankalarının devlet görevlileri aracılığı ile denetlediğini görüyoruz. Varro’ya göre tapınakların kutsal bir merkez olmanın yanında güvenli alanlar olduklarından hareketle, devletlere ya da bireysel zenginlere ait değerli malların saklanması ve muhafazası konusunda banka rolü üstleniyorlar. Bogaert’in araştırmaları ise tapınakların ellerinde tuttukları mevduatlar neticesinde başka müşterilere faizli bir biçimde borç verdiğini kanıtlıyor. Bu saklama hizmeti neticesinde oluşan mevduat toplama ve borç verme işi Mezopotamya ve Antik Yunan’dan görülse de günümüzdeki anonim şirket tipinde ticaret bankalarının ortaya çıkışının 19. yüzyıla gerçekleştiğini unutmamak gerek. Nitekim bunun öncesinde, ilk Modern Banka olan Amsterdam Bankası’nın 1609’da ve ilk Merkez Bankası İngiltere’de 1694 yılında kurulmuştu. Aradaki dönemlerde ise saklama hizmetleri genellikle sarraflar, bankerler ve bankerlerin temsilcilikleri aracılığı ile yürüyordu. Karşılığında ise saklama hizmeti alan tüketici damgalı / logolu (çek / senet benzeri) bir geri ödeme belgesi alıyordu. Ancak insanlık, geçmişten bugüne sadece altın, sikke, madeni para, banknot gibi değerlerini saklamaya ihtiyaç duymadı. Bunların dışında kalan pay senedi, tahvil, bono gibi birçok menkul değerini ve hatta son yıllarda dijital, elektronik, sanal ve kripto paralarını da güvenli bir biçimde saklaya muhtaç. Hal böyle olunca bankalar, borsalar, özel finansal kuruluşlar ve bazı kamu kuruluşları gerçek veya tüzel kişilere ait değerleri güvenle saklama konusundaki en önemli görevleri üstlenmiş durumdalar.
Nerdeyse tüm ülkelerde bulunan Merkezi Kayıt Kuruluşları ve Merkezi Saklama Kuruluşları Pay Senedi, Yatırım Fonu, Tahvil, Bono, Varant, Senet, Sertifika vb. kıymetlerin kayıtlarını güvenli biçimde yönetip saklıyorlar. Genel olarak Central Securities Depository – CSD adı verilen bu kuruluşlar, bir Menkul Kıymet Takas Sistemini işleten (Security Settlement System – SSS) ve bununla birlikte menkul kıymetlerin ilk kaydının yapılması ve menkul kıymet hesaplarının en üst seviyede merkezi olarak tutulması faaliyetlerinden en az birini yerine getiren kuruluş durumundalar.
Türkiye’de ise Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK), menkul kıymetlerin ihraç edildiği, hak sahibi bazında hesaplarda tutulduğu, el değiştirdiği, bunlara ilişkin hakların tesis edildiği ana saklama kuruluşu. MKK’nın son güncel istatistikleri ise aşağıda ve bağlantıda.
Tüketiciler için ise kıymet saklama denince akla fiziksel olarak kıymetlerin kiralık kasalarda saklanması gelse de kaydi olarak finansal kuruluşlar birçok kıymeti saklıyor ve banka hesaplarında duran çeşitli kıymetler ve bunların kayıtları ilk akla gelenler arasında yer alıyor. Bu kayıtlar gerek güvenlik için gerek tüketici ve banka için gerekse ilgili regülasyonlar uyum sağlamak için varlar. Tüketiciler de istedikleri zaman çeşitli kanallardan bu verilerine ve değerlerine ulaşmak, hesaplarına girip kontrol etmek veya işlem yapmak istiyorlar. (Yakın geçmişte tüketiciler için Kart, ATM, Telefon Bankacılığı, İnternet Bankacılığı, Mobil Bankacılık, Metaverse Bankacılığı vb. kanallardan kendisi adına saklanan kayıtlara nasıl ulaşabildiğini Finansal Teknolojilere Giriş (Login) makalesinde detaylandırmıştık.) Finansal kuruluşlar ise müşterilerinin değerlerini sunucularda, bulut sistemlerde, yazılımlar üzerinde veya bilgi güvenliği cihazlarında saklıyorlar. Müşteriler ise bankalarda saklanan kart bilgisi veya işlem limiti gibi verilerini / imkanlarını farklı finansal kuruluşlar (Fintech’ler) ile paylaşarak finansal işlemlerini kolaylaştırma yoluna gidiyorlar. Dijital cüzdan veya e-Cüzdan olarak adlandırılan yeni saklama yöntemleri ile Servis Modeli Bankacılık ve Açık Bankacılık gibi hizmetler sayesinde bankacılığı diğer sektörler ile buluşturan yeni nesil yaklaşımlar günümüzün vazgeçilmez hizmet modellerine dönüşmüş durumda. Müşteri deneyimini farklılaştıran bu hizmet modelleri sayesinde tüketiciler artık herhangi bir bankalarda saklanan kıymetleri ile ilgili verilerine başka banka veya finans kuruluşunun sağladığı arayüz üzerinden ulaşabiliyorlar. Arayüz saylayıcısı Fintech’lerin getirdiği bir başka kolaylık ise bazı hizmetler için bankaya ulaşmadan ilgili arayüz üzerinden hizmete ulaşmak.
Bu yeni nesil saklama hizmetleri ile diğer kolaylıklar için gereken düzenlemelerin ise ülkemizde regülatör kuruluşlar tarafından hızlıca oluşturuluyor olması gelişmeleri hızlandırıcı etkene sahip. Bu açıdan birkaç önemli yönetmeliği ve rehberi paylaşmakta fayda görüyorum.
- Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik
- Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun
- Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı ile Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik
- Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik
- Ödeme Hizmetlerinde Veri Paylaşım Servislerine İlişkin Rehber
2021’de tüm online alışverişlerin %50’den fazlasının dijital cüzdanlar aracılığı ile yapıldığını ve 2022’de bu oranın daha yukarıda olduğunu görüyoruz. Çin’de dijital cüzdan kullanımının %80’lere ulaştığı günümüzde tüm ülkelerde artan dijital cüzdan kullanımı mevcut. Bunun yanında yine birçok ülkede kullanımda bulunan CBDC’ler için de cüzdan kullanımı artıyor. Türkiye’de ise ilk dijital cüzdan olan BKM Ekspress’in 10 yılı geride bıraktı ve sektörde artık birçok dijital cüzdan markası bulunuyor.
Son olarak dijital varlıkların soğuk veya sıcak cüzdanlarda müşteri tarafından saklanmasının sağlanması gittikçe yaygınlaşan müşteri davranışlarının başında geliyor ve mevcut gelişmeler cüzdan alanında yeni atılımların da olacağına işaret ediyor. Müşterileri tarafından kullanımı yaygınlaşan cüzdanlara Bankaların nasıl daha fazla dahil olacağı ile kendi cüzdanları aracılığı ile müşteri deneyimine nasıl katkı sağlayacakları ise çok merak edilen konular arasında bulunuyor.