Günümüzün değişken iş dünyasında yükselen teknolojilerin etrafındaki hype döngülerine yabancı değiliz. Son 10 yıla bakıldığında önce bulut, sonra blockhain, şimdi de yapay zekayı konuşuyoruz.

Hele ki yıkıcı teknolojileri en hızlı benimseyen sektör olan finans sektöründe bu teknolojilerin adaptasyonu rekabet avantajı bakımından daha da ön planda oluyor. Dolayısıyla her an “bir sonraki büyük teknolojiyi” yakalamak veya tahmin etmekle geçiyor.

Ancak tüm bu gelecek spekülasyonlarının ortasında, temel gerçekleri pusula edinmek önemli olabilir. Nitekim, bir sektörün geleceğine yönelik stratejik kararlar almak, yalnızca kısa vadeli trendleri takip etmekle mümkün değildir. Gerçek değer yaratımı ve uzun vadeli başarı, her şeyden önce değişmeyen temel prensipleri kavramayı, mevcut trendlerin yönünü doğru analiz etmeyi ve gerçekleşme olasılığı düşük olsa bile sektörü kökten değiştirebilecek potansiyel güçleri öngörmeyi gerektirir.

Team8‘in Nisan 2024’te yayımladığı “2030 ve Ötesi: Fintech’in Geleceğine Konvansiyonel Olmayan Bir Bakış” raporu(“Rapor”) işte bize bu temel gerçekleri hatırlatan bir içeriğe sahip.

Rapor, FinTek sektörü özelinde üç temel soru etrafında şekilleniyor:

  • Neler değişmeyecek?
  • Neler (muhtemelen) değişecek?
  • Ve her şeyi değiştirebilecek unsurlar neler olabilir?

Ben bu yazıda, raporun belki de en değerli kısmı olan ilk bölümüne odaklanmaya çalışacağım — FinTek’te değişmeyecek temel gerçekler.

Amazon Örneği: Değişmeyenlere Odaklanmak

Rapor, Jeff Bezos’un geleceği düşünme biçimimizi tersine çeviren bir alıntısıyla başlıyor. Bezos, kendisine sürekli “Önümüzdeki 10 yılda neler değişecek?” diye sorulduğunu, ancak neredeyse hiç kimsenin “Önümüzdeki 10 yılda neler değişmeyecek?” diye sormadığını belirtiyor. Oysa ikinci soru, iş stratejisi açısından çok daha değerli; kaldı ki, bu sadece FinTek değil, tüm sektörler açısından bu şekilde.

Bezos’un mantığı basit ama derin: “Müşterilerin düşük fiyat, hızlı teslimat ve geniş ürün yelpazesi istediğini biliyoruz. 10 yıl sonra da bunları isteyecekler. Kimse gelip “Amazon’u seviyorum ama keşke fiyatlar biraz daha yüksek olsa” demeyecek. Bu değişmeyen gerçeklere yapılan yatırımlar, 10 yıl sonra da değerli olmaya devam edecek.”

Team8, FinTek için de benzer bir bakış açısı gerektiğine inanıyor. Çünkü 2030’a giderken teknolojiler, regülasyonlar ve oyuncular değişebilir ama bazı “doğal yasalar” sabit kalmaya devam edecek.

FinTek’te Değişmeyen 6 Gerçek

Rapor’a göre Fintek sektöründe değişmeyen, tabir-i caizse taşa yazılan 6 temel gerçek var;

Kolaylık Her Zaman Kazanır

Müşteriler her zaman en kolay deneyimi seçer. Çünkü finansal ürünler, başlı başına bir amaç değil; birer araçtır, kolaylaştırıcıdır.

Müşteriler bir otomobil kredisi veya birikim hesabı edinirken, bunu bu finansal ürünlere sahip olmaktan keyif aldıkları için yapmazlar. Asıl amaçları, yeni bir araba almak veya bir tatil için para biriktirmek gibi, istedikleri şeylere erişimi kolaylaştırmaktır.

Bu basit gerçek, son 50 yılın finansal hizmetler evrimini açıklıyor. Amerika’da eyaletler arası bankacılığın yükselişinden, digital-only finansal hizmet sağlayıcılarının pazar payı kazanmasına kadar modern finansal hizmetler tarihindeki kazananlar hep en kolay deneyimi sunanlar oldu.

Bu prensip sadece B2C’de değil, B2B FinTek’te de geçerli. Şirketler de tıpkı bireysel müşteriler gibi karmaşık süreçlerden kaçınıyor, tek noktadan çözüm arıyorlar. Embedded finance’ın (gömülü finans) yükselişi bunun mükemmel bir örneği — müşteriler finansal hizmetleri zaten kullandıkları platformlarda, ekstra bir adım atmadan almak istiyor. Uber’in içinde ödeme yapabilmek, e-ticaret sitesinde anında kredi alabilmek, muhasebe yazılımında fatura finansmanına erişebilmek… Bunların hepsi aynı temel gerçeğe dayanıyor: İnsanlar hayatlarını kolaylaştıran çözümleri tercih eder ve bu asla değişmeyecek.

