FinTech piyasa koşullarındaki değişiklikler, yeni düzenlemeler ve tüketici talepleri ve davranışlarındaki değişmelerle şekilleniyor
Son on yılda finansal ürünlere ve hizmetlere odaklanan FinTech şirketleri hızla yol aldılar ve yöneticileri temel işletme modellerini yeniden düşünmeye ve dijital yenilikleri benimsemeye zorladılar. Fakat şimdi, FinTech endüstrisinin kendisi hızlı bir değişim dönemine giriyor. FinTech şirketleri bu yeni döneme nasıl uyum sağlayacaklarını merak ediyor ve başarılı olmak için değişimi zorlayan güçleri anlamaları gerekiyor.
Müşteri tabanı büyüdükçe ve yatırımcı iştahı kaybolsa bile endüstri şüphesiz genişlemeye devam edecek ama değişim kaçınılmaz. Nitekim, FinTech’i oluşturan kavramın değişeceğini düşünüyoruz. Sektör geliştikçe, finansal ürünlerin ve hizmetlerin ötesinde bir rol oynayacak, bireysel şirketler boyut ve genişliğe göre tartışmasız lider haline gelmek için mücadele edecek ve müşteri sadakati konusunda sıkı bir tutuma sahip ekosistemler gelişecektir.
Bu yeni FinTech dönemi, piyasa koşullarındaki değişiklikler, yeni düzenlemeler ve tüketici talepleri ve davranışlarındaki değişmelerle şekilleniyor. Sonuç olarak endüstrinin geneli, teknolojiler ve ürünler arasındaki ilişkinin gelişmesi ile daha temkinli hale geliyor. McKinsey pazardaki pek çok FinTech şirketi ile birlikte araştırma ve çalışmalar yaparak, FinTech şirketlerinin değişen pazarda başarılı olması için anlaşılması gereken yedi kritik yönü ortaya çıkardı.
Kapsamı genişletmek
FinTech’lerin sunduğu ürün ve hizmetlerin kapsamı hızla genişlemekte. Şirketler zamanla ödeme uygulamaları, kredi verme ve para transferleri üzerine yoğunlaştıkça, sektör 30’dan fazla yeni alana genişledi. Bu genişleme FinTech şirketlerini işin görünen yüzünden arka plandaki değer zincirine kadar geniş kapsamlı bir boyuta taşıdı. Bunlar; yeni teklifler, perakende, servet yönetimi, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), kurumsal ve yatırım bankacılığı ve sigortacılık olmak üzere pek çok finansal hizmetleri kapsıyor.
Farklı teknolojileri kullanan çeşitli FinTech şirketleri bu alanların her birinde aktif olarak mevcut. İnsan girdisinin az olduğu otomatik önerileri sağlayan robo-danışma sistemleri gibi bazı FinTech şirketleri; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak için test edilmiş teknolojileri kullanıyor. Bazıları ise altyapı maliyetlerini azaltmaya yardımcı olmak için sürekli yenilenen bir dizi işlemi izleyen ve saklayan Blockchain sistemleri gibi daha deneysel teknolojileri kullanıyor. Günün sonunda hepsi de verimliliği arttırmayı amaçlıyor ve bunu genellikle başarıyor.
Buna ek olarak, FinTech şirketleri müşterinin finansal gereksinimlerini karşılamanın ötesine geçerek endüstrinin sınırlarını bulanıklaştırarak daha geniş bir hizmet yelpazesi sunuyor. Örneğin, genelde SoFi olarak bilinen Social Finance alanındaki girişimler, öğrencilere ve genç profesyonellere finansal ürünler sunarak işe başladılar ama zamanla kariyer koçluğu ve ilişki ağları gibi hizmetleri sunmak için alanlarını genişlettiler. 2016’da İspanyol finans grubu Banco Bilbao Vizcaya Argentaria (BBVA) tarafından satın alınan ve Finlandiya’da faal olan Holvi Ödeme Hizmetleri, KOBİ’lere bankacılık hizmetleri sunarak işe başlamıştı ve sonrasında e-ticaret platformu, muhasebe hizmetleri, satış ve süreç takibi gibi alanlarda da hizmet verir hale gelmişti.
