Dubai Finansal Hizmetler Otoritesi (The Dubai Financial Services Authority – DFSA) , Birleşik Arap Emrilikleri’nde (BAE) önemli çalışmalara imza atan bir düzenleme kurumu. Bu kurumda Denetim Bölümü Direktörü olarak altı yılı aşkın süredir görev yapan Serdar Güner FinTech ekosistemi ve düzenleyici kurumların fonksiyonlarına yönelik sorularımızı cevapladı.
You may also read this interview in English here.
– Serdar Bey sizi ve kurumunuzu tanıyabilir miyiz?
Adım Serdar Güner ve yaklaşık 30 yıldır finansal hizmetleri düzenleyen kurumlarda, New York, Londra, Tokyo ve son 6 yıldır Dubai gibi çeşitli ülkelerde alanlarında çalışıyorum. Şu anda Dubai Finansal Hizmetler Otoritesi (The Dubai Financial Services Authority – DFSA) bünyesinde yer alan Denetim Bölümünün Direktörüyüm. Düzenleyici tecrübelerim arasında, İslami Bankacılık, Perakende ve Toptan Satış Bankacılığı işlemleri, Broker / Bayiler, Varlık / Servet Yöneticileri ve Kara Para Aklamayla Mücadele konularında geniş sorumluluğum oldu. DFSA’da, ekibim operasyonel risk konularının denetiminden sorumlu olmakla birlikte artık FinTech firmaların da mesuliyet alanımıza giriyor.
Dubai Finansal Hizmetler Otoritesi, özel olarak finansal serbest bölge olarak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dubai’de kurulan Dubai Uluslararası Finans Merkezi (DIFC) bünyesinde yürütülen finansal hizmetlerin bağımsız düzenleyicisi.
DFSA, 2004 yılında 9 numaralı Dubai Yasası uyarınca resmen bağımsız bir kuruluş olarak kurulmuştur. DFSA, bölge ile uluslararası pazarlar arasındaki finansal hizmetler için aracılık yapmak üzere tasarlanmış bir yargı alanı olan DIFC’yi düzenlemektedir.
Bugün DFSA 594 işletme, 457 Yetkili Firma, 119 DNFBP, 16 Kayıtlı Denetçi ve 2 Yetkili Pazar Kurumu’nu denetlemekte ve düzenlemektedir. DFSA’nın düzenleyici görevi kapsamında bulunan faaliyet alanları; varlık yönetimi, bankacılık ve kredi hizmetleri, menkul kıymetler, toplu yatırım fonları, emanet ve güven hizmetleri, emtia vadeli işlemler ticareti, İslami finans, sigorta, uluslararası hisse senedi takası ve uluslararası emtia türevleri takası gibi hizmetleri içerir. Mali ve yan hizmetlerin düzenlenmesine ek olarak DFSA, DIFC’de uygulanan Kara Paranın Aklanması (AML) ve Anti-Terörizm Finansmanı (CTF) gereksinimlerini denetlemekten ve uygulamaktan sorumludur.
– FinTech ile alakalı bir kuruluş olarak EMEA’daki FinTech ekosistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Dubai’nin EMEA bölgesinde FinTech ekosistemi ile ilgili pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyanın her yerindeki düzenleyici kurumlarda olduğu gibi, FinTech dünyasına yeniyiz. Benzer şekilde, dünyanın geri kalanında olduğu gibi, EMEA’daki FinTech ekosistemi, özellikle ödeme uygulamaları ve çok yönlü platformlar ile hızla gelişiyor. FinTech kavramını tam olarak tanımlamak zor ama açıkça uluslararası bir yapı olduğunu biliyoruz. Bir ülkeye veya yargı alanına özgü gereksinimleri karşılamak için sınırları belirleme eğiliminde olsak da FinTech bu sınırların ötesinde tanınması gereken bir güç olarak karşımıza çıkıyor.
Bankacılık ve finans endüstrileri zamanla bilgi teknolojisi endüstrisi haline dönüştüler. Finansal kurumlar büyük miktarda veri barındırıyor ancak eski sistem ve işlemler nedeniyle bu verinin çoğu yapılandırılmamış haliyle kalıyor. FinTech şirketleri bu noktada bir bankanın faaliyetleri açısından yıkıcı bir rol oynuyor ve ürün ile hizmetlerini çoğu kez daha etkin ve verimli bir şekilde geliştirip, büyütüyor.
