Her ne kadar Avrupa ve ABD’deki bazı bankalar, açık bankacılığı gereksiz ve maliyetli bir düzenleyici yük olarak görmüş olsa da gerçek şu ki, Voltaire’in sözleriyle ifade edecek olursak, ‘Eğer açık bankacılık olmasaydı bunu icat etmek zorunda kalırlardı.’
Açık bankacılık, geleneksel, dikey olarak bütünleşmiş, statik yapıdan, API’lerin hem yerleşmiş hem de rakip oyuncular arasında her yerde, kolay ve doğrudan anlaşılır bir bağlantı sunduğu dinamik ortam için açıkça zihniyet değişikliği anlamı taşıyor. Bankalara göre bu durum, API ekonomisinin muazzam potansiyelinden faydalanarak dönüşmek için onlarca yıldır karşılarına çıkan en iyi fırsatlardan biri.
Farklı yaklaşımlara rağmen, açık bankacılık veri akışını demokratikleştirerek inovasyonu kolaylaştırmakla alakalı. Ancak kendi başına bir iş modeli değil. Bununla birlikte, finansal hizmetlerin sunulma ve tüketilme şeklini değiştiren yeni, devrim kıvamındaki kavramların tanıtılmasına olanak sağladığı da bir gerçek…
En etkili yeni iş modelleri, Platform Olarak Bankacılık (BaaP) ve Hizmet Olarak Bankacılık (BaaS) olarak adlandırdığımız modellerdir. Bazen karıştırılsalar da kesinlikle aynı değiller, ancak aynı madalyonun iki (farklı) yüzüdürler. Bunu size açıklayalım:
Platform Olarak Bankacılık: Banka aslında platformdur ve dağıtım kanalının kurucusudur, ancak (zorunlu olarak) tüm hizmetlerin sahibi değildir, bunun yerine bu hizmetleri (API’ler vasıtasıyla) üçüncü taraflardan (yani FinTech oyuncularından) toplar. Bu model, hem daha büyük hem de daha küçük bankalar için uygun olabilir: Etraflarında bir ekosistem oluşturacak kaynaklara ve müşteri tabanına sahip daha büyük oyuncular ya da büyümeye açık ve tekliflerden herhangi birini şirket içinde geliştirmeyi göze alamayan küçük rakipler.
Hizmet Olarak Bankacılık: Banka arka planda bir rol üstlenir ve altyapıyı (teknik platform, lisanslama veya ek hizmetler) sağlar, böylelikle müşteriyle iletişim kuran ortaklar müşteri kazanımını gerçekleştirebilir. Esasen BaaS, gömülü finansın büyük dönüşümünün arkasında yatan şeydir. BaaS’ı en olanak sağlayan katman olarak düşünebilirsiniz, gömülü finansın arkasındaki etkinleştirici, bu da sonuca atıfta bulunur ve normalde BaaS’ın bir (veya daha fazla) katman üzerinde bulunur. Henüz tam olarak anlaşılmayan şey, BaaS modelinin sadece tüm değer zincirinde değil, aynı zamanda Stripe Treasury ve Apple Card’ın arkasında oturan Goldman Sachs’tan inovasyon uzmanlığı olmayan daha küçük bankalara kadar, çok farklı bankacılık elemanları için de fırsatlar yaratmasıdır.
Kulağa tartışmalı gelse de bankalar bugün seçeneksizlik içinde değiller. Aksine, neye dönüşebilecekleri konusunda sahip oldukları seçenek yelpazesi şimdiye kadar sahip olduklarının en zengini. Şüphesiz bu durum, aşağıdaki 3 faktöre bağlı:
1) Uyum sağlama istekliliği
2) Doğru stratejiye sahip olma
3) (Her şeyin üstünde) uygulama.
Her birine ayrı ayrı bakıldığında hiçbiri ulaşılamaz gibi görünmüyor. Lakin, bunları bir araya getirdiğinizde karmaşık bir hal alırlar, kazananları kaybedenlerden gelecek yıllarda ayıracak olan da bu kombinasyondur.
Konuk Yazar: