Bankalararası Kart Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Celal Cündoğlu Haziran ayında Singularity University tarafından New York’ta düzenlenen Exponential Finance konferansına katılarak izlenimlerini kaleme aldı.

Singularity University (@singularityU) ünlü fütürist Ray Kurzweill ve Peter Diamandis tarafından kurulmuş, geleceği araştıran ve bunu uygulamalı bir şekilde dünya ile paylaşan bir eğitim kurumu. Alıştığımız üniversite formatı yerine, kampüslerinde verilen, kurumlar için özel tasarlanmış oturumlar ve Amerika’da ve dünyanın farklı köşelerinde yapılan genel katılıma açık konferanslar ile gelecek vizyonlarını paylaşıyorlar.

Amerika’da yapılan dört konferanstan Exponential Manufacturing ve Exponential Finance’in 2017 oturumları tamamlandı. Ağustos ayında San Francisco’da yapılacak Global Summit ve Kasım’da San Diego’da yapılacak Exponential Medicine için ise kayıt olmak için hala zaman var. İki günlük oturumlar formatında gerçekleşen uluslararası konferans yıl sonuna kadar Avrupa’da Milano, Kopenhag ve Amsterdam’da gerçekleşecek. Diğer kıtalarda da planlı toplantılar var.

SU’nun misyonu; insanlığın büyük problemlerine çözüm sağlamak amacıyla üssel (exponential) bir sürat ile gelişen teknolojiler hakkında liderlere eğitim sağlamak ve ilham vermek.

Gerek organizatörler gerek konuşmacılar konferansın “Be Exponential!” sloganına sadık kalarak gelişimi üssel olarak katlanan teknolojinin küresel ısınma, sağlık, finansal katılım, açlık, eğitim ve fakirlik gibi küresel problemlere nasıl çözüm sağlamakta olduğunu anlattılar. Katılımcıları bu teknolojileri kendi işlerinde kullanarak çözümler sağlamaya teşvik ettiler. Ben kendi adıma bu ümit veren gelişimler hakkında bilgilendim ve ilham aldım.

“Singularity” ismini Ray Kurzweill fizik dünyasından almış. Bu bağlamda ifade ettiği şey teknolojinin insan hayatı ile birleştiği, insanın biyolojik olan ve olmayan zekanın hibridinden oluştuğu bir gelecek varlık hali.

Ray Kurzweill’in singularity kavramını anlattığı kısa filmi buradan izleyebilirsiniz.

Geleceği doğru okuduğu geçmişteki isabetli tahminleri ile sabitlenmiş olan Ray Kurzweill bilgisayarın 2029 yılı itibarıyla Turing testini geçeceğini, 2045 yılı itibarıyla da insan zekasını yakalayacağını öngörüyor.

Kısaca Turing testini geçmek bir bilgisayarın bir insanı aslında canlı bir insan ile konuştuğuna ikna edebilmesi manasına geliyor. Bilim dünyasında Turing testini geçebilmek vicdan (veya kalp) sahibi olmak demek olarak da kabul ediliyor.

SU’nun bir diğer kurucusu Peter Diamandis’in ana teması ise “Bolluk”. Kendisi Abundance: the future is better than you think isimli kitabın yazarı.

Peter, Moore kanunu sayesinde üssel gelişimin sağlandığını belirtiyor ve bu gelişimden faydalanan teknolojileri şu şekilde sıralıyor:

  1. Infinite computing (sınırsız hesaplama gücü)
  2. Sensors & Networks (alıcılar ve ağlar)
  3. Robotics (robotik)
  4. 3D Printing (üç boyutlu yazıcılar)
  5. Synthetic Biology (sentetik biyoloji)
  6. Digital Medicine (dijital ilaçlar)
  7. Nanomaterials (nano möateryaller)
  8. Artifical Intelligence (yapay zeka)

Bütün bu teknolojilerin sokaktaki insana, daha önceki jenerasyonlara, hatta tarihteki büyük muktedirlere dahi nasip olmamış komforları sağladığını anlatıyor. Bu nedenle konuşmasının başlığı “Demonetizing Everything: A Post-Capitalist World”.

Hayal ettiği kapitalizm sonrası dünyadan verdiği örneklerden biri şöyle Peter’ın: Yapay zeka tarafından kullanılan otonom araçlar sebebiyle 2025’ten sonra araç sahipliği diye birşey kalmayacak. İşe gitmek istediğimiz saatte talep ettiğimiz otonom araç gelip bizi evden alacak, biz dinlenirken (hatta uyurken) veya çalışırken bizi işe götürecek. Madem ev ile iş arasındaki zamanda araç kullanmak zorunda değiliz, o zaman ev ile iş arasındaki mesafenin önemi kalmayacak. Sırf işe yakın olalım diye tercih etmekte olduğumuz, emlak fiyatlarının yüksek olduğu şehir merkezleri yerine hayatın daha rahat olduğu şehir dışı bölgeleri yaşamak için seçebileceğiz. Merkezden uzak bu bölgeler daha hesaplı olacak ve bu durum yeterince insan bu tercihleri yapmaya başladığında şehir içi fiyatlara da azalma yönünde bir etki yaratacak.

İkna olmadı iseniz ve biraz daha dinlemek isterseniz Peter’ın TED konuşması bu bakış açısını daha iyi aktaracaktır:

Konferansta derinlemesine işlenen diğer trendler; yapay zeka, quantum computing, sürdürülebilir enerji, küresel internet (2025 itibarıyla dünyada yaşayan her bireyin nete bağlı olduğunu hayal edin), FinTech, Çin, Blockchain, kripto para birimleri, siber suçlar, dijital dünyanın yeni iş modelleri, çalışma hayatının geleceği ve sonuç olarak bu trendlerin finansal dünyaya etkileri oldu.

Teknolojinin hayatımızı nasıl hızla değiştirdiğini anlamak için durup kendi hayatımızda tanıştığımız ve sonra da vedalaştığımız teknolojileri hatırlamamız dahi yeterli. Arkadaşımda ilk walkmani gördüğüm, faks makinalarının tüm işyerlerine hızla yayılması gerektiğini düşündüğüm yıllar benim için çok uzak değil. Bunu düşününce araba sahibi olma ihtiyacı duymayacağımız veya petrolün varil fiyatının hiç bir öneminin olmayacağı bir gelecek zamanın da bu üssel gelişimin sonucu olarak çok uzakta olmadığını idrak edebiliriz.

Peki bu durumun bizim işimize, sektörümüze, hayatımıza etkisi ne olacak? Bunu öngörebilmek için hızla gelişen geleceği okumak, izlemek, deneyimlemek gerekir. Çünkü gelecek kısmen gelmiş durumda, sadece eşit olarak dağılmış değil.

“Be Exponential”

BKM Genel Müdür Yardımcısı Celal Cündoğlu’nun Twitter hesabını buradan takip edebilir, Medium hesabına buradan ve bu yazının ilk yayınlandığı sayfaya buradan ulaşabilirsiniz.