Maha Bahou, finans sektöründeki 29 yıllık tecrübesini bugün Ürdün’ün dijital finans servisleri dönüşümüne yön vermek için değerlendiriyor. Ürdün’de atılan adımlar, nakitsiz topluma giden yolda hem devletler hem finans ekosistemleri için bir kılavuz niteliği taşıyor.

Bize biraz kendinizden ve yaptığınız işten bahseder misiniz?

Temmuz 2011’den bu yana Ürdün Merkez Bankası (Central Bank of Jordan-CBJ) Ödeme Sistemleri, Yurt içi Bankacılık Operasyonları ve Finansal Yayılım Departmanı Kıdemli Yöneticisi olarak çalışıyorum. 29 yıldır Ürdün Merkez Bankası’nda çeşitli görevlerde bulundum. En yoğun deneyimimi ise CBJ Hazine Departmanı’nda kazandım. Bankacılık ve Finans alanında master derecem, İktisat ve İşletme alanında da lisans eğitimim bulunuyor.

2010 ve 2011 yıllarında, Philadelphia Consulting Group için Libya’da kıdemli danışman olarak çalıştım. Ayrıca Ürdün Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştım ve Philadelphia Consulting, Bankacılık Araştırmaları Enstitüsü ve CBJ ile diğer STK’larla yapılan iş birlikleri sonucu çeşitli eğitimler verdim. Sandhurst, Birleşik Krallık’tan liderlik ve stratejik yönetim sertifikasına sahibim. Ayrıca King Abdullah Centre for Excellence Award sertifikalı bir mentor, European Foundation for Quality Management sertifikalı bir değerlendirmeciyim.

Mart 2014’te Bill & Melinda Gates Vakfı’nın Digital Financial Services (DFS) Platform Enablers grubuna katıldım. Burada amacımız yoksul kesimin finansal ekosistem içine dahil edilmesini desteklemek. Bunu da güçlü, açık ve düşük maliyetli bir platform üzerinden etkin dijital finans servisleri sağlayarak yapmıyoruz. Fletcher School- Tufts University – Boston’da “Finansal Yayılımda Liderlik” programını 2016 yılında tamamladım. Halen Ürdün’ün Finansal Yayılım Stratejisi için kurulan ulusal idare komisyonu bünyesindeki DFS Çalışma Grubunun başkanlığını yapıyorum.

Temmuz 2017 itibarıyla CGAP Yönetim Komitesi Üyesi olarak atandım.

Ürdün’de nakitsiz yaşam projesine başlamadan önce ülkedeki sorun tam olarak neydi?

Ürdün 2013 yılına kadar tümüyle nakit temelli bir ekonomiydi. Çoğu ticari işlem çek üzerinden yürüyordu. Kart kullanımı, alışverişlerin sadece yüzde 5’ini temsil ediyordu ve çoğunlukla ATM’lerden para çekmekte tercih ediliyordu. Faturalar ve devletin vatandaşla arasındaki işlemler ya nakit ya da çek ile gerçekleştiriliyordu.

Dijital finans hizmetlerine duyulan güven, DFS’in fayda sağladığı diğer ülkelerde yaşayan insanlarla sınırlıydı. Bankaların elektronik kanalları dahi son derece kısıtlıydı. Zain ve Orange tarafından ülkede mobil ödemeyi hayata geçirmek için yapılan iki deneme de başarısız olmuş, pazarda kabul görmemişti.
Finansal okuryazarlık, özellikle yoksul kesimlerde ve dağınık bölgelerde yaşayanların çoğunda yok denecek kadar azdı.
Finansal yaygınlık (inclusion) endeksi tam bir hayalkırıklığıydı. Bunun sebebi ise ülkede mali gücü zayıf insanların resmi finansal servislere erişebilmeleri için kolay ve makul bir hizmet sunulmamasıydı.

Siz bu soruna nasıl bir çözüm önerisi getirdiniz? Bu sayede neler değişti?

Biz öncelikle kapsamlı bir değerlendirme önerdik: Piyasanın ihtiyaçlarını ve mevcut toptan ödeme sistemlerinin finansal piyasa altyapısı için yeni ilkelere uygunluğunu kapsayan eksiksiz ve kapsamlı bir pazar değerlendirmesini yürütmeye karar verdik.

Değerlendirme ve boşluk analizini baz aldık ve ülkedeki ödeme ekosisteminde reform yapma hedefiyle bir strateji oluşturduk.

Buna uygun olarak Ürdün Merkez Bankası (CBJ) ve Ulusal Ödeme Konseyi de bu sistemlerin güvenliğini ve etkinliğini artırmak için ödeme sistemlerinde reform sürecini başlattı. Amaç, sisteme bağlı riskleri ve CBJ kredi risklerini en aza indirebilmekti. Bu noktada ödeme sistemlerinin genel bir iyileştirmesini sağlayacak gerekli adımları koordine etmek üzere CBJ öncü rol üstlendi.

Kurduğumuz strateji, Elektronik Fon Transferi, E-Bankacılık, E-Para Programları ve Ürünleri, Ödeme, Takas ve Uzlaşma ile ilgili düzenlemeleri ve kanunları sunarak ödeme sistemleri modernizasyon sürecini desteklemek için açık bir hukuki çerçevenin araştırılması ve geliştirilmesine yönelik oldu. Tüketicileri koruma ve veri gizliliği kanunlarının yanı sıra, ödeme sistemlerinde modernizasyona ağırlık verdik:

• Eskiyen gerçek zamanlı brüt hesap kapatma sistemini (RTGS) yenisiyle değiştirmek, tümüyle otomatik hale getirilmiş bir kamu borç yönetim platformu geliştirmek ve tahvil kayıt sistemini otomatize etmek
• Bankalar arasında işleyecek bir perakende ödeme sistemi geliştirmek (ACH, elektronik fatura ibrazı ve ödeme sistemi, JoMoPay mobil ödeme sistemi)
• Mobil ödeme büroları şebekesini ve işletme tarafında benimsenmeyi genişletmek
• Bankalar için e-kanallar oluşturmak
• DFS okuryazarlığı programına yoğunlaşacak şekilde bir finansal okuryazarlık ve eğitim stratejisi geliştirmek

Bu süreçte ilgili paydaşlar için bir de bankalar içi ve bankalar arası temsilci iletişim ve koordinasyon planı oluşturduk.

Sosyal yardımlar ve devlet sübvansiyon ödemeleri de dahil olmak üzere, maaşları, ücretleri, alacakları dijitalleştirerek her türlü devlet ödemelerinde dijital dönüşümü başlatmak için gerekli taahhüdü devletten aldık.

Bu strateji ve uygulama planını baz alarak, geliştirme, öğrenme ve iyileştirme yolculuğumuza başladık. Diğer taraftan da yetişkin nüfusun sadece %25’inin resmi finansal sisteme dahil olması sorununun arkasında yatan gerekçeleri ortaya çıkarmak için kolları sıvadık:

• Market araştırma ve analizi
• Mevcut durumun ve olası engellerin değerlendirilmesi
• Önceliklerin belirlenmesi
• Politika müdahaleleri uygulama planları
• Her bir politika özümü için ana paydaşın belirlenmesi
• Paydaşların bir araya toplanması ve atölye çalışmaları
• Net belirlenmiş rol ve sorumlukluluklarla paydaşların tam katılımının sağlanması
• Uygulama planına uygun olacak şekilde organizasyon genelinde yeniden yapılanma

Projenizin sonucunda neler değişti?

Önceden belirlediğimiz tüm hedeflere ve KPI’lara sadık kalarak uygulama planını başarıyla devreye aldık. Yaptığımız en güncel finansal yaygınlık endeksi araştırması, ülkede finansal yayılımın yüzde 33,1’e ulaştığını gösteriyor. Sadece üç yıl önce, 2014’te bu oran yüzde 24,6 idi.

Hükümet tarafında da yeni geliştirdiğimiz dijital ödeme platformu hızla benimsendi. Burada işletme ve vatandaşlardan alınan ödemelerin hacmi 3 milyar dolara yaklaştı. Ürdün mobil ödeme servisi JoMoPay, pazara dahil ettiği 530 temsilci ve cüzdan sayısındaki hızlı artışla yükselişini sürdürüyor. CBJ, düşük gelirli Ürdünlüler ve mülteciler için ödemeleri dijitalleştirmek adına, hükümetle birlikte mobil ödeme ve finansal hizmetler sunmaya bağlılığını koruyor.

