Dijital dönüşüm iş dünyasının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Yapay zeka, büyük veri, Blockchain, bulut bilişim derken dijitalleşen kimliklerimizle anılır hale geldik. Peki bu yeni çağda kimliklerimizin kimlik bunalımı yaşamaması için nasıl bir yol izlemeli?

Artık sadece fiziksel dünyanın birer bireyi değiliz. Dijital kimliklerimiz, sanal dünyadaki temsilcilerimiz haline gelmiş durumda. Yapay zeka destekli, dijital versiyonlarımızı daha iyi tanıyan teknolojiler, son derece titiz tasarlanmış büyük veri analizleri, bulut bilişim üzerinde her geçen gün sayıları artan Blockchain platformları derken dijital bir kaosla da karşı karşıyayız aslında.

Data Driven Investor’da konuyla ilgili olarak bir makale yayımlayan Faisal Khan, bu durumdan yola çıkarak yeni çağda dijital kimliklerimizin ne gibi zorluklarla karşı karşıya olduğunu masaya yatırıyor. “The New age of Digital identity & its challenges” başlıklı makalesinde kimliklerin Fiziksel, Yasal, Elektronik ve Davranışsal olmak üzere dört bileşene sahip olduğunu kaydeden Khan, statik kimliklerin benzersiz ve değişmeyen özelliklerimizi tanımladığını belirtirken, dinamik bileşenlerin ise alışkanlarımızla gelişen niteliklerle ilgili olduğunu belirtiyor.

Bankalar bizi hangi kimliğimizle tanıyor?

Faisal Khan, statik kimlik ölçütlerinin özellikle finansal kurumlar bağlamında uzun zamandır kullanıldığını kaydediyor. Bir bankaya hesap açmaya gittiğimizde, yasal kimliğimizdeki verilerle tanındığımızı belirten Khan, bununla birlikte çevrimiçi bankacılık işlemleri gerçekleştirdiğimizde veya başka finansal ürünler satın aldığımızda dijital olarak tanınabildiğimize vurgu yapıyor. Bu durumun, bankalarla işlem yapmamamız durumunda sınırlı bir bilgi paylaşımı ortaya çıkardığına işaret ediyor.

Bazı FinTech girişimlerinin bu boşluğu doldurduğunu belirten Khan, örnek olarak finansal kurumlara ya da bankalara kredi analizi sağlama için davranışsal ve elektronik kimliklerimizden faydalana gelişmiş veri analiz teknikleri kullanıldığını belirtiyor.

Kişisel verilerimiz yeterince korunuyor mu?

Faisal Khan’ın yazısında dikkat çektiği konulardan biri kişisel verilerin gizliliği ve korunması. Bu verilerin saklanmasının finansal kurumlar ve teknoloji şirketleri için ciddi bir zorluk oluşturduğuna işaret eden Khan, geçtiğimiz birkaç yılda çok sayıda siber saldırı ve güvenlik ihlali örneğiyle karşılaşıldığını belirtiyor. Khan, 143 milyon ABD vatandaşının verilerinin açığa çıkmasına neden olan Equifax örneğini verirken, bu olay nedeniyle her iki Amerikalı’dan birinin finansal bilgilerinin ele geçirildiğinin altını çiziyor.

Kimlik yoksa dijital kimlik nasıl oluşur?

Makalede öne çıkan görüşlerden biri de kimlik ve dijital kimlik ilişkisi. Gelişmekte olan ülkelerde 1,2 milyardan fazla insanın resmi bir kimlik biçimi olmadığını kaydeden Khan, bu sebepten dolayı bu kişilerin finansal hizmetleri kullanamadığına dikkat çekiyor. Hindistan’daki bir uygulamadan örnekler veren Khan, 18 yaş üstü nüfusun biyometrik ve coğrafi bilgilerini temsil eden 12 basamaklı bir sayı oluşturulduğunu ve Hindistan vatandaşlarının bu numarayla çevrimiçi fatura ödemeleri yapma ile para transferleri gibi işlemleri gerçekleştirebildiğini aktarıyor.

PSD2 faktörü

Faisal Khan, kişisel verilerin gizliliği noktasında Avrupa Birliği’nde yürürlüğe giren GDPR ve PSD2 yönetmeliklerine dikkat çekiyor. Bu yönetmeliğin, bireyleri finansal hizmetler sektörünün merkezine koyan ve kişisel verileri koruma altına alan bir yaklaşım olduğunu ifade eden Khan, reformların tamamlanmasını takiben devreye alınacak son aşamanın fiziksel, yasal, elektronik ve davranışsal kimliklerimizin tek bir dijital cüzdanda toplanması olacağının altını çiziyor. Khan, hem GDPR hem de PSD2 direktiflerini kişisel verilerin gizliliğini koruma altına alan ve endişeleri gideren doğru bir adım olarak niteliyor.