Afrika kıtasındaki ülkeler, genel tanımlamada çoğunlukla geri kalmış ülkeler olarak sınıflandırılmış olsa da bu ifade tam anlamıyla gerçeği yansıtmıyor.

FinTech söz konusu olduğunda, ülkedeki coğrafi şartların zorluğunun da etkisiyle neredeyse 10 yıldır kıtada ciddi bir ekonomik hareketlilik hakim. Bunda, havale, EFT gibi bankacılık hizmetlerinin SMS yoluyla çok basit bir şekilde yapılabiliyor olmasının etkisi büyük. Kenya’da başlayan bu süreç, diğer ülkelerde de hızlanarak yayılmıştı.

2017’ye geldiğimizde ise FinTech alanındaki yeni girişimlerin bu kıtayı gözlerine kestirmiş durumda. Güney Afrika, Nijerya ve Mısır’da görülen bu hareketliliğin temelinde ise, kıtanın yüzde 80’inde banka temelli bir ekonominin güçlü olmaması. İşte yenilikçi FinTech şirketleri bu boşluğu doldurma amacıyla 2017’yi adeta bir Afrika’da yatırım yılı ilan etti.

Afrika’daki FinTech temelli hizmetlerin, kıtanın kendine özgü şartları nedeniyle (coğrafi koşullar ve iletişim altyapıları), dünyanın geri kalanından farklı bir rota izlemesi bekleniyor. Banking Technology sitesinde konuyu yorumlayan Thomas Likar, Visa ve Mastercard gibi dünya genelinde yaygın kullanılan kart temelli ödeme sistemlerinin Afrika’da kullanılmadığını, bu nedenle FinTech şirketlerinin, bu süreci atlayarak yenilikçi modeller sunmayı amaçladığını belirtiyor. Yepyeni bir ekosistemle karşılaşabiliriz diyen Likar, Kenya’da ortaya çıkan ve mobil ödemede Afrika’ya neredeyse çağ atlatan M-Pesa benzeri şirket ve sistemleri andıran bir çözümle karşılaşılacağını öngörüyor.