Dolayısıyla müşterilerin hayatını kolaylaştıran pürüzsüz (frictionless) ve erişilebilir kullanıcı deneyimleri (UX) FinTek’te sektöründe her daim kazanacak gibi görünüyor.

Düzenlemeyle Mücadele Edemezsiniz

Regülasyon arbitrajı geçicidir, her zaman. FinTek şirketleri regülasyon boşluklarını kullanmaya odaklanan iş modellerine sahip olabilir ve kısa süreli avantaj sağlayabilir. Ancak düzenleyici ve denetleyici kurumlar kurumlar yavaş hareket etseler ve genellikle geçmişteki sorunları çözmeye odaklanmış olsalar da, er ya da geç her zaman yetişirler. Bu durum gerçekleştiğinde, tüm sektörü sarsabilecek şok dalgaları yaratabilir. Kripto ekosistemi, 2021 yılından bu yana yoğunlaşan düzelenmelerle bunun canlı bir örneğini sunmaktadır.

Dolayısıyla, kısa vadede regülasyon boşluklarından yararlanmak cazip görünebilir, ancak uzun vadeli sürdürülebilir bir iş modeli kurmak için, salt regülasyon arbitrajı üzerine inşa edilmiş stratejilerden kaçınmak gerekir. Bu nedenle de uyum fonksiyonunu bir maliyet kaynağı olarak değil, -erken seviyede benimsenmesi halinde- büyümeyi sağlayan bir rekabet avantajı olarak değerlendirmek doğru olacaktır.

Türkiye’deki FinTek ekosistemi için de bu ders kritik öneme sahip. Son 5 yılda BDDK, TCMB ve SPK gibi düzenleyici kurumların attığı her adım sektörü yeniden şekillendirebiliyor ve regülasyon arbitrajı üzerine kurulan iş modellerinin değersizleşmesine yol açabiliyor. Örneğin, FAST sistemi, dijital bankacılık lisanslarının verilmesi, ödeme ve elektronik para kuruluşları regülasyonundaki değişiklikler veya kripto varlık düzenlemeleri…

Döngüler Her Zaman Döner

Finansal hizmetler endüstrisi makroekonomik döngülerle tanımlanır. Bu döngülerin dönmesi yıllar alabilir ama her zaman dönerler.

Dünyada 2020–2021’deki sıfıra yakın faiz ortamında kurulan birçok FinTek şirketi, 2022–2023’teki yüksek faiz ortamında ya iş modellerini değiştirmek zorunda kaldı ya da kapandı. Buy Now Pay Later (BNPL) sektörü bunun en açık örneği — düşük faiz ortamında patlama yaşayan bu model, yüksek faizle birlikte ciddi zorluklarla karşılaştı.

Bu nedenle, şirketlerin belirli ve döngüsel piyasa koşullarına göre inşa edilmesi, finansal hizmetler alanında felaketle sonuçlanabilecek bir strateji olabilir. Girişimciler ve yatırımcılar, belirli ve geçici piyasa koşullarına göre şirket kurup, koşullar değişmeden önce çıkarak zenginleşmiş olsalar da, bu “şanslı zamanlama” akıllı veya güvenilir bir strateji değildir. Sürdürülebilir başarı için, iş modellerinin temelini döngüsel olmayan, kalıcı değerlere dayandırmak kritik öneme sahiptir.

Türkiye gibi makroekonomik dalgalanmaların sık yaşandığı bir ülkede bu gerçek daha da kritik. Enflasyon, döviz kuru, faiz oranları sürekli değişiyor. Rapor, bu gerçekten yola çıkarak, başarılı FinTek şirketleri, iş modellerini tek bir makroekonomik senaryoya bağımlı olmayacak şekilde kurgulayıp, farklı döngülerde hayatta kalabilecek esnekliğe sahip olanlar olacağının altını çiziyor.

Finansal Hizmetler Yereldir

Küresel, tek bir finansal sistem kurabilecek teknolojiyi elimizde bulundurmamıza rağmen bunun için gerekli kültürel, politik ve ekonomik uyumu sağlayamıyoruz. Team8, bu uyum eksikliğinin iyileşmediğini, aksine kötüleştiğini görüyor.

