Makalemizde dijitalleşmenin getirdiği fırsatların yanı sıra siber saldırılarla ortaya çıkan riskleri, fidye yazılımlarının yükselişini, mobil uygulama güvenliğini, blockchain çözümlerini ve Türkiye’nin fintech ekosistemindeki güvenlik-inovasyon dengesini ele alıyoruz. Keyifli okumalar!

Dijitalleşme, finans ekosisteminden sağlık sektörüne kadar hayatın her alanını dönüştürüyor. Bu dönüşüm büyük fırsatlar sunmasının yanında siber saldırılar gibi
yeni riskler de yaratıyor. Özellikle fintech, blockchain ve kripto para borsaları, yüksek işlem hacimleri ve değerli veriler nedeniyle saldırganların ilk hedefleri arasında.

Kurumlar artık yalnızca güvenlik duvarları ve antivirüslerle korunamaz. Kriz anında doğru stratejileri geliştirmek, karar alma mekanizmalarını hızlı işletmek ve saldırılara karşı bütüncül bir direnç oluşturmak zorundalar. Özellikle fidye yazılımlarının (ransomware) yükselişi, kriz yönetimini ve hackerlarla pazarlık kavramını hiç olmadığı kadar tartışılır hale getirdi.

Dijital Güvenlikte Güncel Tehditler

Finans sektörü, günümüzde giderek artan siber tehditlerin hedefi haline geliyor. Öyle ki, 2024 raporlarına göre kuruluşların %65’i fidye yazılımı saldırılarıyla karşı karşıya kalmış durumda. Bununla birlikte, yapay zekâ destekli oltalama (phishing) e-postaları da insan davranışlarını taklit ederek güvenlik duvarlarını aşabiliyor ve sosyal mühendislik saldırılarını güçlendirerek kurumların savunmalarını zayıflatıyor. Ayrıca, doğrudan finans kurumlarını hedef almak yerine, onların yazılım sağlayıcılarına veya iş ortaklarına yönelik tedarik zinciri saldırıları da önemli bir tehdit alanı haline gelmiş durumda. Bu saldırılarda zincirin en zayıf halkası hedef alınıyor.

Mobil Uygulama Güvenliği

Günümüzde finansal işlemlerin %70’ten fazlası mobil uygulamalar üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu durum kullanıcı deneyimini geliştirse de mobil uygulamaları siber saldırganlar için kıymetli bir hedef haline getiriyor. Özellikle uygulamaların kimlik doğrulama mekanizmalarındaki açıklar, yetkisiz kişilerin hesaplara erişimini kolaylaştırabiliyor.
Bunun yanında, uygulama kaynaklı veri sızıntıları da kullanıcıların kişisel ve finansal bilgilerinin üçüncü kişilerin eline geçmesine yol açabiliyor. Mobil ortamlarda sıkça karşılaşılan bir diğer tehdit ise kötü amaçlı yazılımlar. Bu yazılımlar cihazlara sızarak arka planda çalışıyor ve kritik bilgileri ele geçiriyor.

Bu risklere karşı mobil güvenliği güçlendirmek adına birçok çözüm geliştiriliyor. Çok faktörlü kimlik doğrulama, yalnızca şifreyle yetinmeyip ek güvenlik katmanları ekleyerek hesapların ele geçirilmesini zorlaştırıyor. Biyometrik yöntemler ise parmak izi, yüz veya ses tanıma gibi kişiye özgü veriler sayesinde kimlik doğrulamayı çok daha güvenilir hale getirmeyi amaçlıyor.

Uygulamalardaki zafiyetlerin tespit edilmesi büyük önem taşıyor. Düzenli olarak yapılan sızma testleri, bu açıkların kötü niyetli kişiler tarafından kullanılmadan önce bulunup kapatılmasını sağlıyor. Bunun yanında, kullanıcı davranışlarını analiz eden yapay zekâ tabanlı güvenlik altyapıları, olağandışı hareketleri erken aşamada fark ederek olası tehditlere karşı güçlü bir savunma hattı oluşturuyor.

2024’te yapılan araştırmalar, blockchain’in özellikle kimlik doğrulama ve veri korumada güçlü avantajlar sunduğunu ortaya koydu. Fintech alanında geliştirilen yeni sistemlerde, blockchain sayesinde çok faktörlü doğrulama ve erişim kontrolü daha güvenli hale geldi. Bu gelişmeler, merkeziyetsiz çözümlerin veri güvenliğinde etkili olabileceğini gösteriyor.

