Visa’nın İngiltere’de gerçekleştirdiği bir ankete göre İngilizler kişisel biyometrik verilerini paylaşırken devlet kurumları yerine bankalara daha çok güveniyor.

Parmak izi, retina, damar bilgisi gibi veriler biyometrik kimlik doğrulama için kullanılabiliyor. Bunlar herkes için özel ve kişisel bilgi olup aynı zamanda mahremiyet açısından bilgi güvenliği kapsamında en üst düzey güvenlik önlemleri ile korunması gerekiyor.

Visa tarafından gerçekleştirilen ve 2 bin kişi ile yüz yüze yapılan bir araştırma biyometrik kimlik bilgileri ile alakalı ilginç verileri ortaya çıkardı. Araştırmanın en dikkat çekici noktası ankete katılanların yüzde 60’ı kişisel biyometrik verilerini bankalar ile paylaşırken bu kurumlara güveniyorlar. Ancak bu oran devlet kurumları için yüzde 33 oranında kalıyor.

Kimlik kontrolü için bankaların biyometrik verileri kullanmasına onay verme oranı ise 2014 yılında ise yüzde 65 iken bu rakam 2015’da yüzde 85’e kadar yükselmiş durumda. Bankaları yüzde 81 ile ödeme servisleri takip ederken üçüncü sırayı yüzde 70 ile küresel internet firmaları ve dördüncü sırayı yüzde 70 ile akıllı telefon üreticileri alıyor.

Tüketicilerin yüzde 80’i parmak izini öncelikli biyometrik kimlik doğrulama teknolojisi olarak tercih ederken retina taramanın geçen yıllara nazaran hızla yükselerek yüzde 83 gibi bir orana geldiğini ve yüzde 65 ile yüz tanımaya güvenildiği ortaya çıkmış. Retina tarama konusundaki güven artışının arkasında her ne kadar bazı batarya problemleri yaşasa da bu yıl piyasaya sürülen Samsung Galaxy Note 7’de bu teknolojinin yer alması yatıyor olabilir.

Araştırmanın bir diğer ilginç sonucu ise yaşı 18-24 arasında değişen gençlerin yüzde 17’si biyometrik koruma sağlamayan bankalarını değiştirmeyi düşündüğünün ortaya çıkması.