FinTech İstanbul ekibinden Ferhat Verdi, “Dijital Paranın Geleceğine İlişkin 4 Paradigma” başlıklı makalesiyle PSM Mayıs sayısında yer aldı.

PSM dergisinin merakla beklenen Mayıs sayısı çıktı. Derginin yeni sayısında FinTech İstanbul Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Verdi, “Dijital Paranın Geleceğine İlişkin 4 Paradigma” başlıklı makalesiyle yer aldı.

Makalenin tam metni şöyle:

“Para, yaratılma ve kullanılma biçiminde köklü değişikliklerle karşı karşıya ve finansal sistemin dramatik bir şekilde yeniden düzenlenmesinin ateşleyici gücü olacağına da şüphe yok. Geçtiğimiz yıl kaydedilen dalgalanmalar hem kripto para piyasalarını sarstı hem de bu bağlamdaki çeşitli başarısızlıklara neden oldu. Diğer taraftan dijital varlık ekosisteminin geneli kargaşadan büyük ölçüde etkilenmeden ilerlemeye devam ediyor. Bunlar arasında, finansal varlıkların ve mevduatların tokenizasyonunun yanı sıra büyük ekonomilerin çoğu tarafından geliştirilen Merkez Bankası Dijital Para Birimi (CBDC) de dahil olmak üzere, finansı dönüştürmeye dair potansiyele sahip en büyük alanlar yer alıyor. Dijital varlıkların ve dağıtılmış defter teknolojisinin (DLT) yükselişi yeni, verimli, çevik rakipler yaratarak rekabet ortamını altüst etme olasılıkları sunarken tüm bunlar yerleşiklere potansiyel bir ‘alternatif yaşam süresi’ sunuyor.

Bir bütün olarak dijital varlıkların geleceği, ödemeler tarafı finansal sisteme hayat verdiği için büyük ölçüde dijital paranın geleceğine bağlı. Bununla birlikte, dijital para oldukça farklı şekillerde evrilebilir; örneğin CBDC’leri, tokenize edilmiş mevduatları ve farklı stablecoin türlerini kapsayan yeni yaklaşımların temelini oluşturabilir. Bu noktada yöneticiler ve politika yapıcılar tek bir tahmine bağlı kalmak yerine çoklu senaryolar düşünmeli. Bu yaklaşımlar iş modellerini dönüştürecek ve bunların benimsenmesi de likiditeyi, piyasa yapıcılığını ve risk yönetimini yeniden şekillendirecek.

Geleneksel finans kuruluşları başarılı bir şekilde evrim geçirebilir ya da dijital aracıların yükselişi karşısında zorlanabilir. Alternatif olarak, evrensel ağlar finansal piyasaları ve iş modellerini dönüştürebilir ya da egemen devletler para üzerindeki kontrollerini genişletebilir, özel sektörün ve iş modellerinin rolünü değiştirebilir.

Neden paranın geleceğine odaklanmalıyız?

Teknoloji, telgraf çağındaki ilk elektronik ödemelerden mobil ödemelere ve kripto para birimlerine kadar para hakkındaki düşüncelerimizi ve onu kullanma biçimimizi dönüştürdü. Günümüzde bu süreç çarpıcı şekilde hızlanmak üzere. Zira CBDC’ler ve tokenize edilmiş mevduatlardan stablecoin’lere kadar yeni para biçimlerinin yaratılmasına ilham veriyor. Bu dijital paralar ödemeleri daha hızlı, daha ucuz ve daha güvenli hale getirmenin yanında yeni ekonomik faaliyetlere ve iş modellerine imkan tanıma potansiyeline sahip.

DLT, işlem ve mülkiyet bilgilerini tek, paylaşılan bir defterde sunarak, katılımcıların geleneksel finansal aracıların katılımı olmadan birbirleriyle işlem yapmalarına olanak tanıyor. Ayrıca finansal ürünlerin maliyetini ve dağıtımını değiştirecek olan birden fazla paydaş arasında işlem süreçlerinin otomasyonu ile koordinasyonunu mümkün kılıyor. Bunlar sınırlar ile varlık sınıfları arasında daha fazla otomasyon ve entegrasyona izin veren yeni özel ağları teşvik ediyor. Peki değişen rekabet ortamına yönelik paradigmalar neler?

