Sahtecilik ve dolandırıcılıkla mücadele finans sektörünün hep gündemindeydi. Peki yeni PSD2 kriterleri bu mücadeleye ne kadar katkı sağlayacak?

Finans sektörü, kuşkusuz konu düzenlemeler olduğunda en zengin sektörlerden biri. Hem ülke hem de Avrupa Birliği örneğinde olduğu gibi bölge bazlı düzenlemelerin arkasında ise tüketicileri korumaktan yeni girişimleri desteklemeye kadar pek çok fayda bulunuyor.

2018 ile birlikte devreye alınan PSD2 kriterleri ise farklı faydaları içeriyor. Bunlardan biri ise dolandırıcılık ve sahtecilik odaklı işlemlerin engellenmesi. Konuyu Payment Source için hazırladığı bir makaleyle inceleyen The ai Corporation yöneticilerinden Matthew Attwell, Avrupa Bankacılık Otoritesi’nin (European Banking Authority – EBA) PSD2’nin bir parçası olarak dolandırıcılık raporlamasını öne çıkardığını belirtiyor.

Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre İngiltere’de dolandırıcılık vakalarının üçte birinden fazlasının bankalara bildirilmediğine dikkat çeken Attwell, EBA’nın PSD2’nin getirdiği raporlama gereksinimleri ile Avrupa Birliği genelinde sahip olunan verileri iyileştirmeyi amaçladığını kaydediyor.

Ödeme Hizmetleri Sağlayıcılarının (Payment Service Providers – PSP), minimum yıllık olarak yetkili makamlara sahtekarlıklarla ilgili istatistiki veriler sunma zorunluluğu olduğuna dikkat çeken Attwell, yeni düzenlemelerde göze çarpan başlıkları ise şu şekilde yorumluyor:

Sahteciliği sınıflandırmak: EBA’nın, raporlamalar için dolandırıcılık ve hileli ödeme işlemleri ile ilgili ortak bir tanım bulunmadığını fark ettiğini dile getiren Attwell, kullanılan tanımların yanlış yorumlama ve karışıklığa yol açtığını kaydediyor. Arka planda veriler üzerinde bir kalite kontrolü olması gerektiğini ifade eden Attwell, dolandırıcılığa dair sınıflandırmaların kurumlar bazında da değişkenlik gösterebildiğine vurgu yapıyor.

Çoklu para birimleri: EBA’nın, raporlamalarda bir standart oluşturmak için PSP’lere yardımcı yönergeler oluşturduğunu belirten Attwell, bununla birlikte farklı dönüşüm oranları kullanılabildiğini ve bazılarının ortalamalar baz alınarak hesaplandığını kaydediyor. Attwell, bu karışıklığın giderilmesi için daha katı ve net tanımlar getirilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Çifte hesaplama: EBA’nın raporlamalarda çifte hesaplama olasılığını önlemek için yalnızca ödeme zincirinde bulunan PSP’lere odaklandığını belirten Attwell, pek çok durumda sahtekarlığın raporlanması sorumluluğunun ödeme yapan kişi veya alacaklı PSP’nin sorumluluğunda olup olmadığının belirlendiğini kaydediyor. Attwell bununla birlikte kart ödemeleri için hem ödeme yapanın hem de PSP’nin alacaklısının bildirilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Attwell, çifte hesaplama ile ilgili bir başka konuyu daha gündeme getiriyor. Yalnızca İngiltere’de kart ödemelerinin, kart kayıplarının yüzde 75’ini oluşturduğuna dikkat çeken Attwell, ödeme işlemlerinin kaynağını ve adresini tespit etmek için çifte hesaplama kriterinin devreye alındığını belirtiyor. Bunun tutarsız bir yaklaşım olduğunu ifade eden Attwell, sınır ötesi dolandırıcılık işlemlerinin önemli bir kısmının kartsız ödemelere atfedileceğini ve doğru bilgiye erişilemeyeceğini savunuyor.

EBA’nın yaptığı çalışmanın nihai taslak seviyesinde olduğunu sözlerine ekleyen Attwell, yeni kuralların bahsedilen konuları çözüp çözmeyeceğinin henüz belirsiz olduğunu ifade ediyor.

İlgili yazının İngilizce orijinal metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.