Geleneksel finans ve bankacılık sektörlerini yeniden şekillendiren modern finans teknolojileri aynı zamanda yüzlerce yıllık marka ve kurumların karşısında yeni rakiplerin hızla çoğalmasını mümkün kılıyor. FinTech kavramını daha iyi anlamak için genetik kodlarına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.


İnsanlık yakın tarihinin en büyük uzay görevlerinden birisi olan Hubble Uzay Teleskopu 1990 yılında yörüngeye yerleştirildiğinde üç milyar dolara yaklaşan toplam maliyeti ile en pahalı uzay projelerinden birisiydi. Amaç insanoğlunun sonsuzluğun gizemine duyduğu merakı bir nebze olsun hafifletmekti. Ancak bu pahalı projenin en önemli bileşeni olan ana aynasındaki mikrometre düzeyindeki bir hata büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Milyarlarca dolarlık proje bozuktu ve beklendiği gibi düzgün çalışmıyordu.

1993 yılına dek gerçekleşen yoğun bir çalışma sonucunda gerçekleştirilen bir tamir operasyonu ile Hubble aynasındaki hata düzeltildi ve insanoğlu ödülünü aldı. Matematiksel rakamların kağıt üstünde değerini yitirdiği mesafelerden gelen ışık tüm galaksiye bakış açımızı tekrardan şekillendirdi.

Uzun yıllar sonunda Hubble evrenin derinliklerine yeni bakış açısıyla bakmamızı sağladı.

Hubble - Pillars-of-Creation
Uzun yıllar sonunda Hubble evrenin derinliklerine yeni bakış açısıyla bakmamızı sağladı.

Öte yandan son on yılda yaşanan teknolojik gelişmelerin bütünü, Hubble kadar kozmik boyutlarda olmasa da, günlük hayatımızın süreçlerini yeniden belirledi. Akşam yatmadan önce birkaç dokunuş ile gerçekleştirdiğimiz diğer bir kıtadaki borsa yatırımının sabah uyandığımızda ne kadar değer kazandığını, yataktan çıkmadan, kontrol edebilmek on yıl önce hayal bile edemediğimiz bir imkan.

Teknoloji pazarları için yatırım analizleri gerçekleştiren CB Insights’ın verilerine göre 2010 yılında 1,79 milyar dolar yatırım alan FinTech girişimlerine her yıl gerçekleşen yatırım katlanarak büyüyor. 2013 yılında 4,59 milyar dolar olan yatırım miktarı 2014 yılında 12,68 milyar dolara fırladı ve bu rakam 2015’de ikiye katlanarak 22,2 milyar dolara ulaştı. Bu rakam Hubble uzay teleskopunun 26 yıllık macerasına ödenen tüm toplam bedelin yaklaşık iki katına denk geliyor. Tahminler ve göstergeler bu yıl FinTech ekosisteminin toplamda 40 milyar doların üstünde yatırım ile kapanacağını gösteriyor.

Öte yandan FinTech ekosistemi sadece girişimler ve yatırımcılardan oluşan bir yapıya sahip değil. Daha derinlere baktıkça ekosistemin yapısının en az insan DNA’sı kadar karmaşık olduğunu anlamaya başlıyoruz.

FinTech ekosisteminin temelinde dört ana unsur bulunuyor

  • Öncelikle blockchain, mobil aygıtlar, kablosuz iletişim, biyometrik güvenlik gibi yenilikçi teknolojiler FinTech için geliştirilen modern fikirleri mümkün kılıyor
  • Tüketici ve kullanıcıların daha kısa zamanda, daha kolay ve daha etkin finans çözümlerini kullanma ihtiyacı modern fikirlerin gelişimini sağlıyor.
  • Yatırımcılar ve kuluçka merkezleri gibi destekleyici unsurlar ihtiyaçlar doğrultusunda gelişen modern fikirlerin hayat bulmasını sağlıyor
  • Dördüncü ve son bileşen olan devlet ve bunlara bağlı düzenleyici kurumlar ise yatırım alan ve desteklenen yenilikçi finansal çözümlere yönelik modern fikirlerin hareket sınırlarını belirliyor.

fintech-pwc

Ancak bu dört bileşen açısından oyunun kurallarını esneten durumlar da söz konusu. Örneğin 2008 yılında ortaya çıkan kripto para birimi Bitcoin’i kimin geliştirdiği bu gün bile gizliliğini korumaya devam ediyor. Üstelik Bitcoin kendi kullanıcıları ve geliştiricileri tarafından ortak aklın bir mutabakatı olarak gelişmeye devam ederken hiçbir devlet veya merkezi yapı tarafından kontrol edilmiyor, edilemiyor. Bu açıdan ele alındığında FinTech dört temel unsurunun ötesinde oyunbozan bir yapıya da sahip. Bu yapı merkezi yönetimler ve geleneksel oyuncular tarafından zaman zaman bir kanser olarak nitelendirilse de milyonlarca kullanıcının ortak kabulü karşısında durmak mümkün değil. Bu sebeple öngörülü olan bankalar bu süreci bir savaşa değil hızlı şekilde kabullenmeye ve oyuna adapte olmaya dönüştürüyorlar.

