27 Mart – 2 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen Küresel Para Haftası çerçevesinde; Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) Başkanı ve başarılı bir işkadını olan Özlem Denizmen ile bir röportaj gerçekleştirdik. 

FODER ve kendiniz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Benim için sürekli öğrenmek, sahip olduğum bilgiyi paylaşmak ve yararlı olabilmek çok önemli bir değer. Lisans eğitimimi Cornell Üniversitesi Endüstri İşletmeciliği bölümünde tamamladıktan sonra, MIT Sloan School of Management’ta MBA (Finans) yüksek lisansı yaptım.

Çalışma hayatına 1994’te ABD’de Merrill Lynch Yatırım Bankası’nda finansal analist olarak başladım. Türkiye’ye dönünce Garanti Bankası’nda iş hayatına devam ettim. 2000 yılından bu yana Doğuş Grubu’nda yöneticilik yaptım.

Doğru “Para”yönetimini anlatabilmek için Türkiye’nin ilk finansal okuryazarlık​ medya ​platformu Para Durumu’nu başlattık. Bu platform aracılığıyla ülkemizde bireysel para yönetimi bilinci oluşturacak, kadınların ve ailelerin, ekonomik anlamda güçlenmelerini destekleyecek uzun soluklu toplumsal projeler üretiyor, seminerler veriyoruz. Ayrıca, televizyon programı, gazete ve dergilerdeki köşe yazılarımla ve kitaplarımla da bu konuları daha geniş kitlelere aktarma fırsatı buluyorum. İki ay önce de dijital platformumuz paradurumu.com devreye girdi. Para Durumu’nda finansal okuryazarlığın tüm Türkiye’ye yayılması konusunda o kadar çok zaman harcadık ki, bunu tüm Türkiye’nin sahiplenmesi ve sürdürülebilir olarak tüm vatandaşlara ulaşması için elbirliği ile elele verip Foder’i kurduk.

Bu çalışmalarla, Dünya Ekonomik Forumu tarafından ‘Genç Küresel Lider’ seçildim. Aynı zamanda aktif olarak birçok uluslararası ve ulusal sosyal kuruluşun da üyesiyim ve aslında sorunların küresel olduğuna ve çözümün bir parçası olmak gerektiğine inanıyorum. Bütün bunların en önemlisi ülkemizin özel sektörü, medyası, akademisi ve kamu tarafından desteklenen gönüllülerimiz ile gücüne güç katan, sürdürülebilir bir şekilde büyüyen Foder platformudur.

Finansal okuryazarlık dediğimizde ne anlamalıyız? Ülke olarak hangi seviyedeyiz? 

Finansal okuryazarlık, kişinin para kullanma ve yönetimi hakkında doğru bilgiyle değerlendirme yapması ve etkili karar verme yetisidir. Başka bir ifadeyle finansal okuryazarlık, bireylerin gelirlerini, birikim ve yatırımlarını akıllıca değerlendirip, bütçelerini doğru yönetebilme yetkinliğine sahip olabilme durumu şeklinde de tanımlanabilir. Finansal ürün ve hizmetlere erişim; hane halkı ve firmaların kredi, mevduat, sigorta, ödeme işlemleri gibi finansal ürün ve hizmetlere yeterli düzeyde ve uygun şartlarda ulaşabilmesini ve bunların kullanımını ifade ediyor.

Türkiye’nin finansal okuryazarlık açısından dünyadaki konumu nedir? Bunu geliştirmek için neler yapılması gerekiyor? Bu noktada FODER’in ne gibi faaliyetleri var?

Ülkemiz finansal okuryazarlık alanında çok ileri bir seviyede değil, bu açık. Ancak istikrarlı bir büyüme içerisindeyiz. S&P 2015 yılı araştırmasına göre; 144 ülkede 150 bin kişiyle yapılan araştırmada Türkiye 120’inci sırada yer aldı. Dünyada, finansal okuryazarlık oranı yüzde 33 iken ülkemizde yüzde 23.6. Bu araştırmanın bizlere işaret ettiği çok önemli bir konu da finansal okuryazarlık seviyesinin kadınlarda yüzde 19 olduğu. Dolayısı ile kadınların, gençlerin ve çocukların eğitimi geleceğimiz için önem teşkil ediyor. Bu nedenle, kamu, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün bir arada hareket ettiği programlar gerekiyor. FODER olarak araştırmalar, uluslararası seminerler ve eğitimler ile bu bilinci yaygınlaştırıp davranış değişikliği için çalışırken, kamu ile de görüş alışverişinde bulunuyoruz.

Küresel Para Haftası ülkemizde nasıl ele alınıyor? Derneğinize ve muhatabı olan taraflara (kurumlar, aileler, gençler) ne gibi katkıları oluyor?