Dubai, coğrafi konumu ve daha da önemlisi, geleneksel yenilikçi ve girişimci ruhundan ötürü FinTech için bölgesel ve küresel ekosisteminde önemli bir oyuncu olma konumunda. Dubai’nin Ulusal Yenilik Stratejisi, özellikle yenilik dostu bir ekosistem yaratmak üzere tasarlandı. DFSA, tüketicileri koruyarak ve finansal istikrarı teşvik ederken büyümeyi ve yeniliği de teşvik eden bir düzenleyici çerçeve geliştiriyor ve DFSA, Dubai’nin bilgi merkezli bir toplum olma ve akıllı bir şehir olma vizyonuna uyumlu hareket ediyor.
– FinTech şirketlerinin yenilikçiliği geliştirmesi için düzenlemelerle desteklenmesi gereken motivasyon noktaları nelerdir? DFSA’yı bu ilişkiler için nasıl konumlandırıyorsunuz?
Bir regülatör için ana motivasyon noktaları toplumun ihtiyaçlarıyla uyumlu hareket etmektir. İnsanlar finansal hizmetler endüstrisinden çok sayıda ürün ve hizmet talep ediyor ve bu hizmetlerin makul bir maliyetle sağlanmasını bekliyor. İnsanlar ayrıca adil davranılmak istiyorlar.
Düzenleyiciler, FinTech hareketi ile gündeme getirilen servis ve hizmetler için sistematik suistimal riskini içerebilecek finansal konularını değerlendirmelidir. FinTech düzenlemeleri bize göre, müşterilere adil bir şekilde muamele edilmesini sağlamak ve yanıltıcı açıklama yapılmasına engel olmaya odaklanmalıdır. Bir diğer yan not olarak hükümetlerin, erken eğitim programlarından başlayarak finansal okur-yazarlığa çok daha fazla zaman ve ilgi göstermesi gerektiğine inanıyoruz.
Yenilikçilik şimdi DFSA’nın kilit stratejik konulardan biri. Finansal hizmetlerde meydana gelen değişiklikler sadece kimi ve neyi düzenlediğimiz değil, aynı zamanda nasıl düzenlediğimiz ile alakalı gelişiyor.
– DFSA, diğer uluslararası FinTech merkezleri ile de ilişkiler geliştiriyor. Bu açıdan diğer düzenleme kuruluşlarına önerileriniz var mı? “FinTech Ekosistemini Düzenlemeye Yaklaşım” için doğru yol sizce ne olmalıdır?
Sadece bölgemizde değil aynı zamanda Asya ve Avrupa’da birçok diğer düzenleyiciyle yakın temas halindeyiz. Yukarıda kısaca değindiğim gibi FinTech iş modellerinin sınırları olmayan doğası kabul edilmeli. Bu sebeple düzenleyiciler arasında uluslararası koordinasyon ve işbirliğinin olması giderek önem kazanmaktadır. FinTech hizmetlerinin hızı düzenleyicilerin bilgi paylaşım hızını yeniden değerlendirmesini zorunlu kılan bir yapıya sahip.
Düzenleyici yaklaşım açısından, sürecin dönüşmekte olduğunu görüyorum. Bu şirketler mevcut iş yapma biçimine meydan okudukları için denetim ve düzenleme açısından da çeşitli zorluklar doğuruyorlar. Bununla birlikte düzenleyici çerçevemizin bu yeni işletme modellerini yönetmek için uygun bir esnekliğe sahip olduğuna inanıyoruz ancak yine de düzenleyici planımız, denetleyici yaklaşımımız ve kendi teknolojimizi kullanmamız için birkaç değişikliği de değerlendiriyoruz.
Yıl başından bu yana, hem kredi temelli hem de yatırım temelli platformlara yaklaşımımızı biçimlendirecek olan Kitlesel Fonlama (Crowdfunding) konusunda iki danışma belgesi yayınladık. Özellikle kredi temelli kitlesel fonlama birçok yargı alanında KOBİ sektörü için değerli bir finans kaynağı haline geldi. İyi düzenlenmiş kitlesel fonlamanın Dubai ve BAE ekonomisi için bu önemli sektörün gelişmesine katkıda bulunabileceğine inanıyoruz. Yaklaşımımız, düzenleyici ve denetleyici tüm faaliyetlerimizde olduğu gibi bu alana kolaylaştırıcı ve olumlu bir yaklaşımla girerek, riske dayalı bir yaklaşım izlemektir.
– FinTech şirketleri için Sandbox ortamları hakkında bazı çalışmalarınız var. Bu çabalar hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Bunlar neden önemlidir? Bu çabalar Türkiye’deki yönetmelikler için yol gösterici bir harita olabilir mi?