Dijital Adli Analiz

Siber saldırılar giderek daha karmaşık hale geldi. Bu durum dijital adli analiz uzmanlarının önemini de artırıyor. Bu alanda öne çıkan yöntemlerden biri dijital iz analizidir. Uzmanlar, IP adresleri, zararlı yazılımlar ve sistem logları incelenerek saldırının kaynağına ulaşmaya çalışırlar. Böylece hem saldırganların kullandığı yöntemler ortaya çıkarılır hem de benzer saldırıların tekrar yaşanması engellenir. Bu analizlerin kaliteli olabilmesi için kayıtların
güvenilirliğinin sağlandığı değiştirilemez sistemler kullanılmalıdır. Özellikle blockchain tabanlı çözümler, verilerin değiştirilmesini imkânsız hale getirerek delil niteliğini korur. Yapay zekâ destekli sistemler de bu sürecin önemli bir parçasıdır. Olağandışı ağ hareketlerini anında fark ederek güvenlik ekiplerine zaman kazandırır ve saldırıların
büyümeden durdurulmasına yardımcı olur.

Yasal düzenlemeler de dijital adli bilişimi güçlendirmeyi amaçlıyor. İngiltere’de 2023 yılında yürürlüğe giren Forensic Science Regulator Act, adli bilişim laboratuvarlarının belirlenen standartlara uygun çalışmasını zorunlu kıldı. Bu sayede dijital delillerin incelenmesi tekniğin yanı sıra hukuki açıdan da güvence altına alınmış oldu. Böylelikle elde edilen bulguların mahkemelerde geçerliliği arttı ve dijital adli bilişim hem saldırıların aydınlatılmasında hem de adaletin sağlanmasında daha sağlam bir temel kazandı.

İkilem

Ödeme yapmak, şifrelenmiş sistemlere yeniden erişim için kısa vadeli bir çözüm gibi görünebilir. Ancak verileri kurtarmayı garanti etmez. Neticede bunlar siber saldırganlardır; kurbandan tekrar fidye isteyebilirler, fidyeyi aldıktan sonra da ortadan kaybolabilirler. Hatta suçlular, şifreleme sürecindeki teknik hatalar nedeniyle verileri kendileri bile geri getiremeyebilirler. Ayrıca saldırganı ödüllendirmek, gelecekteki saldırıları teşvik etme riskini de beraberinde getirir.

Öte yandan fidye ödememek daha ilkeli bir yaklaşım gibi görünse de veri kaybı, hizmetlerin durması ve müşteri güveninin yitirilmesi gibi bedelleri çok ağır olabilir.

Fidye Yazılımlarının Yükselişi

Son yıllarda saldırganların yöntemleri daha sofistike hale geldi. 2024 itibarıyla ortalama fidye talebi 5 milyon doları aştı. Üstelik “çifte şantaj” stratejisiyle yalnızca dosyalar şifrelenmiyor, aynı zamanda hassas verilerin kamuya sızdırılması tehdidi de pazarlık masasına konuyor.

Gerçek Olay Analizi

2024’te fidye yazılımı saldırılarının sayısı artarken, yapılan toplam ödemeler yaklaşık %35 azalarak 813 milyon dolara düştü. Birçok şirket, saldırganlarla pazarlık yerine ödemeyi reddetmeyi tercih etti. Örneğin Coinbase, müşteri verilerinin sızdırılması tehdidi karşısında 20 milyon dolarlık fidye talebini kabul etmedi.

Pazarlık Masasının Dinamikleri

Müzakereler çoğu zaman kurum yöneticileri tarafından değil, siber güvenlik danışmanları veya profesyonel müzakereciler tarafından yürütülür. Hedef yalnızca fidye tutarını düşürmek değildir; zaman kazanmak, veri kurtarma süreçlerini başlatmak ve alternatif planları devreye almak da kritik önemdedir.

Üçlü İkilem

Etik açıdan ödeme yapmak saldırganı cesaretlendirebilir. Hukuki açıdan bazı ülkelerde fidye ödemek yasa dışıdır ve ciddi cezalar doğurabilir. Operasyonel açıdan ise müzakereler uzadıkça kayıplar artar ve kritik hizmetlerin durması zincirleme etkilere yol açar.