Artan çeşitlilik
FinTech endüstrisi, coğrafi bölgeler, sınıflandırmalar ve teknolojiler ile çeşitlenen çok farklı iş modelleri ile farklı alanlara parçalanmış bir hale dönüşüyor. Bu başlıklardan herhangi birisinde müşterilerin belirli bir ihtiyacını karşılamak için ortaya çıkan bir model, girişim sermayesi fonlarının da desteklediği bir başlangıç sağlayabiliyor.
Örneğin, en büyük FinTech oyunculardan biri olan ABD merkezli Stripe, geliştirilmiş bir çevrimiçi ödeme sistemi sunmak amacıyla 2011 yılında kuruldu ve Founders Fund, Khosla Ventures ve Sequoia Capital gibi girişim sermayesi fonlarından 300 milyon dolardan fazla yatırım aldı. Stripe, tüccarların çevrimiçi olarak ödeme kabul etmesi için süreçleri çarpıcı şekilde hızlandıran ve iyileştiren ilk FinTech girişimlerinden biriydi. Eski ödeme çözümü şirketleri yeni bir noktada kurulum yapmak için beş ila yedi güne ihtiyaç duyarken, Stripe bu işi bir web sitesi üzerinden birkaç dakika içinde ödeme kabul edilecek noktaya taşıdı.
Diğer bir örnek ise finansal hizmetler alanına genişleyen bir teknoloji şirketi olan Çinli Alibaba’dır. Alibaba işe bir e-ticaret sitesi olarak başladı ve 2016 yılında 800 milyonun üzerinde kayıtlı kullanıcısı olan Alipay’deki iştiraki ile hizmet alanını finansal çözümlere taşındı.
Bir diğer örnek ise kendi FinTech birimini yaratan finansal bir şirket. Çin’in en büyük sigorta şirketi olan Ping An Insurance (Group) Company, 2012’de bir peer-to-peer hizmeti olan Lufax’ı başlattı ve 2016 yılına kadar birim yaklaşık 19 milyar $ değerine ulaştı.
PayPal gibi FinTech öncülleri de iş modellerini daha geniş bir hizmet yelpazesini kapsayacak şekilde ayarlamaktadır. Çevrimiçi satın alma işlemleri için ödeme altyapısı sağlamak üzere 1990’lı yıllarda kurulan PayPal, o tarihten bu yana, PayPal ile ödeme kabul eden yakınlardaki mağazaları ve restoranları bulmak için mobil uygulamalar ve anlık kredi çözümleri sağlamak için hizmet yapısını genişletti.
Çeşitlendirilmiş modellerin yanı sıra performans, FinTech’ler arasında da oldukça değişken hale gelmiştir. Bazı oyuncuların hisse fiyatları yüzde 50’den fazla düştüğünü görüyoruz. Öte yandan FinTech şirketleri genel olarak yatırımcıların ve müşterilerin güvenini korumaya devam ediyorlar. Örneğin finansal bilgi ve veri sağlayıcı olan IHS Markit’in hisse fiyatı, Ekim 2016’da sona eren 12 aylık finansal dönem boyunca yüzde 20 arttı. IHS Markit FinTech şirketleri içinde güçlü bir mali performans örneği oldu.
İşbirliğini iyileştirme
FinTech şirketlerinin ölçek arayışı ve geleneksel finansal kurumların dijital uzmanlara olan ihtiyacı iş birliğinin gittikçe daha da önemli olmasını sağlıyor. FinTech şirketleri gelişmiş müşteri deneyimleri yaratan uygulamalar geliştirirken, birçoğu müşteri kazanma ve diğer alanlarda beceriden yoksun ve buna rağmen hızlı bir şekilde büyümek zorundalar. Öte yandan bankalar bu alanlarda zaten zor kazanılan yeteneklere sahipler, ancak gerçek bir dijital girişim oluşturmak için hala yeterince çevik değiller.