Gerçekten de, her ülkenin kendine özgü ödeme alışkanlıkları, regülasyonları ve finansal kültürü var. Türkiye’de kredi kartı taksitlendirmesi hayatın bir parçasıyken, birçok Batı ülkesinde bu konsept neredeyse yok. Asya’da karekod her yerdeyken, Avrupa Birliği’nde temassız ödemeler yaygın. Almanya’da insanlar hala nakit kullanmayı tercih ederken, İsveç neredeyse nakitsiz bir toplum oldu.

Bu yerellik sadece teknolojik değil, aynı zamanda kültürel ve davranışsal. Başarılı global FinTek şirketleri bile (Stripe, Wise gibi) her pazara girerken ciddi bir yerelleştirme çabası göstermek zorunda kalıyor. Bu durum, “bir ürün herkese” yaklaşımının FinTek’te işe yaramadığını ve yaramayacağını gösteriyor.

Rapor, bu bağlamda, FinTek’te başarı için yerelleştirmenin kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.

Yerleşik Oyuncular Bir Yere Gitmiyor

FinTek, pazar liderleri için önemli bir rekabet tehdidi sunmaya devam edecek. Ancak finansal hizmetlerdeki yerleşiklik diğer sektörlerden farklı — daha yapışkan, yerinden edilmesi daha zor ve önemli ölçüde daha kârlı. Çünkü finansal kurumlar ölçek ekonomilerinden ve tüketici güveninden yararlanıyor.

Türkiye’deki büyük bankalar bunu çok iyi gösteriyor. İş Bankası, Garanti BBVA, Akbank vb. gibi kurumlar yıllardır FinTek tehdidi altında olmalarına rağmen hâlâ sektörün hakimi konumundalar. Dahası, bu bankalar FinTek şirketlerini satın alarak, onlarla ortaklık kurarak veya kendi dijital markalarını yaratarak dönüşümü kendi lehlerine çevirmeyi başardılar diyebiliriz.

Bankaların sahip olduğu müşteri verisi, sermaye gücü, regülasyon tecrübesi ve marka güveni, FinTek’lerin kolayca erişemediği avantajlar. Team8′ bu kapsamda, gelecekte göreceğimiz şeyin bankaların yok olması değil, FinTekler ile bankaların daha fazla işbirliği yapması ve birbirlerini tamamlaması olacağını ileri sürüyor.

Rapor’daki öngörü çerçevesinde Fintek’in geleneksel “yıkıcı” rolünden, “iş birliğine dayalı” bir role evrildiğini söyleyebiliriz.

Dolandırıcılık Her Yerde

Para alışverişi olan her yerde, onu çalmaya çalışan dolandırıcılar olacaktır. Bu, finansal hizmetlerde evrensel bir gerçeğe yakın bir durum.

Teknoloji geliştikçe dolandırıcılık yöntemleri de gelişiyor. Deepfake teknolojisiyle sahte kimlik doğrulama, AI destekli phishing saldırıları, sofistike sosyal mühendislik teknikleri… Dolandırıcılar her zaman en son teknolojiyi, meşru işletmelerden önce benimsiyor.

Bu nedenle de özellikle hızlı büyümeye odaklanan, “önce büyü sonra güvenliği düşünürüz” mantığıyla hareket eden FinTekler kolay hedef haline geliyor. Gerçekten de ülkemizdeki son dönemde artan dijital dolandırıcılık vakaları bunun açık kanıtı.

Bu gerçek, fraud prevention (dolandırıcılık önleme) ve KYC/AML süreçlerinin sadece regülasyon gereği değil, iş sürekliliği için kritik olduğunu gösteriyor. Dolandırıcılıkla mücadele teknolojilerine yapılan yatırımlar asla boşa gitmeyecek çünkü bu savaş asla bitmeyecek.

Sonuç: Sağlam Temeller Üzerine İnşa Etmek

Özetle, Team8’in raporunun, FinTek sektörüne dair sağlam bir zemin sunarak, hızlı değişimle başa çıkmak isteyen profesyoneller için pusula niteliğinde bir rol üstlendiğini söyleyebiliriz.

Rapor’un altını çizdiği temel gerçek; Gelecekte nelerin değişeceğini tahmin etmeye çalışmak yerine, değişmeyecek temel gerçeklere odaklanın ve stratejinizi bunların üzerine inşa edin.

FinTek’in geleceği, sadece yeni teknolojilerle değil, bu teknolojilerin insan davranışının temel dinamiklerine ve finansal sistemin değişmez doğasına nasıl entegre edileceğiyle şekillenecektir.

Bu kapsamda FinTek sektörü özelinde çalışan profesyonellerin; kolaylığın her zaman kazanacağını, regülasyonun er geç geleceğini, döngülerin döneceğini ve dolandırıcılığın her zaman var olacağını göz önünde bulundurması doğru bir yaklaşım olabilir.

Sorunuz olması halinde bize info@canpolatlegal.com adresi üzerinden ulaşabilirsiniz.

KaynakMedium