Uzmanlar, en sağlam stratejinin pazarlık masasına hiç oturmamak olduğunu vurguluyor.

Pazarlığın kendisi bile aslında bir zaaf göstergesidir. Kurumların karşı karşıya kaldığı asıl soru şu olmalıdır: “Ödemeyi mi seçmeliyiz, yoksa bu seçeneği hiç düşünmeyecek kadar güçlü mü olmalıyız?” Bu nedenle uzmanlar, en sağlam stratejinin pazarlık masasına hiç oturmamak olduğunu vurguluyor. Bunun yolu ise güçlü kriz senaryoları, çalışanların bilinçlendirilmesi ve güçlü yedekleme sistemleridir. Özellikle çevrimdışı yedekleme sistemleri bu konuda çok etkin bir yaklaşım sunar. Çünkü çevrimiçi yedekleme çözümleri saldırganların tehdidi altında olabileceğinden, çevrimdışı yedekler kritik öneme sahiptir. Ancak bu yaklaşımın bazı dezavantajları var: Çevrimdışı yedeklemede veriler daha çabuk eskime riski taşır, geri yükleme süresi uzayabilir ve maliyetler artar.

Ayrıca bulut yedekleme çözümleri de dikkat çekiyor. Bu yöntemler ölçeklenebilirlik ve erişim kolaylığı sağlasa da maliyet ve mahremiyet endişeleri nedeniyle her şirkete uygun değildir. Özellikle regülasyonlara tabi sektörlerde verilerin üçüncü taraf sağlayıcılarda tutulması ek riskler yaratabilir. Bu yüzden bulut yedekleme yöntemleri, kurumun bütçesi, yasal sınırlamalar ve veri hassasiyeti dikkate alınarak incelenmelidir.

Blockchain ve Güvenlikte Yeni Ufuklar

Blockchain teknolojisinin finans sektörünün yanında güvenlik alanında sunduğu imkânlar da son derece dikkat çekici hale geldi. Merkeziyetsiz kimlik yönetimi, kullanıcı verilerinin tek bir merkezde toplanmasını engelleyerek kimlik doğrulama mekanizmalarındaki olası saldırıların etkisini azaltır. Bu yaklaşım sayesinde bireyler kendi dijital kimlikleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olurlar. Bunun yanı sıra, blockchain’in değiştirilemez kayıt yapısı
(immutable ledger), gerçekleştirilen tüm işlemlerin şeffaf ve geri dönülemez şekilde kaydedilmesini sağlar. Bu özellik hem denetim süreçlerini kolaylaştırır hem de kötü niyetli müdahalelerin geriye dönük olarak gizlenmesini imkânsız hâle getirir.

Bununla birlikte, blockchain projelerinin tamamen savunmasız olmadığını gösteren örnekler de bulunmaktadır. 2021 yılında yaşanan Poly Network saldırısı, sektörün en dikkat çekici vakalarından biri olarak kayıtlara geçmiştir. Saldırgan büyük miktarda dijital varlığı ele geçirmeyi başarmış olsa da, topluluk ve kamuoyu baskısı sonucunda elde ettiği fonların büyük kısmını iade etmek zorunda kalmıştır. Bu olay, blockchain sistemlerinin güçlü yönlerinin yanında zayıf noktalarının da bulunduğunu göstermesi bakımından önemli bir örnek olmuştur.

Türkiye’de Fintech ve Blockchain Ekosisteminde Siber Güvenlik

Blockchain’in küresel güvenlikte sunduğu yeni ufuklar, Türkiye’nin hızla büyüyen fintech ekosisteminde de karşılığını bulmaktadır. Ancak bu büyüme, siber güvenlik açısından ülkeyi kritik bir dönüm noktasına taşımaktadır. TCMB lisanslı 26 ödeme kuruluşu, 64 elektronik para kuruluşu ve SPK lisanslı yaklaşık 60 kripto varlık hizmet sağlayıcısı bulunmaktadır. Türkiye, küresel kripto benimseme sıralamasında 11. sırada yer alırken, bu hızlı büyüme
beraberinde sofistike siber tehditleri ve güçlü güvenlik tedbirleri alma zorunluluğunu getirmiştir. Şubat 2025’te yürürlüğe girecek sıkı kripto düzenlemeleri ile bu alandaki güvenlik standartları AB’nin MiCA çerçevesi ile uyumlu hale getirilmeyi hedeflemektedir.

