Dünya Bankası tarafından 12 Nisan’da yayımlanan “Fintech ve Finansın Geleceği” raporu finans sektöründeki büyük resmi gözler önüne sermeyi başarıyor…
Rapor, fintech kavramının ne olduğu ve neden önemli olduğundan başlayarak kısa ve uzun vadede finans sektörünün geleceğini yansıtmasına kadar uçtan uca oldukça kapsamlı bir doküman. Raporun, hem iş modelleri bakımından sektör oyuncularını konumlandırması hem de düzenleme bakımından karşılaşılabilecek güçlükleri tespit ederek çözüm yolları sunması ile özel sektör ve kamu sektörü arasında bir köprü görevi üstlendiğini görüyoruz. Bu yazımızda söz konusu rapordaki ana başlıkları incelemeye çalışacağız.
Rapor, temelde dijital dönüşümün finansal hizmetler sektörünün piyasa sonuçlarını yeniden şekillendirmesi fikri üzerine kurgulanmıştır. Aynı zamanda yeni ürün ve hizmet yelpazesiyle birlikte süregelen bu değişim ve dönüşümün sektördeki düzenleme, denetim ve piyasa sonuçları üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Müşteri Davranışlarında Yaşanan Değişimler Neler?
Son gelişmelerle birlikte finans sektöründe verilen hizmetlerdeki en temel dönüşüm müşterilerin hareket alanının önemli düzeyde artması olmuştur. Bilgiye erişimin artması ve fonların daha kolay hareket ettirilebilmesi ile finansal hizmetlerin ayrıştırılabilmesine olanak tanımıştır. Müşteriler, toplu olarak ihtiyaçlarını karşılayabildikleri bir dizi hizmet sağlayıcı arasından seçim yapabilmektedir. Teknoloji mimarisinde uygulama programlama arayüzlerinin (API’ler) daha geniş kullanımı ve çok yönlü platformların yükselişi, bilgi alışverişini ve finansal hizmetlerin yeniden gruplandırılmasını daha da mümkün kılmaktadır. Ayrıca bulut tabanlı altyapıların, otomasyonun ve gömülü iş modellerinin kullanıma sunulması, müşterilerin maliyetlerini düşürmektedir.
İşte bu durum sektörde rekabeti de ciddi derecede tetiklemektedir. Yine de tüketiciler, geniş bir ürün yelpazesi sunan markaları ve büyük oyuncuları destekleyen basitlik, rahatlık ve güven faktörlerine değer vermeye devam etmektedir. Bu nedenle hizmet sağlayıcıların da teknoloji, know-how, müşteri profili ve diğer hizmet sağlayıcılara nazaran avantajlarını kullanmaları gerekliliği kaçınılmaz olmaktadır.
Düzenleyici Otoriteler Ne Yapmalı?
Gerek ülkemizde gerek dünyada hukukun teknolojinin her zaman gerisinden gelen takipçi bir rol izlediğine şahit oluyoruz. Raporda da belirtildiği üzere, düzenleyici otoritelerin her ülkede bu gelişmelere yanıt verme şekli değişebilmekte. Bugün daha çok faaliyet bazlı hareket edilerek dijital ödeme, elektronik para, dijital banka, kripto para vb. alanlara özgü düzenlemeler çıkarılmaktadır. Ancak genel anlamda gelişmeleri desteklemek amacıyla bazı ülkelerde kum havuzu (sandbox) uygulamalarıyla yeni teknolojilerin ve yaklaşımların denenmesine izin verilmektedir. Böylece bu süreçte öğrenilenler otoriteler tarafından düzenleyici çerçeveyi yapılandırmakta kullanılabilmektedir. Geliştirme merkezleri (inovation hub) ile ana akım yeniliklere yardımcı olmak için düzenleyiciler ve endüstri uzmanlarıyla doğrudan bağlantı kurulmasına izin verilmektedir. Hızlandırıcılar ise (accelerator) yeni inovasyonların gösterilmesine ve pazara sunulmasına yardımcı olmak için doğrudan finansman aramaktadır.
Bu kapsamda, fintech oyuncularının finans sektörünün çehresini hızla ve derinden dönüştürmesi sonucu düzenleyici otoritelerin de sürece aktif katılımının gerekliliği raporun pek çok farklı yerinde vurgulanmıştır. Bu otoritelerin sektörü bütüncül bir şekilde izlemesi, uygulamaya yönelik ve net kararlar vermesi tavsiye edilerek düzenleyici çerçevenin bu yönde yeniden şekillendirilmesinin kritik olduğu belirtilmektedir.
