Nobel ekonomi ödüllü Paul Krugman, Bitcoin üzerine düşüncelerini The New York Times’da kaleme aldı. Krugman’ın düşüncelerine cevap ise gecikmedi.
2008 yılında bir makale olarak yayınlanan ve 2009 yılında hayata geçirilen Bitcoin Blockchain ağı, aradan geçen 10 yıla yakın zaman boyunca sorunsuz olarak çalışarak bir tezi ispatladı: merkezi olmayan ağlarda veri kaydının ve sahipliğinin güvenli şekilde sağlanması.
Öte yandan Bitcoin’in sınırlı sayıda üretilebilecek olması ve kendine ait bir serbest piyasa oluşturması “Bitcoin resmi para birimlerine bir alternatif olabilir mi?” sorusunu beraberinde getiriyor. Nobel ekonomi ödülüne sahip Paul Krugman bu soruya biraz olumsuz bir yönden bakıyor.
Krugman, The New York Times’da kaleme aldığı yazısında Bitcoin başta olmak üzere kripto paralardan kuşku duymasının iki sebebi olduğunu belirtiyor: işlem maliyetleri ve tether eksikliği (dış dünya ile bağı). Krugman’ın makalesinden şu satırlar öne çıkıyor;
Paranın tarihine baktığımızda daime işlem zorluklarının ve maliyetlerinin azaltılmaya çalışıldığı görülmüştür. Örneğin altın veya gümüş para basma ve taşımanın zorluğu yerine kağıt paraların basılması gibi.
Daha sonra nakit işlemlerden uzaklaşıp çek, kartlar ve diğer dijital yöntemler kullanılmaya başlandı. Ancak Bitcoin ve diğer kripto paralar gerek maliyetler gerek kaynağının bilinmemesi nedeniyle tüm süreci başa (300 yıl öncesine) taşıdılar. Geleneksel para daha düşük maliyetli ve daha tahmin edilebilirken, neden daha iyi olmayan bir çözüme geçilsin? Yoksa kripto paralar bir balon mu?
Kripto paraların bir değişim aracı olmasa da tıpkı altın gibi insanların yine de ellerinde tutacaklarını düşünüyorum. Ancak altının gerçek hayatla (mücevher olarak kullanılması vb.) bir bağı varken kripto paraların gerçek hayatla bir bağı ve dayanağını da bulunmuyor. Kripto paraların değeri, beklentileri karşılamasıyla ilgili dolayısıyla da toplu bir çöküş mümkün.
Krugman’ın makalesinde öne çıkan bir diğer tespit ise resmi para birimlerinin değerini, devletlerin vergi toplama aracı olarak kabul etmesinden geldiğini belirtiyor. Bu noktada Krugman’a cevap kripto para camiasından gecikmiyor.
Ellery Davies, Quora’da kendi makalesini yayınlayarak Krugman’ın tezine karşı bir anti tez sunuyor;
Krugman’ın makalesine göre doların bir değeri var çünkü silahlı adamlar öyle olduğunu söylüyor. Krugman’a göre Bitcoin bizi paranın evriminde 300 yıl geriye götürüyor. Bu bir yanılsama çünkü evrim doğal seleksiyon ile yavaş işler oysa Bitcoin’de değişim yıldırım hızıyla oluyor ama Bitcoin parayı kendi geleceğe taşıyan bir teknoloji.
Paranın geçmişinde değerli ve nadir bileşenler paraya değerini veriyordu, altın ise günümüzde transferi zor olduğu için kullanılmıyor. Peki, resmi para birimlerine değerini veren ne? Krugman’a göre bunun sebebi devletlerin kabul ettiği bir vergi ödeme aracı olması. Ancak devletler bunu karşılıksız bir değer üretmek için manipüle ediyor ve Bitcoin bunu değiştirecek.
Benim bir Ekonomi Nobel ödülüm yok ama Bitcoin’inin toplumu geleceğe taşıdığından şüphe duymuyorum ve sebeplerim de çok basit. Bitcoin devletlerin vergi toplama yeteneğini ortadan kaldırmıyor. Ayrıca temel olarak suça aracılık da etmiyor. Paranın en kırılgan yanı “double spending (resmi tek bir kaydın birden fazla kez işleme girmesi)” problemidir. Bitcoin bu problemi çözüyor ve “silahlı adamlar gibi” yoktan değer üretmek için Bitcoin kendisinin manipüle edilmesine izin vermiyor.
FinTech İstanbul veBlockchain Türkiye Platformu Genel Yayın Yönetmeni, Blockchain 101 kitabının yazarı Ahmet Usta her iki yazı için şu değerlendirmeyi yapıyor; “İkinci yazar haklı görünüyor, zira Krugman’ın kabulü sadece silahlı adamların resmi paranın kaynağı başında, ilelebet var olacağı ve bir senaryoda geçerli. Aynı zamanda ikinci yazıda gözden kaçan noktayı da vurgulamalıyız; Bitcoin teknolojisi, “double spending” problemine bir çözüm sunuldu ancak bu problem piyasalarda varlığını sürdürüyor. Bitcoin geleceğin ekonomik modelleri için bir yol açtı ancak kendisi bu sürecin bir parçası olabilecek mi? Bu konuda şüpheliyim.”