Küresel Kripto Krizleri ve Alınan Dersler

Terra Luna-UST Çöküşü (Mayıs 2022): Algoritmik stablecoin UST’nin 1 dolarlık sabitlemesini kaybetmesi ve Luna token’ının %99 değer kaybetmesi, kripto piyasasında 60 milyar dolarlık buharlaşmaya yol açtı. Bu çöküş, Celsius ve FTX gibi büyük platformların Terra’ya yaptığı yatırımlar nedeniyle domino etkisi yarattı.

Celsius Krizi (Haziran 2022): “Banka gibi çalışan” kripto kredi platformu Celsius, müşterilerine %30’a varan getiri vaat ederken 20 milyar dolarlık müşteri varlığını riskli DeFi yatırımlarına yönlendirdi. Terra çöküşünün ardından likidite sıkıntısı yaşayan Celsius, para çekme işlemlerini durdurdu ve iflas etti.

FTX Skandalı (Kasım 2022): Dünyanın ikinci büyük kripto borsası FTX’in CEO’su Sam Bankman-Fried’ın, milyarlarca dolarlık müşteri fonunu kendi hedge fonu Alameda Research’e izinsiz transfer ettiği ortaya çıktı. Bu dolandırıcılık, 32 milyar dolar değerindeki borsanın birkaç gün içinde çökmesine yol açtı.

Türkiye’nin FATF Gri Listesi (2021–2024): Financial Action Task Force (Mali Eylem Görev Gücü), Türkiye’nin kara para aklama ve terör finansmanıyla mücadelede yetersizlikler gösterdiği gerekçesiyle 2021’de gri listeye aldı. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası finansal sistemdeki itibarını zedeledi ve sıkı AML/CFT tedbirleri alma zorunluluğu getirdi.

Gri Listeden Çıkış (28 Haziran 2024): Türkiye, 3 yıllık yoğun reformlar sonucunda FATF’nin Singapur’daki Genel Kurulu’nda gri listeden çıkarıldı. FATF, “Türkiye’nin AML/CFT rejimini güçlendirmede önemli ilerleme kaydettiğini ve artık artan izleme sürecine tabi olmayacağını” açıkladı. Bu başarıyı getiren temel faktörler kripto para mevzuatı
reformları, risk değerlendirmelerinin güncellenmesi ve stratejik eksikliklerin giderilmesi olarak öne çıktı.
Anahtar Yönetimi Gereklilikleri – BtcTurk Deneyiminin Yansıması: Özel anahtarların Türkiye sınırları içinde güvenli bir şekilde saklanması zorunluluğu, BtcTurk’ün 2024 ve 2025’te yaşadığı toplam 103 milyon dolarlık sıcak cüzdan saldırılarının sonuçlarındandır.

İki Büyük BTC Saldırısının Anatomisi

Haziran 2024 Saldırısı: BtcTurk, 55 milyon dolarlık kayıpla sonuçlanan koordineli bir siber saldırıya maruz kaldı. Saldırganlar, 10 farklı kripto paranın hot wallet bakiyelerinin bir kısmını ele geçirdi.

Saldırıların Teknik Boyutu: Her iki saldırıda da saldırganlar çalınan varlıkları hızla başka token’lara çevirerek iz silmeye çalıştı. İkinci saldırı sonrasında, uluslararası kripto borsalarından yardım geldi. Binance CEO’su Richard Teng, BtcTurk’e destek amacıyla 5,3 milyon dolarlık çalınan fonları dondurduklarını açıkladı. Ancak saldırganların çoklu ağlarda koordineli hareket etmesi nedeniyle kayıpların büyük kısmı geri alınamadı. Bu saldırılarda platformun yurt dışı sunucularda tutulan anahtarların kontrolsüzlüğü büyük kayıplara yol açmış, yerel anahtar yönetimi gerekliliğini gündeme getirmiştir.

Likidite Rezervleri – Küresel Travmaların Dersi: Platformların müşteri varlıklarının %3’üne eşdeğer likit rezerv bulundurma zorunluluğu, yukarıda detaylandırılan FTX ve Celsius krizlerinden çıkarılan en önemli derstir. Bu oran, 2022–2023 krizlerinde yaşanan çıkış taleplerinin analizi sonucu belirlenerek, ani para çekme isteklerinde platform
istikrarını garanti altına almayı hedeflemektedir.

