Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki belirli şirketlere yönelik CSRD uyumluluğunun sağlanmasında zamana karşı yarış devam ediyor…
Workiva tarafından sonuçları paylaşılan bir anket, kısa adı CSRD olan Corporate Sustainability Reporting Directive (Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi) uyumluluğuna hazırlanan Avrupalı şirketlerin yeterince aktif çalışmadığına işaret etti.
2024 yılına kadar CSRD koşullarının sağlanması gerekiyor.
Rapor, ankete katılan kuruluşların yüzde 94’ünün CSRD konusunda çalıştığını, ancak çoğu için son teslim tarihinden önce sürecin tamamlanma ihtimalinin düşük olduğu kaydedildi.
Ayrıca ankete katılan şirketlerin yalnızca küçük bir bölümünün (%10) finans, sürdürülebilirlik ve risk departmanları arasındaki işbirliğini geliştirmek için aktif olarak çalışıyor.
Ek olarak finans ekiplerinin çoğunun CSRD raporlama gereklilikleri nedeniyle daha da ağırlaşan iş yüklerinden bunaldığı belirtiliyor.
Teknolojinin benimsenmesi açısından incelendiğinde ise katılımcıların neredeyse yarısının bunu süreçlerine entegre ettiği, ancak önemli bir kısmının hala büyük ölçüde ‘manuel’ süreçlere güvendiği sonucuna ulaşılıyor. Bu durum, CSRD’nin taleplerini karşılama noktasında engel teşkil edebilir.
CSRD, AB iklim hedefleri doğrultusunda şirketlere çevre, insan hakları ve sosyal standartlar üzerindeki etkilerine ilişkin daha ayrıntılı raporlama gereklilikleri getirdi.
CSRD ile şirketler, sağladıkları bilgilerin güvenilirliğinin teyit edilebilmesi için bağımsız denetime ve belgelendirmeye tabi tutulacaklar.
Finansal ve sürdürülebilirlik raporlamalarına eşit seviyede ağırlık verilerek yatırımcıların karşılaştırılabilir ve güvenilir verilere sahip olması amaçlanıyor.
Şirketlerin erişilebilirliklerini artırmak için sürdürülebilirlik bilgilerini dijital platformlara da yüklemeleri gerekecek.
CSRD’nin amacı daha ayrıntılı raporlama gereklilikleri ile sürdürülebilirlik raporlamasına ilişkin mevcut kurallardaki eksiklikleri gidermek. İşletmelerin topluma ve çevreye etkilerinin açıklanmasının CSRD ile zorunlu hale gelmesiyle, işletmelerin daha şeffaf olmaları, yeşil aklamanın sona ermesi ve finansal piyasaların güvenilirliğinin artmasıyla yatırımcıların yeşil dönüşümde daha fazla rol alması hedefleniyor.