‘2024 Küresel Riskler Raporu’nun sonuçları Marsh Türkiye ve Zurich Sigorta Grubu Türkiye stratejik ortaklığında ve TÜSİAD’ın destekleriyle düzenlenen konferansla açıklandı.

‘2024 Küresel Riskler Raporu’nun sonuçları Marsh Türkiye ve Zurich Sigorta Grubu Türkiye stratejik ortaklığında ve TÜSİAD’ın destekleriyle İstanbul’da düzenlenen toplantıda değerlendirildi. 07 Mayıs Salı günü gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmalarını Marsh Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt ve Zurich Sigorta Grubu Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız yaptı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise Türk iş dünyasındaki riskleri değerlendirdiği bir konuşma gerçekleştirdi.

Yaklaşık yirmi yıldır risk algı anketi verilerinden yararlanarak hazırlanan Küresel Riskler Raporu, bu yıl, insani gelişmelerdeki ilerlemenin yavaş yavaş azaldığı, devletleri ve bireyleri yeni ve yeniden ortaya çıkan risklere karşı savunmasız bırakan küresel risk ortamı konusunda uyarıda bulunuyor. Küresel riskler; küresel güç dinamikleri, iklim, teknoloji ve demografik yapıdaki sistemik değişimler karşısında, dünyanın uyum kapasitesini sınırlarına kadar zorluyor.

2024 Küresel Riskler Raporu acil harekete geçilmesi gereken küresel sorunlara ilişkin iş birliğinin giderek azalabileceği ve risklerle başa çıkabilmek için yeni yaklaşımlar ve çözümler geliştirilmesi gerekliliğini savunuyor. Dünya genelinde uzmanların üçte ikisi, orta ve büyük güçlerin yeni kurallar ve normlar için yarıştığı ve bu normları belirlediği (aynı zamanda uyguladığı) çok kutuplu veya parçalı bir düzenin önümüzdeki on yılda şekilleneceğini öngörüyor.

Küresel Riskler Raporu’nda kısa vadede dünya için çoğunlukla olumsuz bir görünümün ön plana çıktığını ve bu durumun uzun vadede daha da kötüleşmesinin beklendiğine dikkat çeken Marsh Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt, “Rapor acil harekete geçilmesi gereken konularda iş birliğinin giderek azalabileceği ve risklerle başa çıkabilmek için yeni yaklaşımlar ve çözümler geliştirilmesi gerekliliğini savunuyor. Katılımcılarının yüzde 54’ü kısa vadede ‘istikrarsızlık’ ve ‘orta düzeyde felaket riski’ öngörüyor. Ölçek 10 yıla genişletildiğinde ise katılımcıların kötümserliği artıyor ve 2034’e gelindiğinde, katılımcıların yüzde 63’ü ‘fırtınalı veya sarsıntılı’ bir dünya düzeni öngörüyor. Küresel Riskler Raporu’nun diğer temel çıktılarına baktığımızda ise yanlış bilgi ve dezenformasyon, bu yılki raporda birinci sıraya yükselirken çevresel riskler bu yıl da her üç zaman diliminde riskler tablosunu domine etmeye devam ediyor” dedi.

Önümüzdeki dönemde çevresel ve teknolojik risklerin ön planda olacağına işaret eden Zurich Sigorta Grubu Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız, “İnsanlığın çevreye verdiği zarar artık geri dönülemez bir noktada. İklim değişikliğini gıda ve su enflasyonu, soluduğumuz kirli hava ve doğal afet olayları ile yaşıyoruz. Biyoçeşitlilik kaybı, çok konuşulmayan fakat bir o kadar da önemli bir konu. İnsanlık dünyadaki canlı türlerinin sadece yüzde 0,01’ini temsil ederken hayvan türlerinin yüzde 83’ünü, bitki türlerinin yüzde 50’sini, böcek türlerinin yüzde 40’ını şimdiden yok etmiş durumda” dedi. Ayrıca, teknolojik riskler odağında ChatGPT için “yapay zekanın demokratikleşmesi” ifadesini kullanan Yılmaz Yıldız, “Dünyadaki seçim takvimiyle kesişince, yapay zekanın bu seçimleri nasıl manipüle edeceği çok tartışılıyor. Fakat yapay zekanın risklerinin yanında fırsatları daha fazla. Tıp ve sentetik biyoloji alanında büyük ilerleme kaydedeceğimiz, insanlığın hemen hemen tüm hastalıklarına çare bulabileceğimiz bir teknolojiden bahsediyoruz” dedi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “İçinden geçmekte olduğumuz dönemin çoklu krizler çağı olduğunu hep vurguluyoruz. Dünyada artan eşitsizlikler, bozulan ekonomik koşullar, insan hakları ihlalleri, çatışmalar ya da iklim değişikliği kaynaklı doğal afetlerin yol açtığı gönülsüz – istemsiz göçler, mülteci akınları ve tırmanan kültürler arası çatışma, bu sorunlar yumağının önemli parçaları. Bu sorunlar yoğun bir küresel istikrarsızlık ve belirsizlik riski yaratıyor. Raporda öne çıkan konu başlıklarının tümünün bir ekonomik sonucu veya bağı olduğu aşikâr. Bu sebeple, çözümleri her ne kadar uluslararası iş birliği gerektiren konular bile olsa Türk iş dünyası olarak bizlerin farkındalığı ve atacağı adımlar oldukça kıymetli” dedi.