Ürdün’de nakitsiz toplumu oluşturmak ve büyütmek için gelecek planlarınız nelerdir?

Gençliğin bu kültürel değişime aracı olabilmeleri için üniversitelerle nakitsiz planları yapıyoruz. Pilot aşamasında olan bir diğer projemiz, devlet hastanelerine ve tıp merkezlerine JoMoPay ödeme seçeneğini ekleyerek mobil POS’larla güçlendirmeyi amaçlıyor. Öte yandan, toplu ulaşımda JoMoPay ile ödeme çalışmaları da başladı.

JoMoPay ile sınırlar arası para transferlerini sağlamak için yaptığımız çalışmalar da şu an geliştirme aşamasında bulunuyor. DFS platformlarımızdaki hizmetleri; mikro tasarruflar, mikro sigorta, mikro dijital kredi ve P2P topluluk fonlamasını dahil edecek şekilde genişletmeyi hedefliyoruz. Su tasarruf programlarını ve JoMoPay aracılığıyla küçük hane halkı ve mikro çiftçilere yenilenebilir enerji ödemelerini teşvik etmek için stratejik iş ortaklıkları kuruyoruz.

Nakitsiz bir toplumda merkez bankasının rolü nedir? Nakitsiz bir toplumun oluşturulması ve yönetilmesine ilişkin diğer kuruluşlara önerileriniz ne olur?

Nakitsiz toplumun meydana getirilmesi aşamasında merkez bankası pek çok rol oynayabilir. CBJ için konuşacak olursak, finansal kuruluşları ödeme altyapısını modernleştirme projesine dahil etmekteki katalizör işlevi hayati önem taşıyordu. Bunun yanı sıra finansal okuryazarlığı ve eğitim programlarını geliştirmek yine merkez bankasının görevleri arasında yer alıyor:

• Nakit ve kağıt ödemelere karşı avantaj sağlamak için, elektronik ödemelerde fiyatlandırma stratejilerini belirlemek
• Hükümetin bağlılığını ve desteğini sürekli kılarak, ekonomideki en büyük ödeme yapan ve ödeme alan yapının ödemelerini dijitale taşımak
• Kullanıcılar arasında güven ve emniyeti tesis etmek
• İşlemlerin güvenliğini sağlayacak şekilde yasal düzenlemeleri iyileştirmek
• Ödeme sistemlerinin birbiri arasında sorunsuz çalışırlığını sağlamak

Ve bir merkez bankası için benim naçizane önerim, eğer özel sektör gerekli değişikliği yapmaya gönülsüzse ya da kullanıcıların ve ekonominin faydasına yatırım yapmaktan çekiniyorsa, bir merkez bankasının geleneksel rolünün dışına çıkarak gerekli müdahalede bulunması çok büyük önem taşıyor. Bu konuda lüzumu halinde fazladan birkaç adımı atmaktan çekinmemek gerekiyor.

Son olarak, Blockchain gibi yeni teknolojilerin merkez bankalarının ve finansal sistemlerin geleceğinde büyük bir rolü olacağını düşünüyor musunuz? Bu teknolojilere ilişkin mevcutta devam eden bir projeniz var mı?

Ben Blockchain’in teknolojinin geleceği olduğuna ikna oldum; bence gelecekte en büyük rolü Blockchain oynayarak merkez bankalarının ve finans kuruluşlarının iş yapış şekillerini değiştirecek. Büyük verinin de hem yasal düzenleyiciler hem de kredi sağlayıcılar için işleri büyüteceğine inanıyorum. Biz şu an Blockchain’den nasıl fayda sağlayabileceğimizi araştırıyoruz. WFP – World Food Program tarafından ürdün’de yapılan bir pilot projenin takibi ve değerlendirmesi bizim sorumluluğumuzda ilerliyor.
Yakın gelecekte planlarımız dahilinde alternatif bilgi kaynaklarının kullanımına dayanan FinTech kredi projeleri, yapay zeka ve alternatif kredi puanı yaratmak için makine öğrenimini kullanmak var.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Şu an Ürdün Ulusal FinTech Merkezi Jo-NAFTECH ile birlikte yasal bir Sandbox projesini hayata geçirmek için çalışıyoruz.