Yeni Denge Nasıl Sağlanmalı?
Finans sektörü, geliştirilen yeni iş modellerinin devreye girmesi, yıkıcı teknolojilerin kullanımı, yeni müşteri segmentleri ve işlenen verilerin öngörülebilirliğinin azalması ile giderek daha kaotik ve karmaşık bir hale gelmektedir. Bu şartlarda mevcut düzenleyici ve denetleyici yaklaşımların yetersiz kaldığı yadsınamaz bir gerçek. Bu nedenle raporda yetkili otoritelerin bundan sonraki dönem için yeni bir denge oluşturması için ipuçları verilmektedir. Bahsedilen yeni denge için veri işleme prensiplerinin yeniden formüle edilmesi, piyasa davranışlarının proaktif olarak izlenmesi, açık bankacılık ve veri sahipliği hakkında çerçeveler oluşturmak, finansal kuruluşlara uygulanan kısıtlamaların yeniden gözden geçirilmesi gibi örnekler sunulmuştur.
Rapora göre, adil rekabet ortamının teşvik edilmesi temel amaçlardan olmalıdır. Sektördeki risklerin ve bu kapsamda düzenleyicilerinin rolleri belirlenmelidir. Özellikle büyük ölçekli teknoloji firmalarının geniş veri yelpazesine ulaşması ile verinin kötüye kullanımı sorunu gündeme gelmektedir. Bu tür güç dengesizliklerinin önüne geçilebilmesi için hakim oyuncuların yanında potansiyel rakiplerin pazara girişinin kolaylaştırılmasının da önemi vurgulanmaktadır.
Hızlı teknolojik gelişmeleri takip etmekte ciddi zorluklar yaşayan düzenleyiciler ve çok sayıda yeni girişler ile sahtecilik ve dolandırıcılık vakalarının farklı bir boyuta geçtiğinden söz edilmektedir. Müşterilerin korunması bakımından doğru ve şeffaf bilgilendirme, hukuki ilişkide sorumlu tarafın bilinmesi, veri koruma ve siber güvenlik önlemlerinin alınması önem arz eden noktalardandır.
Gündemdeki Konular Neler?
Açık bankacılık uygulamaları başta olmak üzere verileri toplamanın, düzenlemenin ve analiz etmenin yeni yolları fintech sektörünün merkezinde yer almaktadır. Bu çerçevede, düzenleyicilerin bir yandan finansal kuruluşlar arasında adil bir veri erişim hakkı tanırken diğer yandan konuya ilişkin riskleri ele almaları ve veri koruma/mahremiyet için kapsayıcı yasal çerçeveler inşa etmeleri gerekmektedir. Amerika Birleşik Devletleri dışında, tüm yüksek gelirli ekonomiler, açık bankacılık düzenlemeleri çıkarmadan önce bir veri koruma çerçevesine sahip olsa da bu çerçevenin yenilenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Yapay zeka uygulamaları da tüketicinin korunması bağlamında düzenleyicilerin radarında olan konulardan biri olmuştur. Yapay zeka ile ayrımcılığa yol açabilecek ön yargıların oluşturulmasının düzenleyicileri yapay zekanın kullanımına ilişkin henüz doğrudan müdahaleler olmasa da birtakım yönergeler geliştirmeye sevk etmiştir.
Kritik Teknolojiler: Bağlantı Kurma ve Bilgi İşlem Gücü
Dijitalleşme, maliyetleri azaltarak finans sektörüne tahmin edilemez şekilde yeni oyuncu girişini sağlamıştır. İnternet bağlantısı, tercih edilen ürünleri arama maliyetini ve bunlar arasında para taşımanın önündeki engelleri azalttığından, hesaplar ve sağlayıcılar arasında da aktarım kolaylaşmıştır. Artık müşterilerin akıllı telefon ekranlarında tüm entegre finansal hizmetler sağlayıcı setini yeniden oluşturmalarına olanak tanınmaktadır. Sonuç olarak, müşterilerin tercih ettikleri hizmet setlerini alacakları farklı sağlayıcıları seçmeleri giderek daha kolay hale gelmektedir.
