Cambridge Üniversitesi, kripto para birimleri dünyasının verilerini derinlemesine inceleyerek 114 sayfalık kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi.

Yapılan çalışmanın önemli noktaları arasında, kullanıcı ve dijital cüzdan sayıları dikkat çekiyor. Gelişmekte olan kripto para endüstrisine dair verilerin olduğu raporda, ekosistemden etkilenen diğer sektörler ve gelişen teknolojinin oluşturduğu etkiye parmak basılıyor. Raporda ayrıca piyasalardaki değişimler, ödeme sistemleri ve madencilikle ilgili ilginç bilgiler de yer alıyor.

Kripto para endüstrisine genel bakış

Üniversite yetkilileri raporu hazırlarken, yeni sayılacak bir endüstri olan kripto para dünyasına dair temel veriler elde ettiklerini söylüyorlar. Kripto para birimlerinin çalışmasını kolaylaştıracak birçok şirketin ekosisteme dahil olmasına rağmen, sektörün halen bakir olduğunu vurguluyorlar.

Çalışma sonucunda, 1.876 kişinin tam zamanlı olarak kripto para endüstrisinde çalıştığı ortaya konuldu. Bu sayının 720’si Asya Pasifik bölgesinde, 676 çalışan ise Kuzey Amerika bölgesinde yer alıyor.

Kripto para borsasına dair

Dijital para birimleri ile işlem yapan kullanıcıların neredeyse hepsi çevrimiçi cüzdan kullandığı için kullanıcılara dair bilgi etmek de bir o kadar zorlaşıyor. Araştırmayı yapan yetkililerin belirttiğine göre, kripto para birimleri ile işlem yapan kişi sayısını elde etmek oldukça güç.

Çalışma, kripto para ile alışveriş hacminin en fazla Avrupa’da olduğunu ortaya koyarken, Asya Pasifik bölgesinin onu takip ettiğini gösteriyor. Mart 2017 itibarıyla tüm kripto para borsalarının yüzde 16’sını elinde bulunduran Bitfinex’in en yüksek pazar payına sahip olduğu açıklandı. Bununla birlikte, küçük çaplı borsaların toplamı, pazar payının yüzde 25’ine tekabül ediyor.

Kripto para borsalarında en çok değişimi yapılan para birimi yüzde 65 ile ABD doları oldu. Onu yüzde 49 ile avro takip etti. Kripto para birimleri arasında yaşanan değişimlere bakıldığında ise, Bitcoin’in en fazla Litecoin ve Ethereum’a çevrildiği göze çarptı. Onları Ripple, Ethereum Classic, Monero, Dogecoin ve Dash izledi.

Çevrimiçi borsaların ağırlıklı olarak özel kullanıcı anahtarları (private user key) ile çalıştığı dikkat çekti. Yapılan işlemlerin yüzde 73’ü, kullanıcılara ait bilgiler şifrelenerek özel anahtarlarla gerçekleşti.

Dijital cüzdanların durumu

Çalışmaya göre, aktif dijital cüzdan sayısının 5,8 milyon ila 11,5 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. Toplam sayının elde edilmesinin oldukça zor olduğunu belirten akademisyenler, ortadaki bu büyük tutarsızlığın nedeni olarak, tercih edilen özel kullanıcı anahtarlarının aktif cüzdanların belirlenmesini güçleştirmesini gösteriyorlar.

En çok aktif dijital cüzdan kullanıcısının Kuzey Amerika ve Avrupa’da bulunduğunu gözler önüne seren rapor, her iki bölgenin de pazar payının yüzde 30’unu elinde bulundurduğunu söylüyor.

Aktif dijital cüzdanların sadece yüzde 32’si kapalı kaynaklı yazılım kullanırken, yüzde 68’i ise açık kaynak tercih ediyor. Dijital cüzdanların yüzde 65’i ise mobil uygulama üzerinde çalışıyor.

Ankete katılan cüzdan sağlayıcılarının yarısından fazlası kendi içlerinde entegre döviz hizmetleri sunuyor. Böylece kripto para birimleri anında fiziksel para birimlerine dönüştürülebiliyor. Öte yandan sağlayıcıların yüzde 20’lik kısmı, kredi kartları ile bağlantılı hizmetler sunuyor.

Raporda, döviz bozdurma işlemi sunan dijital cüzdanların yarısından fazlasının, bu işlemi üçüncü parti yazılımlar vasıtasıyla yaptığı belirtiliyor. Araştırmayı yapan akademisyenlere göre bu durum güvenlik açısından endişe verici. Dijital para birimlerinin son zamanlarda uygulanan darboğazına bakıldığında, cüzdan sağlayıcılarının yüzde 76’sının uygun lisansa sahip olmadıkları da araştırmada belirtiliyor.

Kripto para madenciliği hakkında

Genel olarak kripto para madencilerinin ve büyük madencilik havuzlarının, dijital para birimlerini şekillendirme paylarının yüksek olduğunu belirten rapor; gerek coin’lerin değerini belirleme, gerekse insanları yönlendirme konusunda güç sahibi olduklarını savunuyor.

Araştırmacılara göre, madencilerin yarısından fazlası, yüksek veya çok yüksek düzeyde protokol gelişimini etkileme yeteneğine sahip. 1 Ağustos 2017’de uygulanan SegWit çatallanma işleminden sonra yaşanan gelişmelerle bu yeteneklerinin arttığı da vurgulanıyor.

Hem madenciler hem de kullanıcılar farklı protokolleri uygulamak için mücadele etmiş olsalar da, büyük madenci havuzlarının ekosistemi etkileme kabiliyetlerinin daha fazla olduğunu vurgulayan rapor, bireysel kullanıcıların sektörü yönlendirme konusunda yetersiz kaldığını öne sürüyor.

Büyük madencilik havuzlarının yüzde 58’ini elinde bulunduran Çin, Bitcoin madenciliğinde önde gelen isim olmasının yanı sıra protokol güncellemelerinin de kilit ismi durumunda. İkinci sırada yer alan ABD’nin madencilik konusunda elde ettiği pay sadece yüzde 16.

Madencilik kazançları azaldı

Dijital para birimlerindeki değer artışının, madencilik gelirlerine yansımadığı da raporda belirtiliyor. Daha önceki yıllara kıyasla, oluşturulan blok karşılığı elde edilen gelirin gittikçe düştüğü göze çarpıyor. Madenciliğin günbegün zorlaşması, toplam madencilik gelirinin her yıl belirgin biçimde düşmesine neden oluyor.

2014 yılında madencilikten 786 milyon dolar gelir sağlanırken, 2016 yılında bu miktar 563 milyon dolar seviyesine düştü. Bunda, madenciliği en zor seviyeye ulaşan Bitcoin’in payı büyük.

Kripto para birimleri hakkında hazırlanan bu kapsamlı çalışmanın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.