Küresel Para Haftası dünya genelinde finansal okuryazarlığa teşvik eden bir hafta. 130 ülkede eş zamanlı olarak kutlanıyor. OECD’nin destek verdiği Küresel Para Haftası’nın her yıl bir özel tema seçiliyor. Bu yılki tema ise “öğren, biriktir, kazan” olarak belirlendi. Konu, öğrenmek olunca bizim açımızdan özel bir değer de taşıyor.

Küresel Para Haftası’nı FODER çatısı altında ülke genelinde düzenlenen etkinliklerle kutluyoruz.

Bu yıl, borsa gongunu Darüşşafakalı öğrenciler, gönüllülerimiz ve üyelerimizle Borsa İstanbul ve SPK işbirliği ile çalarak başladık.

Bu sene 27 Mart’ta başlayan bu etkinlikler 2 Nisan’a kadar sürdü.

Hafta boyunca ülke genelinde FODER tarafından finansal okuryazarlık eğitimleri verdik. Eğitimlerde yaklaşık 20 bin çocuk ve gence ulaştık. Çocuklara ve gençlere erken yaşlardan itibaren maliyet konusunda dikkatli olmalarını sağlayacak zekaya dayalı alışkanlıklar edindirmeye çalışıyoruz.

Finansal okuryazarlık kavramının FinTech (Finansal Teknolojiler) ile bir ilişkisi vardır diyebilir miyiz? Bu ilişkiyi kendi pencerenizden nasıl tanımlarsınız?

Dünya 4,5 milyar yıldır var. Para dediğimiz kavram ise 3.000 yıldır hayatımızda. Basit bir hesaplama ile 4,5 milyar yıla 1 saat desek; 3.000 yıl bunun sadece 0,144 salisesine denk gelir. Bu 3000 yıllık paranın madde hali.

FinTech sektörü ise müşterilerin yeni ürün ve finansal hizmet ihtiyaçlarını dijital ortamlar üzerinde çözen yöntemler sunuyor. Dolayısıyla teknolojinin de gelişimiyle para ile temasımız dijital boyuta taşınıyor. Dijital kanalların yoğun bir şekilde hayatımıza girmesiyle beraber tüm kullanıcılar için servis ve ürünlere erişim konusunda radikal değişiklikler de meydana geldi. Bu çerçevede her insanın parayla ilişkisini doğru yönetebilmesi ve bilgi seviyesinin yukarıya çıkması için Fintech çerçevesinde ortaya çıkan yeni projelerin büyük katkı sunacağını düşünüyoruz.

Bütçe yapmaktan kişisel birikime, ödeme sistemlerinden, bankacılığa kadar pek çok alanda son kullanıcının hayatını kolaylaştıran Fintech ürünleri ve servisleri, kullanıcıların para ve para farkındalığı konusundaki kapasitesini arttırmak için büyük bir fayda üretecek.

Finansal okuryazarlığın gelişmesi için ülkemizde kamu ve özel sektörün üzerine düşen görevleri ve bulundukları noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başbakanlık tarafından yürürlüğe konan ‘Finansal Erişim, Finansal Eğitim, Finansal Tüketicinin Korunması Stratejisi’ bu konuda hepimize önemli görevler veriyor. Biz, bu alanda sivil toplum yaklaşımıyla kamu ve özel sektörü bir araya getiriyoruz. Ülke çapında bireylerin bilinçlenmesi, eğitilmesi, araştırma ve uygulamalara destek verilmesi için çalışmalar yapıyoruz.

Finansal okuryazarlık her geçen gün daha çok kurumun odağına taşınıyor.

Ülkemizde kamu kuruluşlarının ve üyelerimizin finansal okuryazarlık alanında yaptıkları pek çok önemli çalışma var.

Asıl hedef milli eğitim politikalarımızda küçük yaştan itibaren finansal okuryazarlık bilincinin oluşturulması. Çünkü onlarda davranış değişikliği yaratabiliriz. Bugün öğrenci olan ve yaşamın daha çok başında olan bu gençleri yarının bilinçli bireyleri ve ülke ekonomisinin şekillendiricileri olarak yetiştirebiliriz. Konunun öneminin ve vazgeçilmezliğinin anlaşılması için müfredata girmesini en önemli hedefler arasına koyduk. Milli Eğitim Müfredatımızda girişimcilik, finansal okuryazarlık gibi derslere yer verilmesi yeni nesiller konusunda bizleri umutlandırıyor.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Aynı zamanda doğru finansal enstrümanların seçilmesi, doğru zamanda doğru finansal kararların verilmesinde dijitalleşme çok önemli yer tutuyor. Ayrıca, aslında baktığımızda dünyada harcamaların çoğunu kadınlar yapıyor. Kadının parayı kullanma sorumluluğu olmasına rağmen finansal sistemde olmadığını görüyoruz. Türkiye’de bankacılık sistemine dahil olmayan yani hiçbir bankacılık işlemi yapmayan kadın sayısı 20 milyonu buluyor. Oysa parayı harcayan kadınların aynı zamanda finansal araçları ve teknolojileri de kullanabilmesi gerekiyor.