Bölgesel sınırı olmayan bağlantı kurma, ölçeklenebilir bilgi işlem ve veri depolama ile bulut tabanlı bilgi işlem ve veri depolama altyapısı önemli ölçüde geliştirilmiştir. Fintech start-uplarının çoğu da bu teknolojileri kullanarak hizmet olarak yazılım (SaaS) sunma yolunu tercih etmekte ve niş hizmetler sunabilmektedir. Öte yandan, e-ticaret ve sosyal medya pazarında da platform tabanlı iş modellerinin ortaya çıkması ve bireyler ile işletmeler arasındaki bağlantının artması ile oluşan iş birlikleri dikkat çekmektedir. Alıcıları ve satıcıları birleştiren ve birbirine bağlayan platform iş modelleri; fiyat karşılaştırması, fon dağıtımı ve borç verme, yatırım ve sigorta gibi finansal ürünlerin oluşturulmasını sağlamaktadır. Dağıtılmış finansın (DeFi) devam eden gelişimi, işlem gerçekleştirme veya diğer işlevler için hesap sahibi bir kurum gerektirmeyerek ürün ve hizmet yelpazesini uç noktalara taşımaktadır.
Piyasa Sonuçları Neler Olabilir?
Kripto varlıklar ve merkez bankası dijital para birimleri (CBDC’ler) ile yeni nesil bir dijital para ortaya çıkmaktadır. Pek çok gelişmekte olan ülke, dijital ekonomiyi desteklemek, ödeme verimliliğini artırmak ve finansal katılımı teşvik etmek için CBDC’ler yayınlamayı planlamaktadır. Ancak raporda dikkat çekilen noktalardan biri de, dijital paraların da banka hesabı olmayan müşterilere ulaşma ve hizmet verme konusunda geleneksel yaklaşımlarla benzer zorlukları yaşayacağının öngörülmesidir. Bu politika hedeflerinin de her derde deva olmayacağının bilinmesi gerektiği ifade edilmektedir.
Dijital kanallar aracılığıyla kredi sağlamak, veriye dayalı sigortalama ve risk yönetimi kullanmak da yeni fintech uygulamaları arasında yer almaktadır. Rapordaki verilere göre, dijital kredi akışının 2020’de küresel olarak yaklaşık 800 milyar ABD doları olduğu tahmin edilmekte ve bu kredi hacminin yüzde 70’ini Big Tech kredi platformları oluşturmaktadır. Dijital kredi sağlayıcıları, daha önce kredi geçmişi olmaması nedeniyle sistemden dışlanan bireyler ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) finansmana erişimini artırmak için gelişmiş erişim ve veri analitiği kullanmaktadır. E-ticaret ve lojistik platformlarından tüketim malları dağıtım ağlarına kadar uzanan tümleşik finans sağlayıcıları, işletme sermayesi sağlamak için siparişler, envanter, satışlar veya alacaklar üzerindeki işlemsel verilerden yararlanabilmektedir.
Yeni teknolojiler ve veriye dayalı krediler, elbette algoritmik yanılgı, dijital dışlama ve veri gizliliği ile ilgili politika sorunlarını da gündeme getirmektedir. Ek olarak, bu ürünlerin birçoğunun uzaktan erişime dayalı olması, Müşterini Tanı (KYC) uygulamaları kapsamında zorlukları da beraberinde getirmektedir Dijital kimlik doğrulama her ne kadar finansal kuurluşlar için düşük maliyetlerle veri akışının sağlanması imkanını oluştursa da güvenlik tedbirlerinin optimize edilmesi ve bir denge sağlanması önemlidir.
Yeni Resim: Barbell Yapısı Nedir?
Raporun en kritik öngörülerinden biri sektöre yeni girişleri kısıtlamak veya daha büyük oyuncuları elimine etmek için düzenleyici müdahaleler olmazsa spektrumun bir ucunda nispeten az sayıda büyük, çok ürünlü oyuncu ve diğer uçta çok sayıda niş oyuncudan oluşan bir “barbell” yapısının ortaya çıkmasıdır.
Rapora göre, küçük ölçekli hizmet sağlayıcıların müşterilerle bağımsız olarak bağlantı kurarak veya ürün veya hizmet boşluklarını dolduracakları platformlarla ortaklıklar kurarak gelişebilecekleri ekosistemler, bu iki modlu pazarın kalıcılığını sağlayabilir. Potansiyel “barbell” piyasası, finansal sektör düzenleyicilerinin, giriş engellerini azaltmak ve piyasayı çekişilebilir kılmak için rekabet otoriteleri ile iş birliği ve koordinasyon içinde aktif bir rol almalarını gerektirecektir.
Konuk Yazar: Av. İrem Mutlu