Değişen rekabet ortamına yönelik paradigmalar

Paranın geleceği ihtimallerle örülü, yani önceden belirlenmiş değil. Blockchain ve dijital yerel girişimler, geleneksel finansal sistemleri ‘derinden etkileme’ (kimine göre bozma) potansiyeline sahip yenilikçi ürün ve hizmetler geliştiriyorlar. Fintech’ler paranın global olarak hareket etme şeklini dönüştürme alanında şimdiden önemli adımlar atıyorlar. Büyük teknoloji şirketleri de devasa kullanıcı tabanlarından ve veri analizi yeteneklerinden yararlanarak kendi dijital para birimleri ile ödeme sistemlerinin potansiyelini keşfediyor. İşte bu noktada düzenleyiciler, hangi ticari tekliflerin hem uygulanabilir hem de güvenli olduğunu belirlemede kritik bir rol oynayacak.

1. Paradigma: Geleneksel finans gelişiyor

Dijital varlıklar, bankaların ve diğer finans kurumlarının halihazırdaki merkezi rolünü destekleyebilir. Bankalar başarılı bir şekilde evrimleşebilirse, temel ekonomik/aracılık rollerini koruyarak, yeni fırsatları takip ederek ve maliyet tabanlarını düşüren yeni altyapılarda ticaret/kredi faaliyetlerini desteklemek için bilanço sağlayarak başarı elde edeceklerdir. Ödemelerin, ticaretin modernizasyonu; bankacılık maliyetlerini ve gelirlerini etkileyecek olan likidite ihtiyaçlarını azaltarak müşteriler için kayda değer verimlilik sağlayabilir. Bu durum, küçük oyuncuların marj baskısının yanında yeni altyapıyı benimseme maliyeti ve yetenek mücadelesi sebebiyle sıkışmasıyla piyasa konsantrasyonunu artırabilir.

2. Paradigma: Egemen genişleme

Merkez bankaları ödeme akışlarından pay alabilmek için CBDC’leri kullanıyor. Bu paradigmada, merkez bankaları perakende/toptan kullanıcılara CBDC’ler sağlayacak ve ödeme akışlarının büyük bir kısmını kullanmak için anlık mutabakat yeteneklerini elde edecekler. CBDC’leri ciddi ciddi düşünen merkez bankaları şu anda mevcut finansal sistemi büyük ölçüde bozmadan ödemelerde temel bir rol oynamayı hedefliyor olsa da sürecin, mevcut planlardan çok daha ileri gittiğini ve sistemi gerçekten dönüştüreceğini varsayabiliriz.

3. Paradigma: Dijital aracıların yükselişi

Bu paradigma evrim ile devrim arasında bir yerde duruyor ve geleneksel finans sektörü uyum sağlamakta zorlanırken dijital yerli işletmeler ise ölçek kazanıyor. Uzmanlara ve naçizane olarak bana göre bankacılık, dijital yerli işletmelerin müşteri erişimini kontrol etmesi ve sağlanan finansal hizmetleri genişletmesiyle sıkıştırılabilir.

İlgili faktör, stablecoin ihraççılarının ölçek kazanmasıyla güvenilir bir dijital para çözümünü veya likiditeyi yoğunlaştıran kripto para borsaları gibi, verimli ve uyumlu piyasa altyapısı çözümleri sunabilir. Kurumsal akışı yakalamak için dijital aracıların iş modellerinin ‘yasal olarak’ kabule ihtiyaçları olacak.

4. Paradigma: Evrensel ağlar

Finansal sistemi güçlü bir şekilde dönüştürecek en radikal paradigmaya hoş geldiniz! Yeni açık ağların yükselişi, borç alanların/verenlerin, ihraççıların/yatırımcıların ve diğer piyasa katılımcılarının aracıları olmadan doğrudan işlem yapmalarına olanak tanıyacak. İşlemler akıllı sözleşmeler ve kurumsal merkezi olmayan finans protokolleri tarafından desteklenecek ve yönetilecek. Fütüristik göründüğünün farkındayım ama sermaye piyasası temelli finansmana yönelik eğilim, yüksek ölçüde bütünleşmiş ağlar üzerinden algoritmik kredi yaratımı ve tahsisi ile hızlanacaktır.

Mevcut ağlarda uyum ve koruma önlemlerine yönelik güvenilir çözümler olduğunda, politika yapıcılar bu paradigma konusunda daha rahat olabilirler. Bu paradigma sermaye piyasalarına daha fazla katılım ve genişlemeyi öngörüyor, ancak kullanıcılar/yatırımcılar, aracılar yerine otomasyonla birbirine bağlandıkça katılım modelleri büyük ölçüde değişebileceği de unutulmamalı.”

PSM Mayıs sayısının tamamını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.