Ağustos 2025 Saldırısı: Platformu 48 milyon dolarlık kayba uğratan ikinci büyük saldırı, 7 farklı blockchain ağında (Ethereum, Avalanche, Arbitrum, Base, Optimism, Mantle, Polygon) koordineli olarak gerçekleştirildi.
Kimlik Doğrulama – FATF Baskısının Sonucu: 15.000 TL’yi aşan işlemlerde kimlik doğrulaması zorunluluğu, Türkiye’nin 2021’de FATF gri listesine alınmasının doğrudan sonucudur.

BDDK ve MASAK’ın Rolü

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), fintech şirketlerinin güçlü AML (Kara Para Aklama ile Mücadele) ve KYC (Müşterini Tanı) prosedürlerine sahip olmalarını sağlamak için yakın iş birliği yapmaktadır. Bu iş birliğinin temel nedeni, fintech platformlarının yüksek işlem hacmi ve dijital kimlik doğrulamasının zorluklarıyla kara para aklama ve terör finansmanı risklerini artırmasıdır. Özellikle kripto para transferleri ve anonim cüzdan kullanımı, geleneksel bankacılık denetiminden daha sofistike kontrol mekanizmaları gerektirmektedir.

TCMB’nin Kritik Yetki Devrimi (2020): Önceden BDDK ile TCMB arasında bölünmüş olan ödeme sistemi düzenlemeleri, koordinasyon problemleri yaratıyordu. BDDK ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarını denetlerken, TCMB ödeme sistemlerini gözetiyordu. 2020’de bu yetkilerin TCMB’de toplanması, hızla gelişen
fintech sektöründe tek elden karar alma, tutarlı politika uygulama ve uluslararası standartlara daha çabuk uyum sağlama imkânı yarattı. Bu yapısal değişim, FATF gri listesinden çıkış sürecinde de kritik rol oynadı.

Soğuk ve Sıcak Cüzdan Güvenliği
Sıcak cüzdanlar, günlük işlemleri desteklemek için sürekli internete bağlı olmaları nedeniyle saldırılara karşı savunmasız durumda bulunmaktadır. Bu durum, hız ve kolaylık ile güvenlik arasındaki dengeyi gözler önüne sermektedir.

Soğuk Cüzdan Güvenlik Avantajları
Soğuk cüzdanlar, çevrimdışı ortamda tutulan ve genellikle donanım tabanlı olan depolama çözümleri olarak, özel anahtarları internet bağlantısından uzak tutarak güvenlik sağlamaktadır. Türkiye’deki büyük borsalar, varlıklarının büyük çoğunluğunu soğuk cüzdanlarda sakladıklarını, saldırıların sadece günlük likidite için kullanılan sıcak
cüzdanları etkilediğini belirtmektedir.

Papara’nın bütünsel bir uygulama olma yolunda attığı adımlar arasında MetLife ile sigorta ortaklığı ve uygulama içi sohbet özelliği bulunmaktadır. Bu genişleme stratejisi, geleneksel bankacılık hizmetlerine alternatif oluşturma hedefini gözler önüne sermektedir.

Trendyol Pay ve E-ticaret Entegrasyonu: N Kolay Dijital Banka’nın Trendyol ile yaptığı özel ortaklık, mobil uygulama üzerinden 500–50.000 TL arasında 36 aya kadar taksitli kredi imkânı sunmaktadır. Bu tür entegrasyonlar, fintech şirketlerinin geleneksel bankacılık ürünlerini dijital platformlarda nasıl sunduğunu göstermektedir.

Küresel Fintech Devlerinin Bankacılık Devrimi

Revolut’un Agresif Genişleme Stratejisi: 40 milyon müşteriye sahip Revolut, 2025’te geleneksel bankacılığa doğrudan meydan okuyacak atılımlar planlıyor. Şirket, yapay zekâ destekli bankacılık asistanları, İspanya’da yüz tanıma özellikli marka ATM’leri ve Litvanya, İrlanda ve Fransa’da dijital mortgage ürünleri sunacağını açıkladı. Revolut Business’ın Avrupa’daki ilk ticari kredi ürünü ve en yüksek tasarruf oranları sunma hedefi, bankaların
en kârlı segmentlerine doğrudan saldırı anlamına geliyor. Mortgage ve ticari krediler geleneksel bankacılığın yapı taşlarındandır. Revolut’un bu alanlara girmesi, şirketi gerçek bir tam hizmet finansal kuruluşu olarak konumlandırıyor ve sektörde şok dalgaları yaratacak. 2025 itibarıyla İrlanda, Fransa ve Litvanya’da Revolut mortgage servisleri sunmaya başladı.