FinTech firmalarının mevcut düzenleyici çerçevemizde, DIFC’deki FinTech stratejilerini test etmelerini sağlayacak olan ‘Yenilikçilik Test Lisansı – Innovation Testing Licence‘ sağlıyoruz. Sandbox olarak tabir edilen “sanal alan” ortamı gerçekten yeni bir konsept ve dünyadaki düzenleyiciler için değişimin bir işareti. Sadece birkaç yıl önce düzenleyicilerin bu tür denemelere ve teste karıştıklarını düşünmek mümkün bile değildi. Bu gerçekten zamanın değiştiğinin bize gösteriyor ve hoş bir değişiklik. FinTech firmaları bizi bu yeni gelişmelere sahip olmayı düşünmeye itiyor. Benzer finansman merkezlerinde de dünyada benzer yaklaşımlar benimsenmiştir ve eğer henüz kurulmadıysa, Türkiye’de bu test ortamlarının kurulması önemli faydalar sağlayabilir.
Denetim ve dengeler olmaksızın pazarlara yayılmak yerine, kontrollü koşullar altında test edilen yeni bir ürüne sahip olmak, daha geniş bir kapsamda istenmeyen sonuçlarla baş etmekten her zaman daha iyidir. Bu daha mantıklı. FinTech şirketleri düzenleyicilerin takdirini beklemek istemez ancak birçoğu düzenlenmeye tabidir. Bu yüzden düzenleyicilerin toplumun zarar görmemesini engellerken FinTech’lerin gelişiminin önünü açacka adımlar atması gerekiyor.
– Türkiye’nin finansal görünümünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin FinTech görünümü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yukarıda belirttiğim gibi FinTech’in küresel erişimi, sınırlar ötesi daha fazla işbirliği yapmamızı ve sınır ötesi bir alanda iş düşünmemize özendiriyor. Bölgedeki diğer katılımcıların aynı şeyi yapmalarını teşvik etmek için iki taraflı bir şekilde işbirliği yapmanın doğal olduğun düşünüyoruz.
– Genel olarak FinTech’in yükselen eğilimi ile önümüzdeki yıllarda bankalar, finansal kurumlar ve FinTech şirketleri için karşılaşılan zorluklar, tehditler ve fırsatlar nelerdir? Bu konuları nasıl değerlendiriyorsunuz? Düzenleyici kuruluşlar FinTech şirketleri ve bankalar arasındaki boşlukları doldurmak için hangi görevleri üstlenmelidir?
FinTech’in bankacılık ve finansal kurumlar alanındaki yıkıcı durumu bir süredir tartışılıyor. Bu eğilimin kökenlerini hatırlamalı ve bankaların aracılık rollerinin FinTech firmalarının birincil hedefi haline geldiğini görüyor olmalıyız. Özellikle gelişmiş teknoloji ve son kullanıcılara verimli bir şekilde hizmet veren yapıların geleneksel yerleşik platformlar için alternatif teşkil ettiğini görmek alışılmadık bir durum değildir.
Müşteri-süreçlerini, kredi notları ve değerlendirmeleri ve yeni RegTech çözümleri gibi sayısız diğer operasyonel alanlar ortaya çıkıyor. Bu bağlamda mevcut yapılar için en büyük zorluk mevcut işletme modelinin bir parçası olarak bu yeni işletme modellerini benimsemek için gerekli yetenek ve çevikliğe sahip olmaktır. Endüstrinin bunu başarmak için zaman ve kaynak harcadığını biliyorum, ancak düzenleyici ve ticari endişelere hitap eden uygun maliyetli bir çözüm getirmek büyük bir mücadele.
– FinTech şirketleri ve yeni girişimler için tavsiyeleriniz neler?
FinTech girişimleri, finansal hizmetlerin sunumu için geleneksel paradigmaları kırmakla gurur duyuyor. Aynı yeni girişimler itibar riskinin finansal hizmetler firmaları için kritik öneme sahip olduğunu da anlamalıdır. FinTech endüstrisi, yanıltıcı adımlar ile itibar kazanırsa veya müşterilerinin yatırımlarını zarara sokarsa, müşteriler bu hizmetleri kullanmayı bırakacak ve hükümetler düzenleme açısından daha fazla adım talep edecektir. FinTech firmaları iş modellerinin topluma etkisini anlamalıdır. FinTech şirketleri de veri koruma ve gizliliğe dikkat etmelidir. FinTech’in yükselen gelgiti ile siber tehditlere karşı koruma sağlamak için verileri daha iyi bir şekilde kullanmamız, yönetmeniz ve korumamız gerekiyor. Bu alanlara dikkat etmelerini tavsiye ediyorum.