Bu noktada çeşitli ortaklık örnekleri artık daha çok görülür hale geldi. Örneğin, New York merkezli FinTech girişimi Moven ve Avustralyalı banka Westpac bir işbirliğine gitti. İki şirket 2014 yılında, Moven’in mobil finansal yönetim araçlarını Yeni Zelanda’daki Westpac İnternet bankacılığı platformuyla bütünleştirmek için bir anlaşma yaptı. Westpac, piyasadaki en büyük banka olmak için bu araçları kullanmayı istiyordu; Moven ise yeni pazarlara açılmaya çalışıyordu.
İspanyalı BBVA ise çeşitli alanlarda agresif hareket eden bir bankaya örnek gösterilebilir. BBVA, veri analitik girişimi Destacame ile bir işbirliğine gitti. Bankalaşamayan (unbanked) tüketiciler için fatura geçmişlerinden yola çıkarak kredi derecelendirme çözümü üretildi ve böylece bankanın kredi portföyü genişletildi. Ayrıca BBVA robo-danışmanlık servislerine odaklanan FutureAdvisor ile birlikte çalışarak maliyetlerini düşürdü. Bir diğer iş birliğini ise Dwolla ile yaptı ve müşterilerine düşük ücretlerle ödeme hizmetleri sağladı.
Olası konsolidasyon
Sanayi olgunlaşmaya devam ettikçe, FinTech’ler muhtemelen bir konsolidasyon dönemine girmesini bekliyoruz. Büyük oyuncular genişleme hedeflerini gerçekleştirmek için birleşmelere ve satın almalara yöneliyor. Örneğin, 2015’te PayPal, uluslararası bir fon transfer hizmeti olan Xoom’u 890 milyon dolara satın aldığını açıkladı. Satın almanın PayPal’ın hizmetlerini dijital para transferi ve yönetimine genişletmesine izin verilmesi bekleniyordu.
Bir örnek 2015 yılında kişiden kişiye bir borç verme servisi olan Prosper Marketplace, BillGuard’ı satın almak için 30 milyon dolar harcaması ile karşımıza çıkıyor. Şirketin adını daha sonra Prosper Daily olarak yeniden adlandırdı. Servis kullanıcıların harcamalarını ve kredilerini izlemelerini sağlayan bir uygulama sunuyordu. Bu satın alma ile, Prosper kişisel finansal yönetim hizmetlerini temel yeniden kredilendirme tekliflerine ekledi ve müşterilerin ilgisini çekmek için yeni bir kanal sundu.
İşbirliği trendini tamamlayan konsolidasyon, piyasadaki diğer değişimleri de zorlayabilir. Örneğin bankalar rakipler tarafından satın alınmadan önce kendi satın alma hedeflerini belirlemek için hızlıca hareket etmek zorunda kalabilirler. Bu eğilim FinTech girişimlerine halka arzın dışında bir çıkış seçeneği de sunmuş olacak.
Değerlemelerde düşüş (normalleşme)
Yatırımcıların temkinli hale gelmesi ve kanıtlanmış iş modeli bulunan şirketlere yatırım yapmayı tercih etmeye başlamasıyla FinTech değerlemesi de hız kesiyor. McKinsey, piyasa değeri 1 milyar doların üstündeki 44 şirketi inceledi ve değerleme artışının önemli ölçüde yavaşladığını tespit etti. 2014 ve 2015 yılları arasında bu şirketler için değerlemeler ortalama yüzde 77 oranında büyüdü ama 2015’ten 2016’ya kadar büyüme yüzde 9’a yavaşladı.
Araştırmada bulunan şirketlerin yarısından çoğunun bulunduğu ABD’de, durum daha da çarpıcı. Büyük ABD FinTech girişimleri için yapılan değerlemeler 2014’ten 2015’e kadar ortalama yüzde 54 oranında artarken, 2015 ve 2016 yılları arasında yüzde 7 oranında düştü.