Revolut Kiosk ile restoran ve mağaza operasyonlarını yönetme, biyometrik ödeme seçenekleri ve “tek uygulama tüm para işlemleri” mottosuyla süper uygulama vizyonunu hayata geçirmeye odaklanıyor. Bu hibrit model, fiziksel dokunuş noktalarını dijital inovasyonla (omnichannel approach) harmanlayarak geleneksel bankaları modernizasyon konusunda baskı altına alıyor.

Wise’ın Şeffaflık Silahı: Wise (eski adıyla TransferWise), sınır ötesi ödemelerdeki gizli ücretleri açığa çıkararak adını duyurdu ve gerçek orta piyasa döviz kurlarını kullanarak bankaların marj politikalarını tehdit etti. 50’den fazla para biriminde hesap tutabilme, geleneksel bankalardan iki kat daha ucuz transfer ücretleri ve tam şeffaflık, Wise’ı
uluslararası para transferlerinde tercih edilen platform hâline getirdi.

Gelecek Trendlerinde Teknolojik Gelişmeler

Yapay Zekâ: Saldırgan davranışlarını önceden tahmin eden sistemler.

IoT Güvenliği: Milyarlarca cihazın bağlanması saldırı yüzeyini büyütecek; blockchain tabanlı dağıtık çözümler
kritikleşecek.

Kuantum Bilişim: Klasik şifreleme yöntemlerini tehdit ediyor; kuantuma dayanıklı algoritmalar geliştirmek zorunlu
hâle gelecek.

Risk Yönetimi

Siber sigorta, fidye ödemeleri, kurtarma operasyonları ve itibar yönetimi için finansal güvence sağlayacak. Uluslararası iş birlikleri ile ortak standartlarla küresel ölçekte güçlü savunma hatları kurulacak. Yapay zekâ destekli güvenlik ile gelecekte saldırı tespiti ve önleme sistemleri, siber tehditleri geleneksel yöntemlerden çok daha hızlı ve etkili bir şekilde belirleyebilecektir. Yapay zekâ, büyük veri kümelerini analiz ederek anormal davranışları ve bilinmeyen saldırı vektörlerini tespit etme kapasitesine sahiptir.

Öneriler:
Hackerlarla pazarlık, siber güvenliğin en çetin sınavlarından biri. Kimi zaman tek çıkış yolu gibi görünse de uzun vadede sürdürülebilir bir çözüm sayılmaz.

En Etkili Strateji:
• Güçlü yedekleme sistemleri
• Kriz yönetim planları
• Siber sigorta poliçeleri
• Çalışan farkındalığı eğitimleri
“En sağlam güvenlik stratejisi, pazarlık masasına hiç oturmamaktır.”

Türkiye’nin Perspektifinde Güvenlik ve İnovasyon Dengesi

Türkiye’nin fintech ve blockchain ekosistemi, güvenlik ile inovasyon arasında hassas bir denge kurmaya çalışmaktadır. Eleştirmenler, sıkı düzenlemelerin küçük girişimleri caydırabileceği ve inovasyonu sınırlayabileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Ancak BtcTurk gibi büyük platformlarda yaşanan tekrarlayan güvenlik ihlalleri, sektörün güvenlik altyapısını güçlendirme ihtiyacını gözler önüne sermektedir. Sektörün geleceği, güvenliğin yalnızca bir engel değil, aynı zamanda sürdürülebilir büyümenin de itici gücü olacağı anlayışıyla şekillenecektir. Bu bağlamda, proaktif güvenlik önlemleri, sürekli eğitim ve sektörel iş birliği, Türkiye’nin dijital finansal ekosisteminin uzun vadeli başarısının temel taşlarını oluşturmaktadır.

Yazarlar:

Salih DemirtaşGT İnovasyon, CEO.

Hamza Kaya Toprak – GT İnovasyon, Siber Güvenlik Uzman Yardımcısı.

Toygun Baysal – GT İnovasyon, IT Governance, Risk and Compliance Consultant.