Hemen her yeni girişim kurulurken ileride global, piyasa değeri milyarlarca dolarla ölçülen hayallerle yola çıkar. Ancak bu, Adyen örneğinde olduğu gibi hayalden gerçeğe de dönüşebilir.

Çok değil, bundan 40-50 yıl öncesinin en büyük şirketleriyle bugünküler arasında ciddi farklar var. Endüstriden teknolojiye geçişi de simgeleyen bu dönüşüm bazı şirketleri beklenilenin de ötesinde bir hızla milyar dolar büyüklüğe, yani girişim dünyasının tabiriyle bir “Unicorn” olmaya taşıyabiliyor.

Elbette sektör bağımsız her başarılı şirket bu büyüklüğe ulaşabilir. Ancak FinTech’in nispeten yeni bir alan olması ve girişim sermayesi oluşumlarındaki artış, bu alandaki girişimlerin işini biraz olsun kolaylaştırıyor.

Bu büyüklüğe ulaşan FinTech şirketlerinden biri olan Adyen’in kurucu ortaklarından Pieter van der Does, şirketin geçtiği aşamaları ve nasıl farklılaştıklarını Forbes’ta konuyu aktaran Trevor Clawson ile paylaşmış.

Clawson’un hazırladığı makale, Avrupa’nın FinTech alanındaki avantajları ve yatırım bolluğu ile başlıyor. Girişim sermayesi şirketlerinin Avrupa genelindeki FinTech girişimlerine 2010-2017 yılları arasında 8 milyar dolar yatırım yaptığını belirten Clawson, yalnızca Londra’daki girişimlerin geçen yıl yaklaşık 1.7 milyar dolar çektiğinin altını çiziyor. Clawson bununla birlikte her girişimin fikir ne kadar iyi olursa olsun başarıya ulaşamadığına da vurgu yaparak Adyen’den bahsediyor.

2 milyar doları aşmak

2006’da Amsterdam’da kurulan ve sektörün eskilerinden diyebileceğimiz Adyen bugün 2.3 milyar dolarlık bir piyasa değerine sahip. Şirketi farklılaştıran noktalardan biri aralarında Facebook, Netflix, Uber, Spotify gibi alanlarının önde gelen isimlerini müşteri portföyünde bulundurması. 4 binden fazla kurumsal müşteriye sahip Adyen’in zaten hizmet kalitesi yüksek ödeme sistemleri pazarına girmesinin şaşırtıcı olduğunu kaydeden Clawson, tüketicilerin Adyen’in arka planda sunduğu hizmetlerden habersiz ona ait sistemleri kullandığına dikkat çekiyor.

Pieter van der Does, bu noktada şirketin yavaş bir başlangıç yaptığını ve oyun şirketleri ile çeşitli çalışmalar yürüttüklerini kaydediyor. Büyük müşteriler için önce güvenilir olduklarını kanıtlamaları gerektiğini belirten van der Does, bu kapsamda küresel bir platform yaratmaları gerektiğini fark ettiklerini dile getiriyor.

Nasıl farklılaşırsınız?

Adyen örneğinde gerekli olan farklılaşma müşteri verilerini doğru analiz etmekten geçiyor. Şirket, bu kapsamda dolandırıcılık amaçlı işlemlerin tespit edilmesini sağlayan bir veri analizi hizmeti sunuyor. “Birçok şirket çok sayıda veri topluyor ama bunları iyi kullanmıyor.” diyen Pieter van der Does, tüketiciler açısından bakıldığında ise oturum açma işlemlerindeki karmaşıklığı azaltma, kullanıcı dostu bir uygulama arayüzü oluşturma gibi adımlar attıklarını kaydediyor.

Değişen pazar dinamikleri ve yeni regülasyonlar

Pieter van der Does’un dikkat çektiği bir konu da bu yılın başında yürürlüğe giren düzenlemeler. Avrupa Birliği’nin yeni PSD2 standartlarının, ödeme sistemlerinde en azından işletmeler açısından çeşitli zorluklar getirdiğinin altını çizen isim, işletmeler adına ödeme yöntemi seçimlerini yaparak onlara yeni dönemde de destek vermeyi sürdürdüklerini ifade ediyor.

İlgili makalenin orijinal metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.