Uzmanlara göre yapay zekâ, kısaca AML olarak bilinen kara para aklamayla mücadelede ‘devrim niteliğinde’ bir araç. İşte konuya dair kısa bir bakış…
Yapay zeka, 2025 için birçok alanda gündemin en ön maddeleri arasında. Tüm dünyada zorlu bir arena özelliği taşıyan kara para aklamayla mücadele (AML) stratejileri de son dönemde yapay zekadan birçok noktada faydalanıyor. Bu noktada 2025 yılında yapay zekânın, AML stratejilerinde önemli bir rol oynaması bekleniyor. Zira finansal suçları önlemek için veri analizi, desen tanıma ve hızlı işlem yapma gibi kabiliyetleri ile geleneksel yöntemleri aşarak süreçlerin daha etkin ve verimli hale gelmesini sağlıyor.
Napier’in 2024-2025 AI/AML Endeksi de bu konuya odaklanıyor ve yapay zekanın etkili kullanımının dünya ekonomilerinin yılda yaklaşık 3,13 trilyon dolarlık son derece yüksek bir maliyet tasarrufu elde edebileceğine işaret ediyor…
Regülasyon boyutu
Yapay zeka, kara para aklamayı tespit etmek için büyük miktarda veriyi hızlı bir şekilde analiz ederek anormal faaliyetleri belirleyebiliyor. Geleneksel kurallara dayalı sistemlerden farklı olarak, makine öğrenimi algoritmaları dolandırıcılık faaliyetlerini gerçek zamanlı olarak belirleme potansiyeline sahip. Ancak bu inovatif teknolojilerin kullanımı, finansal kuruluşların regülasyonlara uygun şekilde çalışmasına da yoğun şekilde endeksli.
2024’te Avrupa Birliği’nin yürürlüğe koyduğu Yapay Zekâ Yasası, yapay zekanın AML süreçlerinde şeffaf ve hesap verilebilir olmasını zorunlu hale getirdi. ABD’de ise yönetim değişiklikleriyle birlikte dijital para birimleri ve yaptırımlar, düzenleyici odak noktası olmaya devam ediyor. Bu düzenlemeler, özellikle jeopolitik gerilimlerin arttığı bir ortamda, finansal suçların daha etkili bir şekilde izlenmesini amaçlıyor.
Fırsatlar ve zorluklar
Yapay zeka tabanlı AML araçlarının benimsenmesi, birçok avantaj sağlasa da beraberinde zorluklar da getiriyor. Finansal kurumların bu sistemlerin denetlenebilir ve güvenilir olmasını sağlamak için teknik bilgiye ve düzenleyici rehberliğe ihtiyacı var. Ayrıca, farklı bölgelerdeki düzenlemeler arasındaki tutarsızlıklar, kurumların bu teknolojileri global düzeyde etkili bir şekilde uygulamasını zorlaştırmaya devam ediyor.
Sonuç olarak yapay zekâ, kara para aklamayla mücadelede devrim niteliğinde bir araç olarak öne çıkıyor. Diğer yandan potansiyelin tam olarak kullanılabilmesi için düzenleyici uyum ve şeffaflık kritik öneme sahip. 2025 itibarıyla bu yükselişteki teknolojinin daha geniş çaplı uygulanması, finansal suçlarla mücadelede önemli ilerlemeleri beraberinde getirebilir.