Düşen değerlemelere doğru geçiş aslında yatırım eğilimlerinde de gözle görülür bir gelişmenin sonucu. Bir araştırmada girişim sermayesi fonları tarafından Ağustos 2016’ya kadar yatırım gerçekleşen 30 büyük FinTech yatırımı incelendi ve sadece yarısından fazlasının bir sonraki aşamada fonlama fırsatı olduğunu keşfetti. Sonuçlar artık yatırımcıların kanıtlanmış iş modellerine sahip şirketlerle daha fazla ilgilendiğini ortaya koyuyor.
Düzenleyicilerin etkisi
Yeni bir endüstri için şaşırtıcı değil; FinTech şirketlerini etkileyen düzenleyici rejimler de hızla gelişmekte ve endüstrinin nasıl geliştiğini önemli ölçüde etkileyecekler. Birçok pazarda düzenleyiciler endüstrinin denetlenmesinden daha ziyade gelişimini teşvik ediyor. Örneğin FinTech girişimlerinin çözümlerini desteklemek için, işleyen mevcut sistemi etkilemeden test etmeleri için sanal alanlar oluşturuyor, daha proaktif bir rol üstleniyorlar.
Buna önemli bir örnek İngiltere’deki Finansal Yönetim Kurumu, düzenleyici süreçler yoluyla teknoloji şirketlerini yönlendiren ve uygulamalara ve sorulara hızlı tepkiler veren bir program olan Project Innovate’i başlattı. Düzenleyiciler ayrıca, FinTech girişimlerinin yetiştirilmesine, pek çok pazarda büyük eğitimler düzenlemeye ve topluluklar oluşturmaya yönelik organizasyonlara daha fazla katılıyorlar.
Düzenleyicilerin FinTech endüstrisinin gelişimini ve büyümesini şekillendirirken bu farklı rolünün oyuncuları yönetmelikler açısından nasıl etkileyeceği henüz belli değil, özellikle de erken dönem girişimler için bu önemli. Bununla birlikte, düzenleyici kurumlar finansal hizmetler sektöründeki riskleri dengelemek için çalışırken, yenilikleri de teşvik etmek için istekliler ve birçoğu bu hedefe yönelik adımlar atmaya devam ediyor.
Yükselen ekosistemler
Dijital çözümler olgunlaştıkça ve birbirine bağlı hale geldikçe, birden fazla sektörü kapsayan geniş ekosistemler de gelişiyor. Birçok durumda FinTech girişimleri kendilerini pek çok farklı ağın birleştiği bu ekosistemlere batmış bulacaklar.
Ekosistemler muhtemelen geleneksel endüstri çizgilerine uymak yerine müşterinin ihtiyaçlarını takip edecek. Bu ekosistemlerdeki liderlerin, mevcut müşteri bilgilerinden gelen faydalı bilgiler üretmek için güçlü veri-analiz yetenekleri olması gerekecek ve muhtemelen yeni sistemleri geliştirmek ve maksimum değeri elde etmek için FinTech girişimlerini kullanacaklar. Veriler ve analitik yetenekler bir ekosisteme liderlik etmek için çok önemli, ancak şirketlerin sistemdeki hassas müşteri verilerini korumak için siber güvenlikte de birer kahraman olmaları gerekecek.
Hali hazırda ekosistem liderleri avantajlı veri-analiz yeteneklerini geliştiriyorlar. Örneğin, Çinli Ping An, çapraz satış ve müşteri geçişini iyileştirmek için 2013’te büyük bir veri analizi platformu kurdu. Platform, şirketin “tek bir müşteri, bir hesap, birden fazla hizmet ve birden fazla ürün” hedefine ulaşması için kritik bir bileşen. Ping An, bu platformdan şu anda yararlanıyor ve 109 milyon finans müşterisinin yarısından fazlası bu sistem üzerinde tutuluyor. Şirket finansal müşterilerinin tamamını 2016 yılı sonuna kadar bu sisteme taşımış olacak. Öte yandan bu platform şirketin tüm platformlarında, mevcut 298 milyon müşterisine ilave olarak, müşteri edinme ve kanal birleştirme stratejisi için fırsatlar sağlayacak.
Bütünleşik ekosistemlerin öncül örneklerinden bir tanesi Commonwealth Bank of Australia (CBA). CBA, bir portföy yönetim uygulaması olan MyWealth’i kullanarak, farklı kanallardaki geniş müşteri tabanıyla sürekli ilişki halinde. Ayrıca KOBİ’ler için bir veri-analitik uygulaması olan DailyIQ ve işletme sahipleri için bir satış noktası cihazı olan Albert’i kullanıyor. Bu çabalar, CBA’nın müşterilerin harcama modelleri hakkındaki zengin verilere erişmesini ve bu bilgiler müşteri ilişkileri etrafında bir ekosistem inşa etmesini sağlıyor.
Finans sektörünün dışında, oyun ve sosyal ağlarda lider olan Çinli Tencent, pek çok özelliğe sahip anlık mesajlaşma platformu WeChat üzerinde 30.000 dolara kadar teminatsız anlık kredi sağlayabilen bir özelliği kullanıcılara sundu. Bu hizmet, Çin Halk Bankası’nın sağladığı kredi bürosu verileri ve Tencent’in 800 milyon aktif kullanıcı kitlesinden elde edilen veriler kullanılarak kredi başvurularını analiz etmek ve cevaplamak için kullanılıyor. FinTech hizmetleri artık şirketin ekosisteminde ayrılmaz bir bileşen haline geldi.
Ekosistemlerin gelişimi, tüketici davranışı ve rekabet ortamı gibi çeşitli nedenlerle pazarlar arasında geniş çapta farklılık görülecektir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde, piyasanın parçalanmış yapısı nedeniyle ileri teknolojilerle desteklenen çözümler sunan güçlü şirketler bile yavaş gelişebiliyor. Yaşanabilir ekosistemler için uygun koşullar yaratmak üzere muhtemelen daha fazla konsolidasyon ve ölçekleme gerekecek. Bununla birlikte, gelişmekte olan piyasalarda, şirketler ara teknolojileri atlayıp doğrudan en gelişmiş çözümlere geçtikçe, dijital ekosistemler daha hızlı gelişebiliyor. Zaten Tencent gibi tüketicilerin hayatında yerleşik olan platform oyuncuları, bir ekosistemin gelişimi için ihtiyaç duyulan ivmeyi oluşturmak üzere sağlam müşteri tabanından yararlanabiliyor.
FinTech girişimleri son yıllarda hızla olgunlaştı ve endüstri yeni bir gelişme evresine giriyor. Endüstri bir sinyal vermeksizin büyüyor ve erişim alanı yeni teknolojileri ve teklifleri ile sınırları bulanıklaşıyor. Finansal hizmetlerin bittiği ve başladığı noktalar tüm diğer endüstriler ile iç içe geçiyor. Hız artmaya devam ettikçe, FinTech çözümleri dijital teknolojilerin bir seçeneği olmaktan çok her endüstride birer zorunluluk haline geliyor. Küresel ekonominin geniş yelpazesinde temel bir unsura dönüşüyor. Bu yeni çağın yukarıda başlıklar halinde verdiğimiz yedi özelliğini anlamak, şirketlerin yeni dünyada en değerli parsellerden pay almalarını sağlayacaktır.
Ek bilgi
FinTech’in nasıl geliştiğine ve çeşitli müşteri sınıfları üzerindeki etkisine dair bakış açısı sağlamak ve temelindeki teknolojiler hakkında daha fazla bilgi edinmek için, McKinsey tarafından yayınlanan bu raporu inceleyebilirsiniz.
Bu yazının orijinali Miklos Dietz, Vinayak HV ve Gillian Lee tarafından İngilizce olarak McKinsey’de yayınlanmıştır ve FinTech Istanbul tarafından okuyucuları için Türkçeye çevrilmiştir.