Uzun yıllar boyunca kıdemli banka yöneticisi olarak çalıştıktan sonra artık sektöre danışmanlık veren ve FinTech Forge’un yönetici direktörlüğünü yapan bir sektörü uzmanı olan JP Nicols bu süreci bankalar açısından keder döngüsü olarak tanımlıyor.

Grief-Cycle-1024x768

Türkiye’de startups.watch kurucusu Serkan Ünsal; “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Fintech en sıcak konulardan biri. Bankaların FinTech’i sahiplenmesi ve gündemlerine alması güzel bir gelişme. Yatırımcıların da öncelikli ilgilendikleri alanlar arasına girmesi güzel fakat artçı değil öncü olmak için daha çok aksiyon alınması gerekiyor” diyor ve ekliyor; “Bunun için öncelikle RegTech alanının daha hızlanması gerekiyor. FinTech’in hızlı aşama kaydettiği ülkelere bakarsak neredeyse tamamı yasal düzenleme alanındaki değişimlerle ilerlemiş.”

Fark ettiyseniz bir anda basit gibi başlayan tanım dallanıp budaklanmaya ve yeni tanımları beraberinde getirmeye başladı. RegTech (Regulation Technologies) yani Regülasyon Teknolojileri FinTech ile pek çok ortak kümesi olmakla birlikte devasa bir başka alana bizi geçiriyor. Bu durum Hubble ile uzayın karanlık zannettiğimiz bir noktasına bakarken keşfettiğimiz sayısız yeni galaksiden sonra bir anda uzayın benzer pek çok karanlık nokta ile dolu olduğunu fark eden astronomun yaşadığı şaşkınlık ile karışık heyecana ile benzetilebilir.

Ünsal; “FinTech’in tüm alanlarda gelişebilmesi için yasal düzenlemeler ve kural koyucular ile birlikte bir eylem planı belirlenmesi ve uygulamaya konması gerekmektedir.” diyor.”

Aslında Ünsal’ın dikkat çektiği adımı geçmişte bir kere attık. 2001 yılında finans sektöründe yaşanan büyük yerel ekonomik kriz sonrasında bankacılık sektöründe alınan kararlar ile bu gün finansal çözümler açısından dünyanın en ileri ülkelerinden biri konumundayız.

Bankalararası Kart Merkezi Genel Müdürü Dr. Soner Canko FinTech’in DNA yapısında farklı bir noktaya dikkatimizi çekiyor; “Finansal teknolojiler akıllı mobil cihazlar ile birlikte hızla ilerleme kaydetti burada yeni bin yılda yetişkinliğe erişen milenyum neslini göz ardı etmemek lazım.” Canko FinTech kavramının yenilikçi bir fırsatlar dünyasının kapılarını araladığının ve teknoloji ile finans sektörü açısından pek çok işbirliği fırsatı doğurduğunun altını çiziyor. “Bu noktada Türkiye’de mobil bankacılık uygulamalarının tüm dünyanın önünde, hızlı ve dinamik bir gelişme gösterdiğini söyleyebilirim” diyerek konuyu özetliyor Canko.

Türkiye’de FinTech’in genetik kodlarını daha iyi anlamak ve anlatmak için bu yıl Şubat ayında Bankalararası Kart Merkezi’nin desteği ile İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Yazıcı ve Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Merkezi Direktörü İhsan Elgin tarafından kurulan FinTech Istanbul adındaki girişim, aradan geçen kısa zamana rağmen önemli adımlar atmış durumda.

“FinTech 101 eğitimlerimiz ile girişimci, yatırımcı, teknoloji liderleri ve regülasyon kurumlarının temsilcilerini bir araya getirme olanağı sağladık” diyor Prof. Dr. Selim Yazıcı ve ekliyor; “düzenlediğimiz eğitimlerin yanı sıra gerçekleştirdiğimiz buluşmalarda Chris Skinner gibi FinTech’in küresel kanaat önderlerini ülkemizde misafir ettik, bilgi ve deneyimlerinden faydalandık.”

Yazıcı’nın dikkat çektiği bir diğer nokta ise, Türkiye’de devletin FinTech ekosistemi için ilgili olduğu ve gerekli desteği verme eğiliminde olduğu yönünde; “Kural koyucu ve düzenleyici kurumlardan yetkililer eğitimlerimize ve buluşmalarımıza aktif olarak katılıyor ve bilgi alışverişinde bulunuyoruz.”

Hubble, büyüklüğü konusunda sadece teorik fikir sahibi olabildiğimiz evrenimizin derinliklerinde baktığımız her kör noktanın aslında sayısız galaksiler ile dolu olduğunu bizlere gösteriyor. Teknolojinin geldiği son noktada insanın genetik şifresinin daha yüzde birlik kısmını bile çözümlemiş değiliz. Evrenin bütünselliği içinde insan aklının ortaya koyacağı ilerleme sürecinin de bir sınırı bulunmuyor. Bu gün temelleri ve yapısı hakkında bir kaç sayfalık özet geçtiğimiz FinTech ekosistemi ve kendisine bağlı pek çok ekosistem keşfedilmek için yeni kaşifleri bekliyor.